(dünden devam…)
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Dua ve Zikir' eserinden peygamberlerin vazifeleri konusuna kaldığımız yerden devam ediyoruz:
"Kur'ân-ı Kerim mücerrettir. Cenâb-ı Vacibu'l-Vücud Hazretleri, âyet-i kerimeleri mücerret olarak beyan etmiştir. Onu müşahhas hâle getiren ise, Sevgili Peygamberimizdir. Bu sebeple Resûlullah'a "canlı Kur'an" denilmektedir.
Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerim'de bir dinden bahsediyor, İslam dinini anlatıyor. Bu anlatılan dini hayata geçiren, insanlara somut örneklerle gösteren, yaşatan, bizzat kendi ve Ehl-i Beyt'iyle yaşayan Peygamber Efendimizdir. Peygamber Efendimiz, Kur'ân-ı Kerim'i o derece yaşamıştır ki, ahlâkı tamamen Kur'ân-ı Kerim ahlâkı olmuştur. Nitekim Resûlullah'ın ahlâkı için Hz. Aişe validemiz; "Onun ahlâkı, Kur'ân-ı Kerim ahlâkıdır" (Müslim, Sahih-i Müslim, Müsâfirûn, 139) diyor.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi), numune-i Kur'an'dır. Bu nedenle Kur'ân-ı Kerim zikir olduğu gibi, Peygamber Efendimiz de zikrin kendisidir. Ayrıca salavat getirilmesi sûretiyle, zikrolunandır. İnsan sevdiği bir varlığı, bir insanı sadece şahsında değil, herkesin zikretmesini, anmasını ister. Allah da Resûlünü o kadar seviyor ki, hem O'nu zikrediyor, hem de kullarının Muhammed'ini (sallallahu aleyhi ve âlihi) zikretsin, ansın istiyor.
Cenâb-ı Hak dahi salât ü selâm getirir ve de inananlara Resûlüne salât ü selâm getirmeyi emreder: "Allah ve melekleri, Peygamber'e hep salavat getirirler. Ey mü'minler! Siz de O'na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (Ahzab: 56).
Biz namazlarda tahiyyatta okuduğumuz, "ettehiyyatu, Allahümme salli, Allahümme barik" dualarında sadece Peygamber Efendimize değil, O'nun Ehl-i Beyt'ine, ceddine de salavat getiriyoruz. Onlar dâim Allah ile beraber oldukları için Allah'ı hatırlatırlar. Onlar zikredildiğinde, Allah hatırlanır. Bu nedenle onları zikretmek, Allah'ı zikretmektir, hatırlamaktır. Zikir oldukları gibi aynı zamanda zikrolunanlardır.
Cenâb-ı Hak, Resûlüne itaatı, Kendine itaat etmekle bir tutmuştur; Resûlullah'a itaat Allah'a itaattir. Nitekim Cenâb-ı Hak, âyet-i kerimede bu gerçeği açıkça beyan buyuruyor: "Kim Resûle itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, Seni onların başına bekçi göndermedik!" (Nisâ: 80). Yine bir başka âyet-i kerimede ise şöyle buyuruluyor: "O kendi hevâ ve hevesiyle konuşmuyor. O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir." (Necm: 3,4).
İki çeşit vahiy vardır: Vahy-i metluv ve vahy-i gayri metluv. Kur'ân-ı Kerim âyetleri vahiydir. Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve âlihi) mübarek ağzından çıkan sözleri de, hâl ü hareketleri de, fiilleri de, olaylar karşısında takındıkları tavır da vahiydir. Çünkü O'nun yaptığı her şey, Allah'ın kontrol ve murakabesinde dini yerleştirmek içindir.
İslam dininin Allah'ın kontrolü ve murakabesinde müşekkel hâle gelmesi ve insan hayatına yerleşmesi maksadı sebebiyle; Peygamber Efendimizin, mübarek sakalını taramasından aynaya bakmasına, insanlarla musafaha yapmasından uyumasına kadar her şeyi ibâdettir. Sıradan gibi konuştuğu da vahiydir. Peygamber Efendimizin hayatı Kur'ân-ı Kerim'dir. Sünnet bu hayatın kendisidir. Dolayısıyla Kur'ân-ı Kerim'in kendisidir. Peygamberin şahsında görülen İslam, sünnettir. Ama bu İslam'da Kur'ân-ı Kerim'dir. Farklı bir şey değildir. Kur'ân-ı Kerim ayrı, sünnet ayrı değildir.
Kur'ân-ı Kerim zikirdir. Peygamber Efendimiz de zikirdir. "And olsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir." (Ahzab: 21). Dikkat edilirse bu âyet-i kerimede bir incelik vardır. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) güzel bir örnektir fakat bu güzel örnekteki ayrıcalığı herkes göremez. Bu ayrıcalığı görmek zikir ehline ait bir hâldir. Onun için Cenâb-ı Hak, "Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir" buyuruyor."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020