Rahibin açılan yumruğu
Samarra’da şiddetli bir kuraklık yaşanıyordu. Zamanın halifesi Mu’temed yağmur duasına çıkılmasını emretti. Halk üç gün peşpeşe yağmur duasına çıkmasına rağmen yağmur yağmadı
14.06.2024 08:49:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Samarra'da şiddetli bir kuraklık yaşanıyordu. Zamanın halifesi Mu'temed yağmur duasına çıkılmasını emretti. Halk üç gün peşpeşe yağmur duasına çıkmasına rağmen yağmur yağmadı.
Dördüncü gün bir başpiskopos, rahipler ve Hıristiyanlarla beraber yağmur duasına çıktılar. Rahiplerden biri ellerini dua için göğe açınca yağmur yağıyordu. Başpiskopos, bunu ertesi gün de tekrarladı.
Artık halkın ihtiyaç duymayacağı kadar yağmur yağdı. Bu olay halk arasında hayretle karşılandı. Etrafta söylentiler dolaşmaya başladı. İnsanlar Müslümanlığı bırakıp Hıristiyanlığa yönelmeye başladılar.
Halife bu sırada hapiste olan İmam Askerî'ye haber gönderip, "Ceddinin ümmetine sahip ol, sapıtmaya başlamışlar" dedi.
İmam, "Yarın salı günü, başpiskopos ve rahiplerin çölde toplanmalarını iste" buyurdu.
Halife, "Halk artık yağmur yağmasını istemiyor, yeterince yağdı. Çölde toplanmalarının ne yararı var?" dedi.
İmam, "Allah'ın izniyle tüm kuşku ve tereddütleri ortadan kaldırmak için" dedi.
Halifenin emriyle Hıristiyan lideri rahiplerle birlikte salı günü çölde toplandılar.
İmam Askerî de oldukça kalabalık bir grupla oraya geldi. Hıristiyanlar ve rahipler yağmur için ellerini göğe açtılar. Hava bulutlandı. Yağmur yağdı.
İmam, malum rahibin elini açmasını ve parmaklarının arasında sakladığını çıkarmasını emretti. Parmaklarının arasından siyahlaşmış bir insan kemiği çıkardılar.
İmam kemiği alıp bir beze sardı. Rahibe, "Şimdi yağmur iste" buyurdu.
Rahip bir kez daha ellerini açtı. Ancak bu sefer hava aydınlandı. Güneş ortaya çıktı. Halk iyice şaşırmıştı.
Halife, İmam'a "Bu kemik nedir?" diye sordu.
İmam el-Askerî, "Bu ilahi peygamberlerden birinin kemiğidir. Peygamberlerden birinin mezarından çıkarmışlar. Bir peygamberin kemiğini açığa çıkarırlarsa mutlaka yağmur yağar" buyurdu.
Halife Mu'temed, İmam'ı kutladı. Kemiği bir defa daha denediler. İmam'ın buyurduğu gibi olduğunu gördüler.
Bu olay İmam el-Askerî'nin hapisten kurtulmasına, halk arasında saygınlığının artmasına sebep oldu.
İmam, bu fırsattan istifade ederek hapisteki dostlarının da serbest bırakılmasını talep etti. İsteği halife tarafından yerine getirildi.
İMAM El-ASKERÎ'NİN SİYASÎ FAALİYETLERİ
İmam Askerî sarayın sıkı takibine rağmen faaliyetlerini gizlice ve sükûnetle sürdürmüştür.
İmam'ın en yakın dostlarından Osman b. Said Amrî, yağ satıcılığı yapıyordu. İmam Askerî'nin takipçileri kendisine vücuhat vermek istedikleri zaman Osman'a ulaştırıyorlar, o da bunları yağ tenekelerine yerleştirip İmam'a ulaştırıyordu.
İmam'ın hizmetçisi ve odun taşıyarak İmam Askerî'nin evinin hamamını ısıtmakla görevli olan Davud b. Esved diyor ki:
"Bir gün İmam, beni yanına çağırarak çok kalın ve yuvarlak bir dal parçasını elime verip, bunu, 'Osman b. Saîd'e götür' buyurdu. Yolda giderken bir su satıcısına rastladım. Katırı yolumu kapatmıştı. Sucu, hayvanı sopalamamı istedi.
Ben elimdeki ağaç parçasını kaldırıp katıra vurdum. Ağaç kırıldı, kırık yerine baktığımda içinde kâğıtlar gördüm. Ağacı koltuğumun altına alıp hemen oradan uzaklaştım. Sucu peşimden küfür edip duruyordu.
İmam'ın evine vardığımda, hizmetçisi İsa kapıda beni bekliyordu. 'Efendin İmam, neden elindekiyle katıra vurup ağacı kırdığınızı soruyor' dedi. Ben, 'yuvarlak dalın içinde ne olduğunu bilmiyordum ki' dedim.
Bunun üzerine İmam, 'Neden özür dilemek zorunda kalacağın bir şeyi yapıyorsun? Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Birisinin bize küfür ettiğini duysan bile söz düellosuna kakışma.
Biz kötü bir şehirde, kötü bir diyarda yaşıyoruz. Sen sadece işini yap; bil ki ne yaptığından haberimiz oluyor' buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Dördüncü gün bir başpiskopos, rahipler ve Hıristiyanlarla beraber yağmur duasına çıktılar. Rahiplerden biri ellerini dua için göğe açınca yağmur yağıyordu. Başpiskopos, bunu ertesi gün de tekrarladı.
Artık halkın ihtiyaç duymayacağı kadar yağmur yağdı. Bu olay halk arasında hayretle karşılandı. Etrafta söylentiler dolaşmaya başladı. İnsanlar Müslümanlığı bırakıp Hıristiyanlığa yönelmeye başladılar.
Halife bu sırada hapiste olan İmam Askerî'ye haber gönderip, "Ceddinin ümmetine sahip ol, sapıtmaya başlamışlar" dedi.
İmam, "Yarın salı günü, başpiskopos ve rahiplerin çölde toplanmalarını iste" buyurdu.
Halife, "Halk artık yağmur yağmasını istemiyor, yeterince yağdı. Çölde toplanmalarının ne yararı var?" dedi.
İmam, "Allah'ın izniyle tüm kuşku ve tereddütleri ortadan kaldırmak için" dedi.
Halifenin emriyle Hıristiyan lideri rahiplerle birlikte salı günü çölde toplandılar.
İmam Askerî de oldukça kalabalık bir grupla oraya geldi. Hıristiyanlar ve rahipler yağmur için ellerini göğe açtılar. Hava bulutlandı. Yağmur yağdı.
İmam, malum rahibin elini açmasını ve parmaklarının arasında sakladığını çıkarmasını emretti. Parmaklarının arasından siyahlaşmış bir insan kemiği çıkardılar.
İmam kemiği alıp bir beze sardı. Rahibe, "Şimdi yağmur iste" buyurdu.
Rahip bir kez daha ellerini açtı. Ancak bu sefer hava aydınlandı. Güneş ortaya çıktı. Halk iyice şaşırmıştı.
Halife, İmam'a "Bu kemik nedir?" diye sordu.
İmam el-Askerî, "Bu ilahi peygamberlerden birinin kemiğidir. Peygamberlerden birinin mezarından çıkarmışlar. Bir peygamberin kemiğini açığa çıkarırlarsa mutlaka yağmur yağar" buyurdu.
Halife Mu'temed, İmam'ı kutladı. Kemiği bir defa daha denediler. İmam'ın buyurduğu gibi olduğunu gördüler.
Bu olay İmam el-Askerî'nin hapisten kurtulmasına, halk arasında saygınlığının artmasına sebep oldu.
İmam, bu fırsattan istifade ederek hapisteki dostlarının da serbest bırakılmasını talep etti. İsteği halife tarafından yerine getirildi.
İMAM El-ASKERÎ'NİN SİYASÎ FAALİYETLERİ
İmam Askerî sarayın sıkı takibine rağmen faaliyetlerini gizlice ve sükûnetle sürdürmüştür.
İmam'ın en yakın dostlarından Osman b. Said Amrî, yağ satıcılığı yapıyordu. İmam Askerî'nin takipçileri kendisine vücuhat vermek istedikleri zaman Osman'a ulaştırıyorlar, o da bunları yağ tenekelerine yerleştirip İmam'a ulaştırıyordu.
İmam'ın hizmetçisi ve odun taşıyarak İmam Askerî'nin evinin hamamını ısıtmakla görevli olan Davud b. Esved diyor ki:
"Bir gün İmam, beni yanına çağırarak çok kalın ve yuvarlak bir dal parçasını elime verip, bunu, 'Osman b. Saîd'e götür' buyurdu. Yolda giderken bir su satıcısına rastladım. Katırı yolumu kapatmıştı. Sucu, hayvanı sopalamamı istedi.
Ben elimdeki ağaç parçasını kaldırıp katıra vurdum. Ağaç kırıldı, kırık yerine baktığımda içinde kâğıtlar gördüm. Ağacı koltuğumun altına alıp hemen oradan uzaklaştım. Sucu peşimden küfür edip duruyordu.
İmam'ın evine vardığımda, hizmetçisi İsa kapıda beni bekliyordu. 'Efendin İmam, neden elindekiyle katıra vurup ağacı kırdığınızı soruyor' dedi. Ben, 'yuvarlak dalın içinde ne olduğunu bilmiyordum ki' dedim.
Bunun üzerine İmam, 'Neden özür dilemek zorunda kalacağın bir şeyi yapıyorsun? Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Birisinin bize küfür ettiğini duysan bile söz düellosuna kakışma.
Biz kötü bir şehirde, kötü bir diyarda yaşıyoruz. Sen sadece işini yap; bil ki ne yaptığından haberimiz oluyor' buyurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.