Peygamberlerin ettiği dualar
“Nuh dedi ki: Ey Rabb’im! Ben, Senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!”
29.12.2024 18:19:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Âdem'in (a.s.) duası: "Bu durum devam ederken Âdem, Rabb'inden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır."
"(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabb'imiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."
Hz. Nuh'un (a.s.) duası:
"Nuh dedi ki: Ey Rabb'im! Ben, Senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!"
"Bunun üzerine, Rabb'ine,'Ben yenik düştüm, bana yardım et!' diyerek yalvardı."
"Rabb'im! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zâlimlerin de ancak helâkini arttır."
Hz. İbrahim'in (a.s.) duası:
"Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabb'imiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz Sen işitensin, bilensin.
Ey Rabb'imiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.
Ey Rabb'imiz! Onlara, içlerinden Senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sensin.
Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: 'Rabb'im! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!
Çünkü onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular, Rabb'im. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin.
Ey Rabb'imiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.
Ey Rabb'imiz! Şüphesiz ki Sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
İhtiyar hâlimde bana İsmail'i ve İshak'ı lutfeden Allah'a hamd olsun! Şüphesiz Rabb'im duayı işitendir.
Ey Rabb'im! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabb'imiz! Duamı kabul et!
Ey Rabb'imiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü'minleri bağışla!'"
"İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur).
Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.
Beni yediren, içiren O'dur.
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.
Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur.
Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
Rabb'im! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.
Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!
Beni, Naîm Cenneti'nin vârislerinden kıl.
Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır. (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcub etme."
"İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: 'Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.' Şu kadar var ki, İbrahim babasına,'And olsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez' demişti. (O mü'minler şöyle dediler:) 'Rabb'imiz! Ancak Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş de ancak Sanadır.
Rabb'imiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabb'imiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.'"
Hz. Süleyman'ın (a.s.) duası
"(Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabb'im! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl.
Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.
Süleyman,'Rabb'im! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz Sen, daima bağışta bulunansın' dedi."
Hz. Yûsuf'un (a.s.) duası:
"(Yûsuf:), 'Rabb'im! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum!' dedi."
"Ey Rabb'im! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da âhirette de benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"
Hz. Mûsâ'nın (a.s.) duası:
"Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: 'Ey Rabb'im! Dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, Senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!
Bize, bu dünyada da iyilik yaz âhirette de. Şüphesiz biz sana döndük.'
Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."
"Mûsâ: 'Rabb'im!' dedi, yüreğime genişlik ver.
İşimi bana kolaylaştır.
Dilimden (şu) bağı çöz.
Ki sözümü anlasınlar.
Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver, Kardeşim Hârun'u. Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir. Ve onu işime ortak kıl. Böylece Seni bol bol tesbih edelim. Ve çok çok analım Seni. Şüphesiz Sen bizi görmektesin."
"Mûsâ,'Rabb'im! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla' dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur."
Hz. Zekiriyya'nın (a.s.) duası:
Rabb'im! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabb'im, Sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver. Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hânedânına da vâris olsun. Rabb'im, onu rızana lâyık kıl!"
"Orada Zekeriyya, Rabb'ine dua etti: Rabb'im! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duayı hakkıyla işitensin, dedi."
"Zekeriyya'yı da (an). Hani o, Rabb'ine şöyle niyaz etmişti: Rabb'im! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda Senindir)."
Hz. Yûnus'un (a.s.) duası:
"Zünnûn'u da (Yûnus'u da zikret). O öfkeli bir hâlde geçip gitmişti; Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihâyet karanlıklar içinde,'Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zâlimlerden oldum!' diye niyaz etti." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
"(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabb'imiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."
Hz. Nuh'un (a.s.) duası:
"Nuh dedi ki: Ey Rabb'im! Ben, Senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!"
"Bunun üzerine, Rabb'ine,'Ben yenik düştüm, bana yardım et!' diyerek yalvardı."
"Rabb'im! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zâlimlerin de ancak helâkini arttır."
Hz. İbrahim'in (a.s.) duası:
"Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabb'imiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz Sen işitensin, bilensin.
Ey Rabb'imiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.
Ey Rabb'imiz! Onlara, içlerinden Senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız Sensin.
Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: 'Rabb'im! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!
Çünkü onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular, Rabb'im. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin.
Ey Rabb'imiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.
Ey Rabb'imiz! Şüphesiz ki Sen bizim gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
İhtiyar hâlimde bana İsmail'i ve İshak'ı lutfeden Allah'a hamd olsun! Şüphesiz Rabb'im duayı işitendir.
Ey Rabb'im! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabb'imiz! Duamı kabul et!
Ey Rabb'imiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü'minleri bağışla!'"
"İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur).
Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.
Beni yediren, içiren O'dur.
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.
Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur.
Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur.
Rabb'im! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.
Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!
Beni, Naîm Cenneti'nin vârislerinden kıl.
Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapıklardandır. (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcub etme."
"İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: 'Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.' Şu kadar var ki, İbrahim babasına,'And olsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez' demişti. (O mü'minler şöyle dediler:) 'Rabb'imiz! Ancak Sana dayandık, Sana yöneldik. Dönüş de ancak Sanadır.
Rabb'imiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabb'imiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.'"
Hz. Süleyman'ın (a.s.) duası
"(Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabb'im! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl.
Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.
Süleyman,'Rabb'im! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz Sen, daima bağışta bulunansın' dedi."
Hz. Yûsuf'un (a.s.) duası:
"(Yûsuf:), 'Rabb'im! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum!' dedi."
"Ey Rabb'im! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da âhirette de benim sahibimsin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!"
Hz. Mûsâ'nın (a.s.) duası:
"Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: 'Ey Rabb'im! Dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, Senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!
Bize, bu dünyada da iyilik yaz âhirette de. Şüphesiz biz sana döndük.'
Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."
"Mûsâ: 'Rabb'im!' dedi, yüreğime genişlik ver.
İşimi bana kolaylaştır.
Dilimden (şu) bağı çöz.
Ki sözümü anlasınlar.
Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver, Kardeşim Hârun'u. Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir. Ve onu işime ortak kıl. Böylece Seni bol bol tesbih edelim. Ve çok çok analım Seni. Şüphesiz Sen bizi görmektesin."
"Mûsâ,'Rabb'im! Doğrusu kendime zulmettim (başıma iş açtım). Beni bağışla' dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olan ancak O'dur."
Hz. Zekiriyya'nın (a.s.) duası:
Rabb'im! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabb'im, Sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver. Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hânedânına da vâris olsun. Rabb'im, onu rızana lâyık kıl!"
"Orada Zekeriyya, Rabb'ine dua etti: Rabb'im! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duayı hakkıyla işitensin, dedi."
"Zekeriyya'yı da (an). Hani o, Rabb'ine şöyle niyaz etmişti: Rabb'im! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda Senindir)."
Hz. Yûnus'un (a.s.) duası:
"Zünnûn'u da (Yûnus'u da zikret). O öfkeli bir hâlde geçip gitmişti; Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihâyet karanlıklar içinde,'Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zâlimlerden oldum!' diye niyaz etti." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.