Günlerdir devam eden bütçe görüşmelerini, müzakerelerini, bu arada vuku bulan itiş-kakışları ve sözlü sataşmaları herkes gibi ibretle takip ediyoruz.
İktidar partisine mensup bir vekilin yumruklu saldırısı ile komalık olan muhalefet mensubu vekili ve bu şiddeti kutsayan, alkışlayan sözde akademisyeni de milletimiz bir kenara, derkenara not etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en ön plana çıkan özelliklerinden biri olarak, atanmışların seçilmişlere sürekli parmak salladıklarına, hatta her fırsatta hakaret ettiklerine ve hesap vermekten sürekli kaçındıklarına sıkça şahit olduk.
Hem ilgili bakanlarda hem de iktidar adına konuşan sözcülerde, her zaman olduğu gibi; 'ben yaptım oldu, işinize gelirse' havası hakim idi.
Tuzu kuru bir zümre ve imtiyazlı bir sınıf oldukları için, halkın yaşadığı sıkıntılardan, geçim darlığından ve günden güne tabana yayılan sefaletten pek haberdar değiller, sebep oldukları yokluk ve yoksullukları da bir türlü kabullenemiyorlar.
Halkın perişanlığını, sefaletin dizboyunu aştığını, artık açlığın kapılara dayandığını, okula giden çocukların aç gidip aç geldiklerini dile getiren muhalefet sözcülerine sadece laf yetiştirmeye çalıştıklarını üzülerek izliyoruz.
Sonuç itibariyle halkın vergilerinden teşekkül eden bütçe konuşulurken, rakamlar havada uçuşuyor, milyarlar, trilyonlar telaffuz ediliyor, faize şu kadar, kur korumalıya bu kadar, Kamu-Özel İşbirliği ile yapılan yol, köprü, tünel, havaalanı ve hastanelere şu kadar, milletin payına düşen ise, rakamlar telaffuz edilirken çıkan sesler.
Para bizim, bütçenin tamamı, bizim vergilerimizden oluşuyor, pay edilirken bizim payımıza düşen ise koca koca rakamların sesleri ve gölgeleri oluyor.
Nasreddin Hoca'nın fıkrasını bire bir yaşıyoruz.
Faize düşman olduğunu, faizle kıyasıya mücadele ettiğini söyleyen mevcut iktidar döneminde faizle geçinen bankalar, faiz lobileri yine altın devrini yaşıyorlar, yapılan yeni bütçede de aslan payı yine faize ayrılmış durumda.
İnsan düşünmeden edemiyor; bir de faizle mücadele etmeyen bir iktidar olsaydı halimiz nice olurdu!
BTP lider Sayın Hüseyin Baş'ın hemen her fırsatta dile getirdiği gibi; üreticiye, çiftçiye, köylüye 'ürün alım garantisi' verilmesi gerekirken, bu yapılmıyor, üretici üretmekten soğutulduğu için fiyatlara yetişene aşkolsun, fakat malum geçiş garantileri, uçuş garantileri ve yatış garantileri için ayrılan miktar bütçede kocaman bir yer tutuyor.
Bütçe halkın vergilerinden oluşuyor ama, bütçeden halkın payına düşen ise işte ortada…
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025