Rahmet ayı ve Kur'an ayı Ramazanı bizlere müjdelediğinde, müjdenin bizzat kendisi olarak göründüğünde de zaten ince bir hilâl idi.
Onun gelişine, onun görünüşüne şahit olur olmaz sevdalandık ve 'siyama' yani oruca niyet ettik.
Gelişiyle, görünüşüyle hayatımıza, gecemize ve gündüzümüze, yatışımıza kalkışımıza, yemelerimize içmelerimize getirdiği yepyeni yeniliklere uyum sağlamaya çalışırken sürekli gözümüz onun üstündeydi.
Günden güne büyüdüğüne, geceden geceye kalınlaştığına şahit olduk ve kocaman bir dolunay şeklini alıp gezegenimizi aydınlattığı müstesna geceler yaşadık.
'Her gelecek yakındır' ilkesinin tecellisi olarak şimdilerde görüyoruz ki, içinden geçtiğimiz mübarek Kur'an ayının da bitmekte olduğunu haber verircesine, gelişinin ilk gecelerindeki şeklini almak üzere incelmeye devam ediyor.
"Geceyi süsleyen Ay'a gelince, o da insanlığa kudret ve merhametimizi gösteren apaçık bir delildir. Şöyle ki, Biz ona, kurumuş ve yay gibi eğrilmiş bir hurma dalına dönüşünceye kadar, hilal, dolunay, yarımay gibi belirli evreler tayin ettik." (Yasin: 39)
Her geçen gün biraz daha incelmesinden ve bitip tükenmesinden dolayı son derece mahzun olarak çok ciddi bir muhasebeye oturmanın da tam zamanı olduğunu birbirimize hatırlatmalıyız.
Mesela, Ramazan hilâli incelirken günah defterimizde bir incelme oldu mu acaba?
Acaba, kaskatı kesilmiş olan kalplerimizde bir yumuşama, bir incelme meydana gelebildi mi?
Acaba, adab-ı muaşeret kaidelerini hayatımızda yaygınlaştırmak için tutum, tavır ve davranışlarımızda bir rikkat, bir incelme husule geldi mi?
Ramazan hilalini görür görmez, hayat kitabımız Kur'an ile daha çok haşir-neşir olmaya başladık, hatimler indirdik, mukabeleler takip ettik, elbette çok güzel yaptık ama, bir hesap yapalım, kendimizi bir teste tabi tutalım ki, kalplerimizde ürperti, gönüllerimizde genişleme hâsıl oldu mu acaba?
Günlük hayatımızda iyiye ve güzele doğru değişmeler ve gelişmeler meydana geldi mi?
Örnek olarak, şu ayetleri ayna yapıp karşısına geçelim ve boyumuzu-bosumuzu bir seyredelim:
"Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir." (Bakara: 254)
"Kendinizi öyle bir Güne hazırlayın ki, o gün hepiniz Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız, sonra da herkese, ne kazanmışsa tastamam ödenecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir." (Bakara: 281)
"Hem titresin o kimseler ki arkalarına elleri ermez, güçleri yetmez bir zürriyyet bırakacak olsalardı onlara karşı korkacaklardı, o halde Allah'tan korksunlar ve sağlam söz söylesinler."
"Yetimlerin zulmen mallarını yiyenler muhakkak karınlarında sırf bir ateş yerler ve yarın bir çılgın ateşe yaslanırlar." (Nisa: 9-10)
"Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinden her tür meyvesi olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz." (Bakara: 266)
Ramazan hilâli incelirken, bir bakalım ki; başlarımızı gömdüğümüz gaflet yastıklarında bir incelme olmuş mu acaba?
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024