"?büyük restorasyon hareketi hiçbir ara ve kesintiye uğramadan devam edecektir." AKP Genel Başkan ve Başbakan adayı olarak öne sürülen Ahmet Davutoğlu'na ait bu sözler. Böyle konuşacaktı tabii? Seccadesini Washington'a doğru serenlerden ne bekleyebilirdik ki?Emperyalizmin gerek Türkiye, gerekse Türkiye'nin de merkezinde yer aldığı bölgeye ait emelleri mâlum, kökleri Osmanlı dönemine kadar uzanır. Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla Batılı devletlerin gündemi "Şark Meselesi"inde yoğunlaşmıştı. Meselenin özü "hasta adam"ın topraklarını paylaşmaktı.Birinci Dünya Savaşı sonunda bize imzalattırılan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi'nin 31 Ekim öğle saati 12'de yürürlüğe girmesiyle başlayan emperyalist işgâlleri amacına yani Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamaya yaklaşmış, Sevr Muahedesi de imzalanmıştı. Ne var ki, Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki ayağa kalkış Sevr'i çöpe attırmıştı. Ulusal Kurtuluş Savaşımız empeyalizme diz çöktürmüş, Lozan'da zaferimiz uluslararası hukuka tescil ettirilmişti.30 Ağustos 1922 tarihli büyük zaferimizin yıldönümünü kutlamak üzereyiz. O zafer ki, ölüm fermanımız olacak Sevr Muahedesi'nin Türk Milleti tarafından tarihin çöplüğüne atılmasını sağlamıştı.Bugün emperyal güçlerin hesabı bitmiş değil, üstüne üstlük kuyruk acıları da var; Sevr hülyaları devam ediyor Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile. İşte "restorasyon" yani yeniden yapılandırma çalışmaları bu projenin uygulanması, Sevr'in yeniden inşâsıdır. Proje Eşbaşkanı Erdoğan, elini halefi Davutoğlu'na vererek baş emperyalist ABD'nin talimatına uyduğunu göstermiştir.Gelelim şu "restorasyon" lâfına;Sözlük anlamı tarihi bir yapının özgün halinin korunması, özgün haline getirilmesi için yapılan çalışma ve onarım işleri. Yeniden inşâ diye de özetleyebiliriz.Diyor ki Davutoğlu, 12 yıldır sürdürdüğümüz restorasyon çalışmalarını ara vermeden devam ettireceğiz. Neyin restorasyonu olabilir? Ne için geldilerse onun için; BOP projesi kapsamında Amerikan stratejisinin Asya ayağını oluşturan "ılımlı İslâm projesi" yani Amerikancı İslâm'ı hayata geçirerek Amerikancı liberal ve Amerikancı İslâm ittifakının temelini atmak. İşte restorasyonuna devam ettikleri iş, bu temel üzerine yapılandırmaya çalıştıkları inşaattır.Dış Politikada sıfır siyasetçi diye ünlenen Davutoğlu için restorasyon inşaatında ustasından kendisine devredilen işten çırak çıkar diyebilir miyiz, henüz erken.Davutoğlu'nun başarı (!) notu, hangi restorasyon tekniğini kullanacağına bağlıdır. Gerçi hangi tekniği kullanacağını ne kendisi ne de ustası bilmektedir; ipleri elinde tutan güçler taktik ve tekniği belirleyeceklerdir.Davutoğlu akademisyendir ama mimarlıkta öne çıkan restorasyonu, ustasına teşekkür konuşmasında bilerek mi kullandı? Bilerek kullandıysa bu konuda bilgisi, dış politikada olduğu gibi yetersiz kalıyor. Zira, restorasyon her yapıya aynı şekilde uygulanamaz; yapının durumuna göre değişik teknikler var, rekonstrüksyondan renovasyona kadar. Bilmesine de gerek olmadığına işaret ettik, verilecek talimata göre gayretleri şekillenecektir. Ama kendisine tavsiyemiz dış politikadaki durumuna düşmemesi için dersine biraz çalışması.Bu arkadaşlar ABD ile geldiler ancak Türkiye Cumhuriyeti, ABD ile değil Türk Milletinin ulusal direniş ve mücadelesiyle ve de tutsak edilmemiş iradesiyle geldi. Restorasyona bu kadar bel bağlamayın, onun belini kıracak olan yine bu milli irade olacaktır.