Gerçek yüzünüzü ne kadar saklayabilirsiniz, kılıfını hazırlayarak çaldığınız, çaldırdığınız minareleri hangi vakte kadar saklayabilirsiniz?
Söz konusu saklanmanın ve saklamanın yegane perdesi gecenin karanlığı ise, o karanlığın size yapabileceği perdedarlık ancak güneşin doğuşuna kadardır.
Gün yüzüne çıkmaktan hoşlanan gerçekler de tıpkı güneş gibi ufukların arkasında sabırla vaktini bekler ve vakit gelip çatınca bütün ihtişamıyla kendini gösterir.
Yıllardan beridir, 'büyüklere masallar' kabilinden dinlediklerimiz, okuduklarımız ve duyduklarımız var.
Ekonomik açıdan şaha kalktığımız, kalkınmada rekor üstüne rekorlar kırdığımız, tarım ve hayvancılıkta ülke tarihinin zirvesini yakaladığımız, istihdam alanlarının açılmasında ve işsizliğin sıfırlanmasında sona yaklaştığımız türünden ballı hikayeleri hem yandaş kanallardan dinledik hem de yandaş kalemlerin yazdıklarından okuduk.
Bu abartmaların ve şişirmelerin perde yapılarak milletin dikkatlerinden kaçırılan bazı gerçekler vardı ve bir noktaya kadar gizlemeyi de başardılar.
Gün geldi, günün birinde beklenen güneş doğdu ve tekke düştü kel göründü.
Demek ki neymiş efendim, saklamak ve saklanmak ancak hakikat güneşinin doğmasına kadarmış.
Akaryakıt zamları, süt ürünlerindeki fahiş zamlar, temel gıda maddelerinin, sebze ve meyve zamlarının el yakması ve mutfaklarda yangın çıkarması, düşen tekkelerden ve görünen kellerden bazıları…
Son günlerde özellikle İstanbul'u adeta esir alan yoğun kar yağışı, kopan fırtınalar ve kapanan yollar vesilesi ile ortaya çıkan bir hakikati hatırlamak gerekir.
İstanbul havaalanı, temeline kazma vurulduğu günden itibaren uzmanlarca, bilim insanlarınca hep itiraz edildi, sıraladıkları onlarca, belki yüzlerce sebepten dolayı bu sevdadan vaz geçilmesi gerektiği belgelerle ortaya konuldu.
Mevcut iktidarın kendince bir takım hesapları vardı, söz konusu havaalanını inşa etmekle bazı hedefleri vardı ve açıklanan bilimsel verileri göz ardı ederek yapımını bitirdi ve uçuşlara açtı.
İstanbul'a iyi bir kar yağana kadar ve fırtınalar kopana kadar da bazı gerçekleri kamuoyundan saklamayı başardı.
Ta ki kar yağdı, fırtınalar koptu, uçmak için yürümeye başlamış olan İngiliz uçağı kara saplandı, uçağın saplandığı yerden çıkarılması bir tarafa içindeki yolcuların tahliye edilip tekrar terminal binasına götürülmesi on iki saat sonra gerçekleşti.
İptal edilen yüzlerce uçuşun yolcuları saatlerce aç-susuz per perişan beklediler ve sonunda 'otel istiyoruz' diyerek kazan kaldırdılar.
Söz konusu havaalanına ulaşım ve oradan şehre ulaşım ilerleyen saatlerde tam bir afat haline dönüştü, vaziyeti yerinde görmek için gelen iki bakan dahi, gözden ve devreden çıkarılan Atatürk Havalimanına ancak inebildiler.
Bir kez daha tekke düştü kel göründü.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024