ABD, Irak saldırısına ciddi bir gerekçe bulamayınca ikide bir hemen "demokrasi" diyor.
Irak halkını Saddam rejiminden kurtarmak istediğini ve bunun içinde demokrasiyi getireceğini söylüyor.
Buna inanmak ne kadar mümkün, o da ayrı bir mesele. Böyle bir vazifesi olup olmadığı bir tarafa... Bir an ABD bu düşüncesinde doğru olduğunu, yani bütün niyetinin Irak'a demokrasiyi getirmek olduğunu kabul edelim.
Konuya bir soru ile girelim: Ne diyor ABD, Saddam rejiminden halkı kurtarmak ve demokrasiyi hakim kılmak. Peki bugün ABD havadan başlattığı ve ne zaman biteceği belli olmayan bu tek taraflı saldırıda, Irak'ın ve Iraklıların yaşadığı zulmü, vahşeti; Saddam'ın hangi zulmü ve vahşeti ile mukayese edebiliriz? ABD bu zulmünü, kaç Saddam bir araya gelse yapabilir?
Yani, sizin niyetiniz başta doğru dahi olsa, takip edilen yol ve metod bu niyetin ardında başka şeylerin olduğunu açıkça gösteriyor. Eğer niyet doğru ise onun gerçekleşmesi için takip edilecek yolun da, metodun da en az o niyet kadar doğru olması şarttır.
Bbütün bunlar ABD'nin niyetinin Irak'a demokrasi getirmek olmadığını gösteriyor. Ayrıca böyle bir yol ve metodla gelecek olan demokrasi de, herhalde Irak için olmaktan ziyade ABD için olacaktır. Bunun bir başka izahı olamaz.
ABD böyle davranmakla esasında kendi niyetini ve gelecek için planlarını da açıklayarak, anlayana kendini tarif etmek suretiyle iyilikte bulunmuş oluyor.
ABD, belki kendi gücüne güvenerek "ben yaparsam olur..." mantığıyla hareket ederek çok açıklar vermeye devam edecek. Ancak bu kadar açıktan oynamasına rağmen hâlâ ABD ile "stratejik ortaklık" gibi iddiaların peşine takılmak, kolay yutulur cinsten hatalar ve yanlışlar değildir. Ortaklıklardaki ısrar, ABD ile düşünce, inanç ve metod birliğini de ifade eder ki, bunu halkın anlaması ve gereğini yapması çok zor olmayacaktır.
Zaten halk bin pişman... Umutlar sönerken; tavırlar, tepkiler de gün geçtikçe artmakta ve yeni arayışlar gündeme gelmektedir.
Bu yeni anlayışlarda halkın yaşamdan, olaylardan da yola çıkarak bir daha aldanmamak ve bir daha aldatılmamak azim ve kararlılığında olduğu büyük bir memnuniyetle görülmektedir.
Kim bilir, belki de halkın bu noktaya gelmesi sadece ülkemizde değil, insanlık için de yeni umutların müjdesi olacaktır.
Artık halk, AB ve ABD'nin iç yüzünü çok acı ve pahalı faturalarla öğrenmiş bulunuyor. Bu yüzden bu istikamette politika takip edenlerin de sonu gelmektedir.
Ülkenin yeni baştan "Kuva-yı Milliye" ruhuyla yoğrulması gerekmektedir.
İşte BTP, bu inanç ve bu heyecanla seminerlerine, panellerine, konferanslarına devam etmektedir. Gerçek demokrasi için bağımsızlık ruhu esastır. Bağımsız düşünemeyenler, başkalarının bağımsızlığına da tahammül edemiyorlar. ABD'nin getireceği demokrasinin, nasıl bir demokrasi olacağı doğmadan belli olmuştur...
Irak halkını Saddam rejiminden kurtarmak istediğini ve bunun içinde demokrasiyi getireceğini söylüyor.
Buna inanmak ne kadar mümkün, o da ayrı bir mesele. Böyle bir vazifesi olup olmadığı bir tarafa... Bir an ABD bu düşüncesinde doğru olduğunu, yani bütün niyetinin Irak'a demokrasiyi getirmek olduğunu kabul edelim.
Konuya bir soru ile girelim: Ne diyor ABD, Saddam rejiminden halkı kurtarmak ve demokrasiyi hakim kılmak. Peki bugün ABD havadan başlattığı ve ne zaman biteceği belli olmayan bu tek taraflı saldırıda, Irak'ın ve Iraklıların yaşadığı zulmü, vahşeti; Saddam'ın hangi zulmü ve vahşeti ile mukayese edebiliriz? ABD bu zulmünü, kaç Saddam bir araya gelse yapabilir?
Yani, sizin niyetiniz başta doğru dahi olsa, takip edilen yol ve metod bu niyetin ardında başka şeylerin olduğunu açıkça gösteriyor. Eğer niyet doğru ise onun gerçekleşmesi için takip edilecek yolun da, metodun da en az o niyet kadar doğru olması şarttır.
Bbütün bunlar ABD'nin niyetinin Irak'a demokrasi getirmek olmadığını gösteriyor. Ayrıca böyle bir yol ve metodla gelecek olan demokrasi de, herhalde Irak için olmaktan ziyade ABD için olacaktır. Bunun bir başka izahı olamaz.
ABD böyle davranmakla esasında kendi niyetini ve gelecek için planlarını da açıklayarak, anlayana kendini tarif etmek suretiyle iyilikte bulunmuş oluyor.
ABD, belki kendi gücüne güvenerek "ben yaparsam olur..." mantığıyla hareket ederek çok açıklar vermeye devam edecek. Ancak bu kadar açıktan oynamasına rağmen hâlâ ABD ile "stratejik ortaklık" gibi iddiaların peşine takılmak, kolay yutulur cinsten hatalar ve yanlışlar değildir. Ortaklıklardaki ısrar, ABD ile düşünce, inanç ve metod birliğini de ifade eder ki, bunu halkın anlaması ve gereğini yapması çok zor olmayacaktır.
Zaten halk bin pişman... Umutlar sönerken; tavırlar, tepkiler de gün geçtikçe artmakta ve yeni arayışlar gündeme gelmektedir.
Bu yeni anlayışlarda halkın yaşamdan, olaylardan da yola çıkarak bir daha aldanmamak ve bir daha aldatılmamak azim ve kararlılığında olduğu büyük bir memnuniyetle görülmektedir.
Kim bilir, belki de halkın bu noktaya gelmesi sadece ülkemizde değil, insanlık için de yeni umutların müjdesi olacaktır.
Artık halk, AB ve ABD'nin iç yüzünü çok acı ve pahalı faturalarla öğrenmiş bulunuyor. Bu yüzden bu istikamette politika takip edenlerin de sonu gelmektedir.
Ülkenin yeni baştan "Kuva-yı Milliye" ruhuyla yoğrulması gerekmektedir.
İşte BTP, bu inanç ve bu heyecanla seminerlerine, panellerine, konferanslarına devam etmektedir. Gerçek demokrasi için bağımsızlık ruhu esastır. Bağımsız düşünemeyenler, başkalarının bağımsızlığına da tahammül edemiyorlar. ABD'nin getireceği demokrasinin, nasıl bir demokrasi olacağı doğmadan belli olmuştur...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010