Hz. Zeyneb Hicret'in 6. veya 7. yılında Şaban veya Ramazan ayında Medine'de dünyaya geldi.
Kendisi İmam Hüseyin (a.s) ile birlikte Kerbela'da yer almıştır. Kerbela sonrasında Muharremin onunda (Aşura günü) bir grup Ehl-i Beyt mensubu ile birlikte esir düşerek, Kûfe'ye ve oradan da Şam'a götürülmüştür. Esareti boyunca öteki esirleri koruyup kollamasının yanı sıra, insanları irşad edici ve aydınlatıcı hutbeler de okumuştur.
Hz. Zeyneb (s.a) şecaat, fesahat ve belagati ile Kerbela kıyamının kalıcı olmasına neden olmuştur.
En meşhur ismi Zeyneb'dir. Sözlükte güzel kokulu ve güzel manzaralı ağaç ve 'Zeyn-eb', yani babasının süs ve ziyneti anlamına gelmektedir. Çeşitli rivayetlere göre, ismini bizzat Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) koymuştur. Elbette Efendimiz de Allah tarafından Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fâtıma'nın (s.a) çocukları için belirlediği ismi koymuştur. (Bakır Şerif Kureyşi, es-Seyyide Zeynep s. 39).
Hz. Zeyneb'in (s.a) çok sayıda lakabı vardır. Örneğin: Ben-i Haşim'in Akilesi, Öğretmeni Olmayan Alime, Arife, Muvassaka, Fazile, Kamile, Âl-i Ali'nin Abidesi, Masume-i Suğra, Eminetullah, Naibetu'z-Zehra, Naibetu'l Hüseyin, Akiletu'n-Nisa, Şeriketu'ş-Şüheda, Baliğe, Fasihe ve Şeriketu'l Hüseyin.
Künyeleri olarak da Ümmü Gülsüm ve Ümmü'l Mesaib'i zikredilmiştir. (Nurettin Cezairi, el-Hasaisetu'z-Zeynebiye, s. 48,52,53).
Hz. Zeyneb, Hz. Ali ve Hz. Fâtıma'nın üçüncü çocuğudur. Resûlullah'ın (s.a.a) ilk kız torunudur.
"Peygambere (s.a.v) bir kız torunu dünyaya geldiği haber verildi. Peygamber (s.a.v), Fâtıma'nın evine giderek, 'Ey benim sevgili kızım! Yeni doğan kızını getiriver' buyurdu.
Hz. Fâtıma çocuğu getirdi. Peygamber bebeği alıp mübarek göğsünde kucakladı. Yanağını bebeğin yanağına koyarak şiddetli bir şekilde ağladı. Gözyaşları yanaklarından süzüldü.
Hz. Fâtıma, 'Niçin ağlıyorsun ey babacığım? Allah (c.c.) seni ağlatmasın" dedi.
Peygamber, 'Ey biricik kızım! Ey Fâtıma! Bu kız büyük musibetlerle sınanacak. Başına türlü olaylar gelecek. Ey Benim parçam ve gözümün nuru! O'na ve O'nun başına gelen musibetlere ağlayan kimsenin sevabı O'nun iki kardeşine ağlayan kimsenin sevabı gibi olacaktır' dedi. Bebeğin ismini Zeyneb koydu." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Zeyneb ve Hz Masume, s. 98).
Resûlullah Efendimiz (s.a.a) kundaktaki çocuğu kucağına alıp, öptükten sonra şöyle buyurmuştur: "Hazırda ve gaipte olan ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler. Hakikaten bu kız Hatice-i Kübra (s.a) gibidir." (Ebu'l Kasım ed-Dibaci, Zeyneb-i Kübra Betalete'l Hürriyet, ikinci baskı, Beyrut, el-Belağ, s. 15, 1417).
"Hz. Ali'nin (s.a) kızı Zeyneb (s.a) fesahat, belagat, takva ve ibadette baba ve annesi gibiydi.
Bir gün Hz. Zeyneb (s.a) küçük yaşında iken babası İmam Ali'ye (a.s) şöyle sorar: 'Babacığım! Bizi seviyor musun?'
İmam (a.s) der ki: 'Nasıl sizi sevmeyeyim; sizler benim kalbimin meyvesisiniz.'
Hz. Zeyneb (s.a), 'İki sevgi müminin kalbinde aynı anda olmaz; hem Allah sevgisi ve hem de evlat sevgisi. Eğer kaçınılmaz olursa, sevgi Allah-u Teâlâ'ya, şefkat ve merhamet ise, evlada mahsustur' buyurur." (Menakib-u Harezmî, c. 1, s. 122). (devam edecek…)
- 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun -1- / 28.08.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-IV / 23.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-III / 22.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-II / 19.02.2021
- Üç ayların fazileti ve önemi-I / 18.02.2021
- Sevgi ispat ister / 12.10.2020
- Muharrem ayı ve oruç / 23.08.2020
- Prof. Dr. Haydar Baş ve ulusal egemenlik / 25.04.2020
- O, herkesten farklıydı / 23.04.2020