Birkaç kez bakan ve başbakan (1944) olan ve Suriye'nin bağımsızlık mücadelesinin öncülerinden ve ülkesinin Birleşmiş Milletler'deki ilk daimi temsilcisi (1945) Faris el-Huri Hıristiyan kökenlidir. Buna itimaden Fransız işgal kuvvetleri komiseri onu makamında ziyaret ederek: "Biz Fransızlar siz Suriye Hıristiyanlarını korumak için geldik. Burada kalmamızı sağlayın" demiştir. Bu talebe cevaben Suriye Başbakanı Hıristiyan Faris el-Huri, şöyle cevap vermiştir: "Demek ki, siz Fransızlar Suriye'ye biz Hıristiyanları korumak için geldiniz. Suriye Başbakanı ve Suriye Hıristiyan topluluğun manevi lideri olarak kelime-i şahadet getiriyorum (Eşhedu en Lailah-e İllallah va Eşhedu Enne Muhammed Abduhu ve Resuluh). Artık Suriye'de koruyacağınız Hıristiyan olmadığına göre işgalci askerlerinizi alarak ülkenize gidebilirsiniz" demiştir. Suriye, dinler ve mezhepler arası ilişkilerde sağlanan kardeşlik ve birliğin markasıdır. Yaratılmak istenen Sünni - Alevi çatışması, Arap-Türk, Arap-Kürt bölücülüğü bu zihniyeti taşıyanların kafasında patlayacaktır. Muvaffak olamayacak ve tarih bunları affetmeyecektir. Etnik ve mezhepsel hesaplarla Suriye iktidarını yıkmak isteyenlere mezhepsel oran itibariyle Suriye'nin toplumsal yapısını sunalım. Bu göstergeye binaen Suriye'de hiçbir radikal dini projenin hayat hakkı bulamayacağı aşikardır. Laik Cumhuriyet siyasi sistem Suriye'nin çimentosudur. Sünniler iktidarı, ekonomiyi ve dini - kültürel hayati belirleyen en önemli gruptur. Sünniler dini vecibelerini, geleneklerini hiç bir kısıtlama olmadan yaşamaktadırlar. Aile, evlilik, ölüm ve miras hukuku Sünni şeriat mefhumuna uygun yapılmakta ve Aleviler bu yasalara uygun yaşayıp bunu kabul etmişlerdir. Suriye'de müftülük ve fetva makamı vardır. İnsanların giyim tarzına hiçbir şekilde müdahale edilemez. Kamu alanlarında kadınlar başörtülü olarak her türlü makamda bulunabilirler. Türkiye'nin güney illeri zor durumdaRusya, Lübnan, Irak, İran ve bütün Arap ülkelerinde güçlü bir lobisi olan Suriye'nin Türkiye'nin kibirli yaklaşımı ile hal olamayacağını, müsteşarları Davutoğlu'na anlatmalıdır. Stratejik derinlikte uzman olan müsteşarları İbrahim Kalın ve Suriye'de misafir ettiğimiz sağduyusuna halen güvenmek istediğim sevgili Prof. Dr. Bülent Aras'ın omuzlarında tarihi bir sorumluluk vardır. İbrahim Kalın gazetelere demeç verip, Suriye'deki iktidarın meşrutiyetini kaybettiğini deklere edebilir. Lakin, ona diplomatik temayüllerin üstadı olan Peygamber Efendimizin bir sözünü hatırlatayım: "Söz içinizdeyken sizin esirinizdir, ama o söz ağızdan çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz." En son telaffuz edilmesi gereken sözleri ilk söz olarak ortaya koymanız kime hizmet ediyor bilemem ama Türkiye'ye hizmet etmediği aşikardır. İlan ettiğiniz ekonomik yaptırımlar paketi ile Suriye'den ziyade kendi ayağınıza kurşun attığınızın farkına vardığınızda geç kalmış olacaksınız. 2007 ve 2011 seçimlerinde Suriye'ye komşu vilayetlerimizin AKP'ye teveccüh etmelerinin en önemli sebeplerinden birisi hükümetin Suriye ile başlattığı açılım politikalarına verilen destek oyudur. Bu vilayetler bugün basiretsiz politikalarınızdan dolayı büyük bir ekonomik gerileme içindedir. Suriye politikalarınız özellikle bu vilayetlerimizde tasvip edilmemektedir. Milli irade lafını temcit pilavı gibi eksik etmeyen sizler, bu vilayetlerimizin feryatlarına kulaklarınızı kapamış, Türkiye'ye yakışmayan küçük devlet karakterleri sergilemektesiniz. Suriye meselesi, sadece Türkiye'nin değil bölge ve dünyanın meselesidir. Suriye'nin Dışişleri Bakanlığı koridorlarından nasıl göründüğünü İbrahim Kalın ve Bülent Aras kardeşlerimiz daha iyi bilirler. Lakin, Suriye konusunda daha hassas ve duyarlı davranılması gerektiğini Davutoğlu'na telkin etmeleri gerekiyordu. Kibirli davranışlarla, pohpohlamalarla diplomasi yapılmadığını, küçük görülen taşların baş yardığını söyleyip özellikle daha akıllı ve olgun olan Prof. Bülent Aras beyin şerh koymalarını beklerdim. İnşallah cüzdan ve saltanat vicdana galip gelmemiştir.
Suriye'nin toplumsal yapısıToplumun yüzde 10-15'ini Aleviler, yüzde 10-15'ini Hıristiyanlar, yüzde 2-4'ünü Dürziler, yüzde 1-3'ünü İsmailliler, yüzde 1-2'sini Şiiler, binde 5'ini Yezidiler oluşturmaktadır. Bu oran toplumun yüzde 40'ıdır. Sünniler yüzde 60 oranı temsil etmektedirler. Sünnilerin ezici çoğunluğu laik-dindar bir hayat tarzı taraftarıdır. Suriye'deki mevcut sistemde bu olanağı kendilerine fazlasıyla sunmaktadır. Sünni kadınların ezici çoğunluğu sahip oldukları hakları, erkek hegemonyası, sultası ve bağnaz dini kurallara kurban etmeyeceklerdir. Bundan dolayı mevcut sistemin değiştirilmesinden değil, iyileştirilmesinden yanadır. ABD, İngiltere, İsrail ve Arap Krallıkları hakkında hiç bir siyasi tutum sunamayan muhalefetin, Suriye'de egemen olacak ekonomik sistem ile alakalı bir net programda ortaya koyamamıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023