Hayatın her alanında iman ehli için örnek Hz. Muhammed'dir. Devlet başkanı için öyledir, işçi içinde, aç içinde, tok içinde öyledir.
Nereden biliyorum? Çünkü Yüce Allah (c.c) bildirdi: "İçinizden Allah'ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah'ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resulullah'ta güzel bir örneklik vardır." (Ahzap 21)
'Allah'ın lütfu, ahiret günü ve Allah'ı çokça ananlar' vurgularına dikkat ettiniz mi?
Hani birileri, 'Peygamber Efendimiz sağ el ile yerdi, bıyıkları, sakalları şöyleydi, tuvalete şöyle girer, şöyle çıkardı, tırnaklarını şöyle keserdi' anlatırlar da anlatırlar.
Peygamberimiz aynı zamanda devlet başkanıydı. Nasıl bir devlet başkanıydı, ekonomide, iç ve dış siyasette, toplum nazarında vs. nasıl söylem ve icraatlara sahipti? Kitaplarda hepsi var.
Neden kimse bu örnek, mükemmel vasıfları gündem etmiyor?
'Tek rehberimiz, tek önderimiz Hz. Muhammed'dir' iddiasında bulunanlar hangi söz, fiil, icraat ve kararlarında, Hz. Muhammed'i örnek alıyorlar? Neden kimse bunları dile getiremiyor?
Bildiğim kadarını anlatayım
Sevgili Peygamberimizin uygulamaları, sözleri her alanda olduğu gibi devlet yönetimi, adalet, ekonomi, eğitim, sağlık, tarım, üretim, tüketim, dış politika ve insan ilişkileri konusundaki söz, fiil ve uygulamaları örnektir, kanundur, hükümdür.
Neden? "(O) Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır. O, kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir." (Necm 3 ve 4)
Bugün 'adalet' gündemde. Peygamberimiz ne diyor? "Adaletle hükmedenler, Allah'ın yeryüzündeki gölgeleridir". "Kızım Fatıma bile hırsızlık yapsa cezasını verirdim".
Yani devlet adamı, yargı herkese eşit davranmalı, zengin-fakir, güçlü-zayıf, yandaş-karşıt ayrımı yapamaz.
Devlet adamı, emaneti yani yönetim sorumluluğunu ehline teslim etmeli ve liyakatli kişileri görevlendirmelidir.
Verilemezse ne olur? "Emanet ehline verilmediği zaman kıyameti bekle!"
Peygamberimizin istişareye verdiği önem, herkesin fikrine duyduğu saygı, ortak akılla hareketi, karşıt fikirler karşısındaki tavrı ortadadır.
Merhamet zaten O'nda hayat bulmuştu: 'İnsanlara merhamet etmeyene Allah da, merhamet etmez".
Peygamber Efendimizin devlet yönetimindeki şeffaflığı, devlet hazinesinden hiç kimseye ayrım yapmadığı, devletin kaynaklarını adil kullanımı hatta kendisinden hesap soranlara izahat yaptığı hatta ve hatta birisinin 'adaletten ayrılma' çağrısına nasıl cevap verdiği de kayıtlıdır.
Ama bu kayıtlara (Sünnete) emsal göstereceğimiz bir devlet adamı yok. Neden?
Peygamberimizin itibarı
Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir. O'nun itibarı 'emin' yani güvenilir olmasıydı. Dost-düşman, seven-sevmeyen herkes, O'nun güveninden asla şüpheye düşmemiştir.
O sade bir yaşam sürmüş ve bu yaşamını bizzat halkı içinde, onları dinleyerek, onların dertleriyle dertlenerek, sevinçleriyle mutlu olarak sürmüştür.
Yetimin, fakirin, zayıfların, kölelerin, Müslüman olmayanların haklarını, devlet olarak üzerine almış ve korumuştur.
'Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur' ölçüsü ile ırkçılık ve ayrımcılık kesinlikle reddedilmiş, can, mal, namus, inanç güvenliği devlet korumasına alınmıştır.
Kadın hakları da devlet garantisindedir: "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim".
Kibre, gurura, bencilliğe, yalana her zaman karşı durmuştur. Çünkü bunlar şeytanın vasıflarıdır. "Münafıklığın alameti üçtür: Konuşurken yalan söyler, söz verdiğinde tutmaz, emanete hıyanet eder".
Toplumsal barış ve ekonomik adalet için faizin her çeşidini yasaklamıştır. İslam'da kan davası yoktur, yok. Bizzat Peygamberimiz kan davalarını kaldırmıştır.
Müslümanların kardeş olduğunu, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini: "Birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin, birbirinize kin tutmayın, haset etmeyin" sözleriyle vurgulamıştır.
Müslümanların birbirine karşı sorumlulukları olduğunu, toplumu bozacak fitnelerden uzak durulması gerektiğini: "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olmayın" diyerek iç çatışmalara karşı uyarmıştır.
Sevgili Peygamberimiz, şahsına yapılan haksızlıklara, iftiralara, zulme sabretmiş, affetmiştir. Ama devlete, İslam'a, mazluma, yetime, vatandaşa karşı yapılan saldırılara, zulme, şiddete, ihanete karşı asla taviz vermemiş, Allah'ın emrini uygulamıştır.
Dış politika
Dış politikada daima diplomasiyi ve barışı ön planda tutmuştur. Zamanın süper güçleri ile dost olma yerine karşılıklı menfaat üzerine ilişkiler kurmuş, o devletlerin yöneticilerine sadece makamlarına hitap etmiş ve kurtuluş için İslam'a davet etmiştir.
Peygamber Efendimiz bırak devlet başkanı olmasını Müslüman olmayana 'dost-dostum' kavramları ile hitap etmemiştir. (Davet mektuplarını inceleyin)
Ve bizlere
"Ben, sizin aranızda iki şey bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Biri Allah'ın Kitabı ve biri de Ehlibeyt'im-itretimdir.
Ey İnsanlar! Dinleyin! Hiç kuşkusuz, Allah'ın mesajını tebliğ ettim. Sizler (Kevser) havuzun başında yanıma geleceksiniz. Ben, (sizlere) iki emanet hakkında nasıl bir tavır takındığınızı soracağım.
Sakaleyn (iki emanet); Yüce Allah'ın Kitabı ve benim Ehlibeyt'imdir… Burada bulunanlar, bulunmayanlara bu mesajları ulaştırsın' sözleriyle de İslam'ın rehberliğini devam ettirmenin yolunu göstermiştir.
Bütün bunları ahlak, adalet ve merhamet kavramları (ki, O'nun ahlakı Kuran'dı. Adalet, Allah'ın emriydi. Merhamet Yüce Allah'ın vasfıydı) ile gerçekleştirmiştir.
Yarın Peygamberimiz talebesi, vasisi, halifesi İmam Ali'nin devlet yönetimine dair vurguları
Nereden biliyorum? Çünkü Yüce Allah (c.c) bildirdi: "İçinizden Allah'ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah'ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resulullah'ta güzel bir örneklik vardır." (Ahzap 21)
'Allah'ın lütfu, ahiret günü ve Allah'ı çokça ananlar' vurgularına dikkat ettiniz mi?
Hani birileri, 'Peygamber Efendimiz sağ el ile yerdi, bıyıkları, sakalları şöyleydi, tuvalete şöyle girer, şöyle çıkardı, tırnaklarını şöyle keserdi' anlatırlar da anlatırlar.
Peygamberimiz aynı zamanda devlet başkanıydı. Nasıl bir devlet başkanıydı, ekonomide, iç ve dış siyasette, toplum nazarında vs. nasıl söylem ve icraatlara sahipti? Kitaplarda hepsi var.
Neden kimse bu örnek, mükemmel vasıfları gündem etmiyor?
'Tek rehberimiz, tek önderimiz Hz. Muhammed'dir' iddiasında bulunanlar hangi söz, fiil, icraat ve kararlarında, Hz. Muhammed'i örnek alıyorlar? Neden kimse bunları dile getiremiyor?
Bildiğim kadarını anlatayım
Sevgili Peygamberimizin uygulamaları, sözleri her alanda olduğu gibi devlet yönetimi, adalet, ekonomi, eğitim, sağlık, tarım, üretim, tüketim, dış politika ve insan ilişkileri konusundaki söz, fiil ve uygulamaları örnektir, kanundur, hükümdür.
Neden? "(O) Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır. O, kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir." (Necm 3 ve 4)
Bugün 'adalet' gündemde. Peygamberimiz ne diyor? "Adaletle hükmedenler, Allah'ın yeryüzündeki gölgeleridir". "Kızım Fatıma bile hırsızlık yapsa cezasını verirdim".
Yani devlet adamı, yargı herkese eşit davranmalı, zengin-fakir, güçlü-zayıf, yandaş-karşıt ayrımı yapamaz.
Devlet adamı, emaneti yani yönetim sorumluluğunu ehline teslim etmeli ve liyakatli kişileri görevlendirmelidir.
Verilemezse ne olur? "Emanet ehline verilmediği zaman kıyameti bekle!"
Peygamberimizin istişareye verdiği önem, herkesin fikrine duyduğu saygı, ortak akılla hareketi, karşıt fikirler karşısındaki tavrı ortadadır.
Merhamet zaten O'nda hayat bulmuştu: 'İnsanlara merhamet etmeyene Allah da, merhamet etmez".
Peygamber Efendimizin devlet yönetimindeki şeffaflığı, devlet hazinesinden hiç kimseye ayrım yapmadığı, devletin kaynaklarını adil kullanımı hatta kendisinden hesap soranlara izahat yaptığı hatta ve hatta birisinin 'adaletten ayrılma' çağrısına nasıl cevap verdiği de kayıtlıdır.
Ama bu kayıtlara (Sünnete) emsal göstereceğimiz bir devlet adamı yok. Neden?
Peygamberimizin itibarı
Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir. O'nun itibarı 'emin' yani güvenilir olmasıydı. Dost-düşman, seven-sevmeyen herkes, O'nun güveninden asla şüpheye düşmemiştir.
O sade bir yaşam sürmüş ve bu yaşamını bizzat halkı içinde, onları dinleyerek, onların dertleriyle dertlenerek, sevinçleriyle mutlu olarak sürmüştür.
Yetimin, fakirin, zayıfların, kölelerin, Müslüman olmayanların haklarını, devlet olarak üzerine almış ve korumuştur.
'Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur' ölçüsü ile ırkçılık ve ayrımcılık kesinlikle reddedilmiş, can, mal, namus, inanç güvenliği devlet korumasına alınmıştır.
Kadın hakları da devlet garantisindedir: "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim".
Kibre, gurura, bencilliğe, yalana her zaman karşı durmuştur. Çünkü bunlar şeytanın vasıflarıdır. "Münafıklığın alameti üçtür: Konuşurken yalan söyler, söz verdiğinde tutmaz, emanete hıyanet eder".
Toplumsal barış ve ekonomik adalet için faizin her çeşidini yasaklamıştır. İslam'da kan davası yoktur, yok. Bizzat Peygamberimiz kan davalarını kaldırmıştır.
Müslümanların kardeş olduğunu, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini: "Birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin, birbirinize kin tutmayın, haset etmeyin" sözleriyle vurgulamıştır.
Müslümanların birbirine karşı sorumlulukları olduğunu, toplumu bozacak fitnelerden uzak durulması gerektiğini: "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olmayın" diyerek iç çatışmalara karşı uyarmıştır.
Sevgili Peygamberimiz, şahsına yapılan haksızlıklara, iftiralara, zulme sabretmiş, affetmiştir. Ama devlete, İslam'a, mazluma, yetime, vatandaşa karşı yapılan saldırılara, zulme, şiddete, ihanete karşı asla taviz vermemiş, Allah'ın emrini uygulamıştır.
Dış politika
Dış politikada daima diplomasiyi ve barışı ön planda tutmuştur. Zamanın süper güçleri ile dost olma yerine karşılıklı menfaat üzerine ilişkiler kurmuş, o devletlerin yöneticilerine sadece makamlarına hitap etmiş ve kurtuluş için İslam'a davet etmiştir.
Peygamber Efendimiz bırak devlet başkanı olmasını Müslüman olmayana 'dost-dostum' kavramları ile hitap etmemiştir. (Davet mektuplarını inceleyin)
Ve bizlere
"Ben, sizin aranızda iki şey bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Biri Allah'ın Kitabı ve biri de Ehlibeyt'im-itretimdir.
Ey İnsanlar! Dinleyin! Hiç kuşkusuz, Allah'ın mesajını tebliğ ettim. Sizler (Kevser) havuzun başında yanıma geleceksiniz. Ben, (sizlere) iki emanet hakkında nasıl bir tavır takındığınızı soracağım.
Sakaleyn (iki emanet); Yüce Allah'ın Kitabı ve benim Ehlibeyt'imdir… Burada bulunanlar, bulunmayanlara bu mesajları ulaştırsın' sözleriyle de İslam'ın rehberliğini devam ettirmenin yolunu göstermiştir.
Bütün bunları ahlak, adalet ve merhamet kavramları (ki, O'nun ahlakı Kuran'dı. Adalet, Allah'ın emriydi. Merhamet Yüce Allah'ın vasfıydı) ile gerçekleştirmiştir.
Yarın Peygamberimiz talebesi, vasisi, halifesi İmam Ali'nin devlet yönetimine dair vurguları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025
- 25 yıl önce verilen ‘bağımsızlık ve insan gibi yaşama’ sözü hala geçerli / 25.09.2025
- Müslümanın canı mı Kudüs’ün çakıl taşı mı? / 23.09.2025
- Mevzu Boeing mi? / 22.09.2025
- Erdoğan kılıcı bıraktı ABD’ye gidiyor / 21.09.2025
- İsrail, ABD ve Bartholomeos / 20.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025
- 25 yıl önce verilen ‘bağımsızlık ve insan gibi yaşama’ sözü hala geçerli / 25.09.2025
- Müslümanın canı mı Kudüs’ün çakıl taşı mı? / 23.09.2025
- Mevzu Boeing mi? / 22.09.2025
- Erdoğan kılıcı bıraktı ABD’ye gidiyor / 21.09.2025
- İsrail, ABD ve Bartholomeos / 20.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025