Ramazan-ı şerifin sonuna yaklaşıyoruz

"Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur" (İbn huzeyme, sahih, sıyam, 3/191,no:188) buyurdu. Peygamber efendimiz.

 

On bir aydır yolunu gözlediğimiz ramazan ayının sonlarına geldik. Şeytanların bağlandığı, cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, Allah'ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı ramazan ayı bitiyor diye içimizi bir hüzün kapladı. Ne yapsak da bu mübarek ayın son günlerini en güzel şekilde değerlendirebilsek? Ne yapsak da Allahın rahmetine, feyzine, bereketine en kestirme yoldan ulaşabilsek? Diye düşünmeye başladık. Ramazan ayı, oruç, mukabele, teravih, zekât, sadaka ibadetleriyle bütünleşmiş, kulun Allaha vuslatının hızlanmasına vesile olan rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayıdır. Kul bu ayda saydığımız ibadetleri Allah rızasına kavuşmak maksadıyla yaparsa cehennemden kurtulup cennete girer. Bunlarda Allah rızası gözetilmezse, bu davranışlara ibadet denmez. İbadetlerin asıl mantığı allahı tanımak, O'na kul olmaktır. "Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" (Zariyat 51, 56) buyurdu Allahu Teala. İnsanın varlık âlemine gelişindeki asıl maksat, allahı bilmektir. Bizim kul olmamızın ispatı da Allah'ı hatırlama, cenabı hakkı düşünme, Onu tefekkür etme, Onu zikretmektir. Allahı zikreder, O'nu hatırlar, O'nunla birlikte olmaya gayret edersek, o oranda Cenab-ı Hakka vuslat ederiz. İslam'ın beş şartı vardır. Peygamber efendimiz buyurdu ki;"İslam beş esas üzerine kurulmuştur. Şahadet kelimesi, namazı ikame etmek, zekât, ?" (Buhari, Müslim).Bu beş şartın tamamı da Allah'ı zikir içindir. "Beni zikir için namaz kıl" buyurdu. Allahu teala (Taha: 20/14) Bu ayette asıl olan, namaz değil allahı zikirdir. Evet, namaz farzdır. Ama farz olan namazın özü allahı zikirdir. Allahu teala demek istiyor ki; beni hatırlaman için sana namazı emrettim. O halde benden gafil namaz kılma. Allahtan gafil kılınan namaz veyl i gerektiren namazdır. "O namaz kılanlara veyl olsun buyurdu". buyurdu Allahu Teala (Maun:5) Demek ki; Allah'tan gafil namaz kılmamalı, Allah hatırlanmalıdır. Demek ki; namaz zikir içindir. Yani namazın özü zikrullahtır. Oruç da allahı zikir içindir. Oruçlu sırf Allah istediği için, yeme içme ve bedenin diğer arzularından uzak dururlar. Oruçlunun bu davranışı Allah içindir. Allah'ı anmak içindir. Yoksa hiçbir irade önümüzde sofralar kurulduğu halde bizi aç tutamaz. Hac da Allah'ı zikir içindir. Evden çıkıp ta Beytullah tavaf edene kadar her şey Allah'ı zikirdir. Beytullah görülene kadar istiğfar edilir. Salât selam kelimeyi Tevhid, ismi celal okunur. Beytullah görülünce dua edilir. Dua etmekte zikirdir. Beytullah tavaf edilirken zikir edilir. Arafat baştan sona zikirdir. Kuran okumak, dua etmek, vakfeye durmak, hepsi zikirdir. müzdelifeyee zikirle girilir. Mina da şeytan taşlamak zikirdir. Kısaca tüm ibadetlerde olduğu gibi haccın tamamı zikirdir. Zekâtta Allah'ı zikir için verilir. Allah: "Kulum kazandığından ver." (Bakara 2/190, 254) diye emrettiği için zekât veriyoruz. Kelime-i şahadetin bizzat kendi başlı başına bir zikirdir. Kısacası islamın beş şartı, bildiğimiz bütün ibadetler allahı zikirdir. Bütün mahlûkat kendi haliyle kendi diliyle allahı zikrediyor. "Gökte ve yerde ne varsa allahı zikretti" (Hadid, 57/1, Haşr, 59/1, Saff, 61/1)başka ayetlerde de: "Yerde ve gökte ne varsa hepsi allahı zikrediyor." (Haşr 59/24, Cuma, 62/1, Tegabun64/1) buyruluyor... Bu ayetlerden anlıyoruz ki; tüm mahlûkat hem geçmişte Allah'ı zikretti. Hem de şu an zikrediyor. Tüm mahlûkat allahı zikrediyorken Allah'a kul olmak ona varmak derdinde olan insanın zikretmemesi reva mıdır?