Gündeminin birinci maddesi Ramazan olan, oruç olan, sahur-iftar olan, hatim-mukabele olan, teravih namazları olan hemen her ailede olduğu gibi bu ailede de bayram yaklaşırken evin hanımı durup durup söylenirmiş; "Mübarek ne çabuk bitti, daha dün gibi başlamıştı, keşke iki ay olsaydı, üç ay olsaydı, tadı damağımızda kaldı, ah ramazan!"
Son günlere doğru bu tür "ah ve eyvahlarını" artıran hanımın beyi de başını sallayarak hanımının bu dileklerini, bu arzularını paylaşır gözükmeye çalışırmış ama içten içe de bir plan hazırlarmış, hanımdan habersiz.
Gün gelmiş, gün dolmuş ve bayrama erişilmiş, evde bir hazırlık erkek çocuklar babalarıyla birlikte Bayram namazına gitmişler ve ev hanımı bir yandan bayram hazırlıklarını sürdürürken diğer yandan da "keşke bitmeseydi, keşke iki ay olsaydı" türünden hasret cümlelerine devam etmiş.
Bayram namazından dönen bey, çok önemli bir haberle dönmüş ve kahvaltı hazırlığında olan hanımına çağırmış yanına; "Hanım, demiş, müftü efendi bu sabah bizim camide idi, bayram sohbetini o yaptı ve sonunda dedi ki, ey cemaat! Bu yıl hesaplamayı yanlış yapmışız ve bir ay erken başlamışız Ramazan'a, dolayısıyla gerçekte Ramazan yarın başlıyor, haberiniz olsun."
Günlerdir, "keşke bitmeseydi, keşke iki ay olsaydı, üç ay olsaydı" diye ah çeken evin hanımı ne dese beğenirsiniz:
"Vallahi de billahi de tutamam, doğru hesap etseydiler."
Bu samimiyet testini bu hanım ablamız böylece kaybetmiş, demek ki söylediği hasret cümleleri sadece dilinin ucunda imiş ve yürekten gelen sözler değilmiş.
Kıssadan hisse kaparak, kendi nefsimizi bir kez yoklayalım, başımızı iki elimizin arasına alıp düşünelim; benzeri bir samimiyet testine tâbi tutulsak acaba kaçımız geçer not alabiliriz?
Bir düşünelim, eylemlerimizle söylemlerimiz acaba ne kadar uyumlu, acaba ne kadar bir birini destekler vaziyetteler?
Elimize fırsatların geçmesi halinde, önümüze imkânların serilmesi halinde acaba kaçımız, Yusuf Peygamber gibi; "Ben âlemlerin Rabbinden korkarım" diyerek haramdan uzaklaşabiliriz, kötüyü ve kötülüğü terk edebiliriz, kul hakkına uzanan elimizi, kul hakkına uzanan dilimizi geri çekebiliriz?
"Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekiniz" şeklindeki Nebevi tembihi dikkate alarak, birileri tarafından samimiyet testine tâbi tutulmadan evvel kendi nefsimizi bir güzel test edelim bakalım ki, Ramazan'ın daha da uzun olmasını gerçekten istiyor muyuz, yoksa işin edebiyatını mı yapıyoruz?
Samimiyet testi… Hayati önem taşıyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024