Türk resminde yeni yıldızlar doğuyor, yeni kayıtlar yazıyoruz kaptanın seyir defterine. Öyle bir kayıt ki sormayın, sevgili Zuhal Neccar'ın resimlerindeki ritim, gökkuşağının o eşsiz renk skalasıyla sizdeki kaybolmuş ruhu dansa kaldırıyor ve siz de ister istemez renklerin denizinde, başınızı döndüren sonsuz rüyaya doğru kulaç atmaya başlıyorsunuz... O genç bir sanatçı, ışıklarını kozmik dünyanın bir yüzünden alıp tuvaline yansıtıyor. Özgür geçişler yapan renklerin penceresinin önünde modern bir figüratifçi anlayışla kompozisyonlarını tuvaline aktarıyor.Zuhal Neccar, modern tarzıyla sunduğu kompozisyonları aynı zamanda klasik sembolleriyle de destekliyor. Zuhal Neccar'ın resimlerindeki sembollerde gözler, giysiler, nazar boncukları ön plana çıkıyor. Onun modern ve özgün figürlerinde; birbirine sıkıca sarılmış ve iç içe geçmiş renkler şiirsel ve görsel bir şölene dönüşüyor ve tuvallerinde efektler özümsenmiş, sindirilmiş klasik ve modernizmin temsil edildiği özgün ve derinlikli perspektifler buluyorsunuz.Zuhal Neccar resimlerinde az renkle çok renk etkisi yaratarak renklerin ve desenlerin kuş kanatlarında sizi, Kaf dağının gizemli köşelerine gönderiyor. Renklerin ve ritimlerin diline geleneksel sembolleri de katıp, değişimler ve dönüşümlerle özgün olmayı beceriyor ve estetiği güncelleyen yaşamsallık üzerine kurguluyor kompozisyonlarını... Zuhal Neccar resimleri, statik bir estetikten kaçarak yaşamsallığı renklerin görsel yüzüyle, müziğin büyüsü ve tınısıyla adeta hayatın ruhunu yakalıyor. Sanatçının resimlerinde renklerle hayat iç içe geçmiş, birbirine bitişik, birbirlerine dokunarak yaşıyorlar sanki... Sanatçı dinamik, değişken ve yaşayan resimlerini salt bileğiyle değil; bedeniyle, ruhuyla ve tüm varlığıyla da kurguladığını görüyoruz.O genç ama usta, ama gizli bir usta. O aynı zamanda kendine özgü yorumlarıyla bence resmin kıyısında değil; sanat dünyamızın en renkli kumsalında oturuyor. Zuhal Neccar resimleri hayatın köklerinden ve hayatın içinden besleniyor. Kompozisyonlarında mekân, biçim ve ritim sanatsal bir bütünsellik oluşturuyor. Tarihin derinliklerindeki gelenekleri bugünün şafağında göz kamaştırıcı ve derinlikli bir perspektiften sunuyor. Örneğin daha önce ürettiği "Mehter Marşları" serisinde olduğu gibi...Sanatçı hem özgürleşmeyi hem evrensel kuralları hem de kendi kültürümüzün ruhunu içinde taşıyan imgeler ortaya koyuyor. Onun yapıtlarında yozluğun ve düzeysizliğin izine asla rastlayamıyorsunuz...Zuhal Neccar'ın resimlerinde aşk ve renklerin hipodromunda yerinde duramayan çılgın bir kısrakla buluşmanın tadını çıkarıyorsunuz. Zuhal Neccar'ın resimlerinde dikkati çeken en önemli şeylerden biri de, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ülke ve insan sevgisini sağlam ve sarsılmaz kompozisyonlarla, figürle deseni ve motifi bileştirerek, geleneksellikten kopmadan, yerel ve çağdaş olanı bir potada eriterek, akademik bir disiplinle kendine ait bir modernizmin çizgisinde başarıyla ortaya koymasıdır.Bu da az bir şey değildir... Üstelik insanların birbirlerinin gözlerini oyduğu bu tuhaf, ikiyüzlü ve zalim çağda bir insanın kendisi ve sahici olabilmesi çok zordur. Bu bağlamda kendisini ve resimlerini sımsıcak bir yürekle kutluyor ve doyumsuz bir iştahla doya doya alkışlıyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012