Cübbeli Efendi bir televizyona çıktı ve Prof. Dr. Haydar Baş aleyhine dün yaptığı çirkefliklerini, iftiralarını, saptırmalarını tekrarladı. (Hâşâ) Baş Hocamızın, sahabeyi tekfir ettiğini iddia etti.
Baş Hocamız asla sahabeyi tekfir etmedi. Kur'an ayetlerini, Peygamberimizin sözlerini ortaya koydu. Tarihi gerçekleri kaynaklarıyla açıkladı.
Bu avaneler iddialarında ısrarlı iseler ve başucu kabul ettikleri, Kur'an'dan sonra en sağlam kaynak, dedikleri kitaplardan cevap vereceğim.
Ama önce birkaç soru somak istiyorum; Mekke döneminde 'münafık' diye bir kavram yoktu. Bu kavramlar Medine döneminde ortaya çıktı. Kimin içinden çıktı? Müslümanların.
Münafıkların karakterlerini Bakara Suresi 5-19 ayetleri arasında bulabilirsiniz. Peki, Peygamberimizi gören, O'nunla konuşan, namaz kılan bu kişiler sahabe midir?
Peygamberimizin Hanımına, zina iftirası atanlar sahabe midir?
Tebuk Seferinde Peygamberimize pusu kuranlar sahabe midir?
Peygamberimizin son vasiyetini (sözlerini) yazdırmayan ve "bize, Kur'an yeter" diyenler sahabe midir?
Devlet malından aşırdıkları için Peygamberimizin namazlarını dahi kılmadığı kişiler sahabe midir?
Yoksa siz, 'Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz' uydurmasıyla bunlara mı uydunuz?
Değerli okurlarım! Cübbeli Efendinin, 'Hadislere İman, Vahye İnanmaktır' isimli bir kitabı var ve bu kitabında Buhari, Müslim'deki Hadislerin tümü sahihtir yani gerçekten Peygamberimiz (s.a.v) söylemiştir diyor. Bunlar Buhari hatmi düzenlerler ve Cübbeli bu hatme bizzat davet eder. (Not; Buhari'yi Türkçeye kazandıran Atatürk'e hakaret etmeyi de ihmal etmezler. Böyle bir zihniyet işte..)
Şimdi hem Buhari'de, hem de Müslim'de geçen o Hadisi aktarıyorum:
Ebu Hüreyre rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v) kabristana gelerek: "Selam size ey müminler diyarı! İnşallah Biz de size katılacağız. Din kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim" buyurdu.
Sahabeler; "Biz, Senin din kardeşlerin değil miyiz Ya Resûlullah?" deyince, Resûlullah (s.a.v); "Siz, Benim ashabımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurmuşlar.
Bunun üzerine sahabeler; "Ümmetinden henüz (dünyaya) gelmeyenleri nasıl tanıyacaksın Ya Resûlullah?" diye sordular.
Resûlullah (s.a.v); "Ne dersin, bir adamın yağız ve doru at sürüsü içinde alnında ve ayaklarında beyazlık olan bir takım atları olsa, o adam atlarını tanımaz mı?" buyurdu.
Sahabeler de; "Hay hay, elbette tanır Ya Resûlullah" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v);
"İşte onlar da abdestten, azalarından dolayı böyle beyaz geleceklerdir. Ben, havuza onlardan önce varacağım. Dikkat edin ki, ashabımdan Beni tanıyan ve Benim de, kendilerini tanıdığım bir takım kimseler havuzumun başından develerin kovulduğu gibi kovulacaklar. Ben, onlara, "Hey, beri gelin. Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir" diye nida edeceğim.
Bunun üzerine Bana, "Onların, Senden sonra neler yaptıklarını biliyor musun? Onlar, Senden sonra hakikaten dinde ne bidatler türettiler. Vallahi onlar gerisin geriye (eski küfürlerine) döndüler" denilecektir.
Ben de '(Öyleyse) uzak olsunlar! Uzak olsunlar!' diyeceğim" buyurdu. (Buharî, Sahih, Rikak, 53; Müslim, Sahih, Fezail, 28; Taharet, 38-39).
Gelelim neticeye!
Bu kaynaklara göre Peygamberimiz (s.a.v) ashabından bazılarını tekfir mi etti? Yoksa hakikati bildirerek hem o günkü Müslümanlara, hem de bugünlere tarihi bir mesaj mı gönderdi?
Baş Hocamız o mesajı alan ve hiçbir güçten, tehditten korkmadan, baskılara, kınamalara, iftiralara aldırmadan ilahi hakikatleri hem de Sünni eserlerden ortaya koydu.
Gadir-i Hum, Kırtas olayı, Sakife, Usame'nin ordusu, hilafet ve velayet başlıkları bu hakikatlerden bir kaçıdır.
Bu ilahi hakikatler malum zihniyetin İngiliz patentli bin yıllık çakma yapılarını çökertti. Haliyle altında kalıyorlar. O yüzden olsa sesleri çok çıkıyor.
Bakın! Peygamberimizden sonra ümmetin lideri, yöneticisi, halifesi Ali'dir. Ali'yi halife atayan Allah'tır (c.c). (Maide, 67) Tebliğ eden ise Peygamberimizdir. (Gadir-i Hum)
Diğer taraftan Peygamberden sonra hidayet rehberi de Ali'dir. Bu seçimi yapan da Allah, tebliğ eden Hz. Peygamberdir.
Neticeye geldiğimizde; Cübbeli ve zihniyetinin hiçbir yolu İmam Ali'ye çıkmıyor. Eee! Ali'ye çıkmayan her yol da bâtıl olduğuna göre ve insanlar bu gerçeği öğrenirse halimiz ne olur korkusuyla, hidayete koşacaklarına karşı duruyor, iftira atıyorlar.
Hesabımız kalsın mahşere. Noktayı koyar giderim…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024