Neden?Çünkü Rum Ortodoksların arkasında Yunanistan var, AB ülkeleri var ve Amerika var.Türkiye'de de, işin başından beri kabul olmayacak duaya amin diyen, asla gerçekleşmeyecek olan AB üyeliği uğruna AB zebunu olan bir iktidar var.Yine ABD önünde her dem ceketini ilikleyen, kazandığı seçimleri büyük ölçüde ona borçlu olan, ülke sınırları içinde güvenlik güçlerini şehit eden PKK terör örgütüne el kaldırmak için, kaşlarını çatmak ve surat asmak için bile ABD'den izin bekleyen bir iktidar var.Bu durumda Türk Ortodoksların arkasında kimse kalmıyor.Son altı yıldır aldığı kucak kucak, çuval çuval tavizlerle iyice şımaran, en son Yunan Başbakanının ziyareti ile de kendini padişah zanneden Rum Ortodoksların başı olan Fener Rum patriği ve ağırladığı Yunan Başbakan; patrikhanenin burada oluşu sizin için AB pasaportu mesabesindedir türünden laflar ettiler bilindiği üzere. Aynı günlerde Türk Ortodoksların sözcüsü de sorgudan, soruşturmadan geçiriliyordu.Acaba diyoruz; AB için bir vize, bir pasaport diye kendini yutturmaya çalışan Rum Ortodoks patriği, pasaportluk görevini yerine getirmek için ileri sürdüğü şartlardan biri de Türk Ortodoksların sözcüsünün susturulması olabilir mi?Aynı zamanda nazik ve çok birikimli bir bayan olan Sevgi Erenerol, katıldığı her programda Türk diyor, bayrak diyor, vatan diyor ve Rum Ortodoks patriğinin ve patrikhanesinin Atatürk'ün işaret ettiği gibi "fesat ocağı" olma özelliğini devam ettirdiğini tane tane açıklıyor.Bu durum da haliyle Rum Ortodoksların bazı planlarını aksatıyor.Rum Ortodoks patrikhanesinin ve patriğinin arkasında AB ülkeleri var, ABD var ve maalesef mevcut Türk hükümeti var.İki sözünden bir, vatan, bayrak, Türk, Türklük olan Türk Ortodokslar ise maalesef yalnız."ABD yapımı İslamcı gazetenin ima ve işareti esas alınırsa durum vahim. Sırtını ABD'ye dayayan bu zevat küresel gücün sopasını eline almış, önüne çıkanı dövecek. Öfke ve kinin buharı kulaklarından çıkıyor. Ve hiç utanmadan, önceden planlanmış ve belli sonuçlar almayı amaçlayan bir eylemden bahsediyor. Yani sınırı belli, kesin bir operasyondan. Öyle anlaşılıyor ki mesele "bu kişiler suç işleyebilirler" yargısına dayanıyor. Yakında, bunlar ABD'de hırsızlık yapanı İstanbul'da ararlarsa şaşmayın. Çünkü bunlar sürekli olarak dış mihraklarla her alanda Türkiye'yi köşeye sıkıştıran, azınlık meselesini tahrik eden, Anadolu topraklarını hâlâ Türk-Müslüman toprağı görmeyi içine sindiremeyen Fener-Rum Patriği Bartholomeos'un tekerlerini yağlıyorlar. Diyalog-hoşgörü öpücüğü dağıtıyorlar. Bu milletin en zor döneminde tavrını Türk Milleti'nden yana koyan Türk Ortodoks Kilisesi'ni şaibe altına sokmaktan utanmıyorlar.Osmanlı Devleti'nin çöküşünde dış güçlerin yanında yer alan cepheye karşı en anlamlı muhalefet Papa Eftim'den gelir. O, kurtuluş mücadelesine katılır ve kendisini bir Türk dostu değil, doğrudan doğruya Türkoğlu Türküm şeklinde tanımlar. Türk olabilmek için insanın kendisini Türk hissetmesi yeterlidir, diyen bu vatanperver insan Fener-Rum Patrikhanesinin ihanetine karşı mücadele verir. İhaneti kınayan beyannamesi, bu milletin asla unutmaması gereken bir namus belgesidir. Sevgi Erenerol bu geleneği devam ettiren Türk Ortodoks Kilisesi'nin basın sözcüsüdür. Hukuka bağlılığın ve güvenin gereğince yargıya intikal etmiş mesele ile ilgili olarak yorum yapılmaz. Fakat iktidarın organik basını ile çıkarının izini süren ve sadece çıkarını tanıyan "pazarlamacı basın" her türlü yorumu yaptı. Hatta çok özel bilgileri sayfa sayfa yayınladı. Hukuktan ses yok. O zaman soruyorum: Kişiye göre değişen hukukun adı nedir? Böyle bir uygulama meşruiyetini nereden alıyor? Bir yanda Türk Milleti'nin arkadan vurulmasını içine sindiremeyen Papa Eftim ve onun geleneğini sürdüren insanlar, diğer yanda da vatana ihaneti bizzat Atatürk tarafından tespit ve tescil edilmiş Fener-Rum Patrikhanesi ve avaneleri var. Sevgi Erenerol her zaman dış mihrakların kışkırtmalarına karşı Türkiye'nin çıkarlarından yana olmuş, azınlık meselesini bir kez dahi kullanmamış, bu topraklarda Türk kimliği altında yaşamaktan onur duymuş bir insan. Türkiye'nin menfaatlerine aykırı eylem ve tutumla Sevgi Erenerol'un anılır olması, yalnızca üzücü değil, aynı zamanda onun temsil ettiği misyon açısından son derece zarar vericidir. Sözün özü şu: Fener-Rum Patrikhanesi'nin bilinen eylemlerine destek verenler, görün işte "bize karşı çıkanlar" böyle kirli işlere karışanlardır diye gülüyorlardır. Cevabı verilmesi gereken soru ise şudur: Milli menfaatlerden yana olanlar niçin içeride? Her gün Cumhuriyetin kodlarıyla uğraşanlar niçin dışarıda?" (Nadim Macit, Yeni Çağ, 1 Şubat 08) .
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025