logo
25 NİSAN 2024

Prof. Dr. Haydar Baş'a minnettarız

22.09.2006 00:00:00


Papanın konuşmasıyla, "takke düşüp, diyalogcuların keli göründü" görünmesine de kendince korunma refleksine bürünen diyalog severler, "diyalog masalı" okumaya devam etmektedirler.  Israrları, kendi durumlarını ortaya koyup, millet nazarındaki düştükleri durumun perçinlenmesini sağlamaktan öteye gidemeyecektir.  Şimdi Dinlerarası diyalog konusunda Aziz milletimizi yıllar önce uyarmaya çalışan, Prof. Dr. Haydar Baş beye olan minnettarlığımızı zikretme zamanı gelmiştir. Eli kalem tutan, vicdan ve iman sahibi, (taassup sahibi olmayan) ilim erbabı hakkı iade etmeye başlamıştır.

Vakit gazetesinden Hüseyin Üzmez ağabey,  bunlardan biridir. 20.Eylül. 2006 tarihli gazetedeki köşesinden, "meydana gelen son durumdan sonra Prof. Dr. Haydar Baş beyin Dinlerarası diyaloga yaptığı; bazılarına göre şiddetli, bana göre çok normal olan muhalefetinde ne kadar haklı olduğu meydana çıkmıştır" ifadesine yer verip, minnettarlığını dile getirmiştir.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin başlama aşamasında, Sayın Gülene gönderdiği mektupta çok ciddi uyarılara yer vermişti. Ama maalesef, ne Gülen, ne şakirtler, bu uyarılara kulak asmayıp, mektuptan sonra Papa ziyaretini gerçekleştirmek dâhil, her türlü faaliyetlerini artırarak devam etmişlerdir.  Şimdi Gülene gönderilen, 6.Şubat 1998 tarihli mektuptan bir bölümünü aktaralım.

"Basında ve kamuoyunda müşahede ettiğimiz daha büyük bir yanlış ise, Hıristiyan din öncüleriyle yakınlıklar kurulması, karşılıklı dostluk mesajları gönderilmesi ve bu yolda birlik-beraberlik, işbirliği, iyi niyet havasının verilmek istenmesidir. Hatta son günlerde çıkan bir haberden takip ettiğimize göre bir iftar sofrasında bir Hıristiyan temsilciye dua ettiriliyor. Temsilci duasında teknik bir şekilde Allah Resulü'nü tanımadığını ifade ediyor. "Ortak yanımız Allah-u Ekber dir. Allah-u Ekber diyelim" diyor. Şimdi soruyorum; "Muhammed'ür rasûlullah" demeden, gerçek manada Allah-u Ekber demek nasıl mümkün olur? Belli ki bu demagojidir. Bu şahıs, muharref İncil'e dayalı teslis inancını taşıyan ve Kur'an-ı Kerim'de şirk olduğu ifade edilen Hıristiyanlığı cazip ve meşru göstermek maksadındadır. Güya iki din arasında ortak bir taraf bulunuyor ve bu basın yoluyla kamuoyuna arz ediliyor. Hâlbuki küfür olan Hıristiyanlık ile yegâne hakkın kendisi olan İslam'ın hiçbir ortak yanı yoktur. Küfür ile hak, karanlık ile aydınlık nasıl ortak cihet taşıyabilir.? Kaldı ki küfürde olanların duası makbul olmadığı gibi, böyle bir duayı meşru ve faziletli saymak da itikadî açıdan tehlikelidir. Bilindiği gibi itikadî konular son derece büyük bir önemi haizdir. Küçük bir açı farkı, vahim neticeler doğurabilir. Sizden sadır olan küçük bir açı farkı, topluma genişleyerek yansır. Hıristiyanlarla tesis edilmiş gibi görünen samimiyet bağı, muhabbet havası ola ki, gençliğe "Hıristiyan da olunabilir" kanaatini verirse, bu hatanın tamiri mümkün olamaz. Kimse de bu vebali kaldıramaz. Bütün bunlar sizin malumunuzdur. Çok iyi biliniz ki, kelime-i tevhid ancak nübüvvetle tamamlanır. Allah Resulünü inkâr edenler, "Allah-u Ekber" kelimesinde nasıl samimi olabilirler? Biz Hıristiyan veya diğer din mensuplarıyla görüşülmesin, irtibat kurulmasın demiyoruz. Ancak onlarla olan ilgi ve irtibat, Hakk'ı ketmetmemek ve açıkça söylemek şartıyla meşrudur. Yani tebliğ esastır. Nitekim Allah Resulü'nün o devrin Hıristiyanlarıyla olan görüşme ve münasebetleri, tam bir tebliğ örneği ve hakkın beyanı şeklinde cereyan etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Âl-i İmran suresinin ilk seksen ayetini ve Meryem suresini ibretle inceleyiniz! İstirham ederim. Bakınız ilgili ayetler; Âl-i İmran (1-8, 18-32, 35-37, 42-51, 53-61, 62-64, 79-80, 85-86) ve Meryem (21-25).Bakınız, şu ayet Hıristiyanlar hakkında inmiştir; "De ki: Allah'a ve Resûlüne itaat ediniz. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki, Allah kâfirleri sevmez." (Âl-i İmran -32). "Andolsun 'Allah üçün üçüncüsüdür' diyenler kâfir olmuşlardır." (Maide-73) "Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler." (Al-i İmran -2 Kaldı ki haham ve papazlarla işbirliği ihtiyacı nereden çıkmaktadır? Kimin için, neye ve kime karşı bir ve beraber olunacaktır.? Ancak ilhad fikri ve ateizm öldüğüne göre bu taviz, bu tahribat, bu zillet nedendir? Bu tutum insanlara Hıristiyanlığı normal ve meşru kabul etme hissiyatını verir ki, gençliğimiz, teknolojik üstünlüğü elinde tutan Hıristiyan dünyasına, Hıristiyanlık dinine meylederlerse bu vebali kim taşıyabilir? Nitekim bütün şehirlerimizde ve özellikle İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir ve Adana gibi vilayetlerde gençlere İncil okutma faaliyetine başlanmıştır. Ve bilmekteyiz ki, asırlardır süren Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik faaliyetleri, özellikle günümüzde daha da organizeli ve sinsi bir şekilde hız kazanmıştır. Hâlâ tarihî haçlı taassubunda İstanbul, İzmir ve hatta Anadolu kurtarılmayı bekleyen işgal edilmiş topraklar olarak algılanıyor ve öğretiliyor.

İspanya'yı düşünün ki, 800 yıl yaşayan bir İslam medeniyetinden bugün bir iz bile bulamazsınız. Ehl-i küfrün hesabının ileriye dönük ve intikam dolu olduğunu asla unutmamalıyız. Sekiz asır Endülüs Müslümanlarının yaşadığı İspanya'da bir tek Müslüman bırakılmamış, hepsi katledilmiştir. Hâlbuki İstanbul'un fethinin üstünden 545 yıl geçmiştir. Sırplar, Bosna'da katliam yaparken 'Hedefimiz İstanbul- Anadolu, hatta Horasan' diyorlardı; unutmayalım. Haçlı taassubunun doğurduğu kin, tarih boyunca hızından hiçbir şey kaybetmeden yaşatılmaktadır. Son günlerde manevi ve dini değerler üzerinde çıkarılan tartışmalar sebepsiz değildir. Bu, uluslararası organizeli bir güç tarafından planlanmakta, bu hususta yerli uşaklar kullanılmaktadır. İyi bilelim ki hedef, sadece dinimiz değil, devletimiz ve hatta vatanımızdır. (Prof. Dr. Haydar Baş (6 ŞUBAT 1998)

Mektup hadisesinden sonra sayın Prof. Dr. Haydar Baş beyi, ziyaret amacıyla Trabzon'a gitmiştim. Kendileri, Dinlerarası diyalog hakkında, mektup hakkında, bundan sonra yaşanacak süreçle alakalı bir sohbet yapmıştı. Sohbetlerinde; "Arkadaşlar, görülen o ki, önümüzdeki yıllarda Dinlerarası diyalog, zamanın en tehlikeli faaliyeti olacak ve hatta dini ve milli bütünlüğümüz tehlikeli boyutlarda tehditlerle karşılaşacaktır. Diyalogun tahribatı üç aşamalı olacaktır. Önce ehli kitap hakkında kalplerde bulunan sevgisizlik ortadan kaldırılacak. Sonra, Hıristiyan muhipleri(sevenler) oluşturulacak. Sonrada Hıristiyanlaştırma faaliyeti başlatılacaktır. Eğer buna muvaffak olabilirlerse, insanlar gruplar halinde Hıristiyan olacaklar. Allah muhafaza!" demişlerdi.

Diyalog severler, iki aşamayı yerine getirdiler. Çok şükür ki, Allah(cc) diyalogcuların papasının ağzındaki baklayı düşürdü. Diyaloga o kadar şartlanmışlardı ki, meydanı boş görüp sürekli istedikleri gibi at oynatacaklarını zannettiler. Hedefe o kadar kilitlendiler ki, Papanın sözleri, onları "karanlıkta mumsuz " bıraktı. Tabir yerine ise "nurları" söndü, oyunları bozuldu, ziyaları kalmadı. "zevahiri kurtarmaya" çalışmaları nafile, milletimiz uyanmıştır.

Şimdi bu konuda Aziz milletimizi çok önceden uyarmaya çalışan, Dinlerarası diyalogun, "şartlara uyarlanmış bir misyonerlik" olduğunu, asıl hedeflerinin "milli ve dini bütünlüğümüzü" yok ederek, Aziz vatan toraklarının parçalanması olduğunu, haber vererek, oynanan oyunları bozduğu için millet olarak Prof. Dr. Haydar Baş beye minnettarız.
 
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.