Rıza -2-
‘Ey Allah Resûlü! Hayır kapıları çok. Hepsini yapmama imkan yok. Bana bir şey söyle de onu yapayım, çok şey söyleyip de unutmayayım. ‘Dilin daima Allah’ın zikriyle ıslak kalsın’ buyurdu
01.12.2024 08:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Abdullah b. Büsr'den, "Bir adam Allah Resûlü'ne (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle dedi: 'Ey Allah Resûlü! Hayır kapıları çok. Hepsini yapmama imkan yok. Bana bir şey söyle de onu yapayım, çok şey söyleyip de unutmayayım. 'Dilin daima Allah'ın zikriyle ıslak kalsın' buyurdu."
Cüveyriye'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) sabah namazını kıldıktan sonra, daha o (Cüveyriye) namazgâhındayken çıktı. Kuşluk vakti dönünce o hâlâ yerinde oturuyordu. Bunun üzerine dedi ki: 'Hâlâ burada oturuyor musun?'
'Evet.'
'Senden ayrıldıktan sonra üç kere şu dört kelimeyi söyledim. Bu günden beri o kelimeler, eğer senin bütün gün okuduklarınla tartılacak olsa mutlaka o dört kelime ağır basardı. Onlar şunlardır: Sübhanallahi ve bi hamdihi adede halkihi ve rıdâ nefsihi ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî/Allah'ı, mahlûkâtı sayısınca, nefsinin rızâsınca, Arş'ının ağırlığınca, kelimelerinin sayısınca tesbîh (tenzîh) ederim.'"
Bu iki hadis gibi, Allah'ı zikretmenin kolaylığı ve zikrullahın faziletini anlatan daha birçok hadis mevcuttur. Yine başka bir hadiste şöyle buyurulur:
Ebû Zer'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) kışın dışarı çıktı, yapraklar dökülüyordu. Bir ağaç dalı aldı, yaprakları dökülüyordu.
Dedi ki: 'Ey Ebû Zer!, 'Buyur Ey Allah Resûlü!' diye cevap verdim. 'Müslüman bir kul, sırf Allah rızâsını tahsil etmek için kalkıp namaz kılarsa günahları, bu ağacın yaprakları gibi dökülür' buyurdu."
Allah'ın rızâsına erişmek için yapılan ibâdetler kulu temizler. Temizlenen ve Allah'ın rızasına kavuşan kul gerçek huzura, saadete hem bu dünyada, hem de âhirette kavuşur.
Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Temizlenen, Rabb'inin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir."
Yine başka bir âyette; "Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetti. Allah'ın rızâsı ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur" buyurmak sûretiyle gerçek huzur ve mutluluğa, gerçek kurtuluşa, Allah'ı zikretmekle, Allah'ın rızâsına erişmekle ulaşılabileceğini bizlere bildirmiştir.
Kulun hedefi Allah rızâsı olunca, kulluk ve taatını tam yapınca, artık onun için hiçbir dert, sıkıntı kalmaz, ölüm korkusunu da böylece yener. Ölüm onun için korkulacak bir şey değil bir vuslat olur.
Âişe'den, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, Allah'a kavuşmak isterse Allah da ona kavuşmak ister. Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
"Bu, ölümden nefret etmek değil midir?" diye sorunca, şöyle buyurdu: "Öyle değil, şöyle: Mü'mine Allah'ın rahmeti, Rıdvân'ı ve Cenneti müjdelenince, bir an önce Allah'a kavuşmak ister. Allah da ona kavuşmak ister. Kâfire de Allah'ın azabı, gazabı bildirilince, Allah'a kavuşmaktan nefret eder, Allah da ona kavuşmaktan nefret eder."
Allah'tan râzı olan O'nu ister. Râzı olmayanın ise böyle bir derdi yoktur. Allah'ı istemeyeni de Allah istemez. Çünkü Allah'ın rızâsı, kulunun Allah'tan râzı olmasının bir neticesidir.
Bu durumda rızâ ve muhabet hâli birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Kulun Allah'tan razı olması için muhabbetullah gereklidir. Bu hâl de, Allah'ı dâim zikir hâliyle kazanılır." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Cüveyriye'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) sabah namazını kıldıktan sonra, daha o (Cüveyriye) namazgâhındayken çıktı. Kuşluk vakti dönünce o hâlâ yerinde oturuyordu. Bunun üzerine dedi ki: 'Hâlâ burada oturuyor musun?'
'Evet.'
'Senden ayrıldıktan sonra üç kere şu dört kelimeyi söyledim. Bu günden beri o kelimeler, eğer senin bütün gün okuduklarınla tartılacak olsa mutlaka o dört kelime ağır basardı. Onlar şunlardır: Sübhanallahi ve bi hamdihi adede halkihi ve rıdâ nefsihi ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî/Allah'ı, mahlûkâtı sayısınca, nefsinin rızâsınca, Arş'ının ağırlığınca, kelimelerinin sayısınca tesbîh (tenzîh) ederim.'"
Bu iki hadis gibi, Allah'ı zikretmenin kolaylığı ve zikrullahın faziletini anlatan daha birçok hadis mevcuttur. Yine başka bir hadiste şöyle buyurulur:
Ebû Zer'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) kışın dışarı çıktı, yapraklar dökülüyordu. Bir ağaç dalı aldı, yaprakları dökülüyordu.
Dedi ki: 'Ey Ebû Zer!, 'Buyur Ey Allah Resûlü!' diye cevap verdim. 'Müslüman bir kul, sırf Allah rızâsını tahsil etmek için kalkıp namaz kılarsa günahları, bu ağacın yaprakları gibi dökülür' buyurdu."
Allah'ın rızâsına erişmek için yapılan ibâdetler kulu temizler. Temizlenen ve Allah'ın rızasına kavuşan kul gerçek huzura, saadete hem bu dünyada, hem de âhirette kavuşur.
Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Temizlenen, Rabb'inin adını anıp O'na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir."
Yine başka bir âyette; "Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan Cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetti. Allah'ın rızâsı ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur" buyurmak sûretiyle gerçek huzur ve mutluluğa, gerçek kurtuluşa, Allah'ı zikretmekle, Allah'ın rızâsına erişmekle ulaşılabileceğini bizlere bildirmiştir.
Kulun hedefi Allah rızâsı olunca, kulluk ve taatını tam yapınca, artık onun için hiçbir dert, sıkıntı kalmaz, ölüm korkusunu da böylece yener. Ölüm onun için korkulacak bir şey değil bir vuslat olur.
Âişe'den, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Kim, Allah'a kavuşmak isterse Allah da ona kavuşmak ister. Kim Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
"Bu, ölümden nefret etmek değil midir?" diye sorunca, şöyle buyurdu: "Öyle değil, şöyle: Mü'mine Allah'ın rahmeti, Rıdvân'ı ve Cenneti müjdelenince, bir an önce Allah'a kavuşmak ister. Allah da ona kavuşmak ister. Kâfire de Allah'ın azabı, gazabı bildirilince, Allah'a kavuşmaktan nefret eder, Allah da ona kavuşmaktan nefret eder."
Allah'tan râzı olan O'nu ister. Râzı olmayanın ise böyle bir derdi yoktur. Allah'ı istemeyeni de Allah istemez. Çünkü Allah'ın rızâsı, kulunun Allah'tan râzı olmasının bir neticesidir.
Bu durumda rızâ ve muhabet hâli birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Kulun Allah'tan razı olması için muhabbetullah gereklidir. Bu hâl de, Allah'ı dâim zikir hâliyle kazanılır." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.















































































