Sapanca Gölü'nde alarm zilleri çalıyor
Sapanca Gölü, tarihin en düşük su seviyesine (28,54 metre) gerileyerek ciddi bir kuraklık krizi yaşıyor. İklim değişikliğiyle birleşen aşırı su kullanımı ve denetimsizlik, ekosistemi, içme suyunu ve turizmi tehdit ediyor. Acil tasarruf ve alternatif kaynaklar şart
15.12.2025 15:09:00 / Güncelleme: 15.12.2025 15:15:01
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Türkiye'nin önemli içme suyu kaynaklarından Sapanca Gölü, tarihinin en kritik su seviyesine gerileyerek ulusal bir çevre sorununa dönüştü. Su kotu 28,54 metreye inen göl, kuraklık ve insan kaynaklı baskıların kurbanı haline geldi.
Doğu Marmara'nın "can damarı" olarak anılan Sapanca, sadece bir su kaynağı değil aynı zamanda ekosistem, ekonomi ve kültürel mirasın simgesi. Ancak, son 65 yılın en kurak dönemini yaşayan bu göl, acil müdahale bekliyor.
Tarihsel karşılaştırma
Sapanca Gölü'nün su seviyesi, bugün 28,54 metre olarak ölçüldü; bu, kaydedilen tarihin en düşük değeri ve kritik eşik olan 29,4 metrenin oldukça altında. Kıyı şeridinde 50 metreye varan çekilmeler yaşandı, iskeleler susuz kaldı, kayıklar karaya oturdu. Gölün derinliği 61 metreden 28,66 metreye kadar geriledi ve son iki yılda 250 milyon metreküp su kaybı kaydedildi. Bu miktar, Sakarya'nın bir yıllık su tüketimine eşdeğer.
Tarihsel perspektiften bakıldığında, 2014 kuraklığında su kotu 29,64 metreye inmişti, yağışlarla 2023 Aralık'ında maksimum 32,20 metreye yaklaşmıştı. Ancak, 2024 başından beri sürekli düşüş yaşandı. Aralık 2024'te 29,97 metre, Nisan 2025'te 30,95 metreye yükseldi fakat yaz aylarında sıfır yağışla Haziran'da 30,57, Temmuz'da 30,12, Ağustos'ta 29,66, Eylül'de 29,30, Ekim'de 29,04 ve Kasım'da 28,56 metreye indi.
Sosyal medyada paylaşılan görüntüler, gölün ortasına yürüyerek ulaşılabilecek kadar sığlaştığını göstererek halkta dehşet uyandırdı. Bu düşüş, son 11 yılın en az yağışlı dönemini işaret ediyor. Kentte 2014'te 948,8 kg/m², 2020'de 659,2 kg/m², 2024'te 585,1 kg/m² ve 2025'te sadece 474,7 kg/m² yağış düştü.
Doğa ve insan eli birlikte
Sapanca Gölü'nün su çekilmesinin arkasında hem doğal hem de antropojenik faktörler yatıyor. En belirgin neden, iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklık. Son 65 yılın en kurak mevsimi, mevsim normallerinin üstünde sıcaklıklar ve artan buharlaşma ile birleşti. Göl, 8 dereden (Karaçay, Kuruçay vb.) beslenmesine rağmen, yetersiz yağış dereleri kuruttu. Uzmanlar, gölün tabandan beslendiğini ve yeraltı suyunun kritik rol oynadığını vurguluyor, kar yağışının azalması bu beslenmeyi aksattı.
İnsan kaynaklı nedenler ise daha vahim. Bilinçsiz ve kaçak su kullanımı, sanayi (TÜPRAŞ gibi tesisler), tarım (vahşi sulama) ve turizm tüketimi gölü baskı altına aldı.
Gölün 185 hm³ su bütçesinden 67,5 hm³'ü Sakarya, 30 hm³'ü Kocaeli tarafından içme suyu olarak kullanılıyor; toplam 100 hm³ içme suyu kaynağı. Şişeleme fabrikaları ve turistik tesislerin kuyu suyu çekimi bile dolaylı etki yaratıyor. Sosyal medyada Zafer Partisi Sakarya İl Başkanı Özdemir Özcan, kıyıdaki kaçak yapıların atık sularının yıllardır göle aktığını ve denetimsizliğin suçlusu olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise, son iki yıldaki kaybın Sakarya'nın yıllık tüketimine eşit olduğunu ve su yoğun sanayileşmenin durdurulması gerektiğini savunuyor.
Geniş kapsamlı tehdit
Su çekilmesi, Sapanca'yı çok boyutlu bir krize sürüklüyor. Öncelikle ekosistem bozuluyor: Kıyı erozyonu artıyor, biyoçeşitlilik tehdit altında, trafik kaynaklı kirlilik (E5 ve TEM otoyolları) su kalitesini düşürüyor. Geri dönüşü zor bir noktaya gelindiği uyarısı yapılıyor, gölün "acil müdahale" gerektiren bir çevre sorunu haline dönüştüğü belirtiliyor.
İçme suyu güvenliği en kritik etki. Sakarya ve Kocaeli'nin büyük kısmını karşılayan göl, kuruduğunda milyonlarca insanı etkiler. Yuvacık Barajı'nın yüzde 4'e inmesiyle Sapanca'dan takviye yapılıyor, bu da baskıyı artırıyor. Ekonomik boyutta, turizm darbe alıyor: İskeleler ve kayıklar kullanılamaz hale gelince, yerel gelirler düşüyor.
Tarım ve sanayi de etkileniyor; vahşi sulama nedeniyle verimsiz kullanım, gıda güvenliğini riske atıyor. Sosyal medyada kullanıcılar, "Gelen tehlikenin farkında değiliz, su bitti mi hepimiz biteceğiz" diye haykırıyor; deprem, sel ve kuraklık gibi felaketlerin üst üste binmesi paniği körüklüyor.
Acil eylem zamanı
Sakarya Valiliği Kuraklık Merkezi, 17 Mart 2025 kararlarıyla harekete geçti: İçme suyu hatlarında kayıp-kaçak denetimi artırıldı, bahçe sulaması abonelikleri yasaklandı, gölden su çekişi kontrollü hale getirildi. SASKİ'nin 2023'ten beri sürdürdüğü seferberlikte endüstri kesintileri, park sulaması durdurulması ve tarımda denetim uygulanıyor.
Şişeleme fabrikalarına yüzde 30 "can suyu" bırakma zorunluluğu getirildi, DSİ/SASKİ onayı olmadan su kullanımına cezalar kesiliyor. Turistik havuzlara su verilmemesi ve yüksek tüketimli aboneliklerin takibi de tedbirler arasında.
Uzman Prof. Dr. Asude Ateş, daha radikal öneriler sunuyor: Su bütçesinin efektif planlanması, içme suyunun önceliklendirilmesi, sanayi/turizm kullanımının sınırlandırılması ve alternatif kaynaklara (Ballıkaya Barajı, 2 yılda tamamlanabilir) yönelme. Damla sulama teşviki, vahşi sulamaya son verme ve kayıp-kaçak oranını yüzde 10'un altına indirme şart. Prof. Dr. Mustafa Öztürk ekliyor: Aşırı su sever çim ekimini durdurma, mevcut çimleri sarmaşıklarla değiştirme, buharlaşma tespiti ve yaptırımlar. Sosyal medyada da benzer çağrılar var: "Beyinsiz sulama yapmamalıyız, su tasarrufu seferberliği şart."
Doğu Marmara'nın "can damarı" olarak anılan Sapanca, sadece bir su kaynağı değil aynı zamanda ekosistem, ekonomi ve kültürel mirasın simgesi. Ancak, son 65 yılın en kurak dönemini yaşayan bu göl, acil müdahale bekliyor.
Tarihsel karşılaştırma
Sapanca Gölü'nün su seviyesi, bugün 28,54 metre olarak ölçüldü; bu, kaydedilen tarihin en düşük değeri ve kritik eşik olan 29,4 metrenin oldukça altında. Kıyı şeridinde 50 metreye varan çekilmeler yaşandı, iskeleler susuz kaldı, kayıklar karaya oturdu. Gölün derinliği 61 metreden 28,66 metreye kadar geriledi ve son iki yılda 250 milyon metreküp su kaybı kaydedildi. Bu miktar, Sakarya'nın bir yıllık su tüketimine eşdeğer.
Tarihsel perspektiften bakıldığında, 2014 kuraklığında su kotu 29,64 metreye inmişti, yağışlarla 2023 Aralık'ında maksimum 32,20 metreye yaklaşmıştı. Ancak, 2024 başından beri sürekli düşüş yaşandı. Aralık 2024'te 29,97 metre, Nisan 2025'te 30,95 metreye yükseldi fakat yaz aylarında sıfır yağışla Haziran'da 30,57, Temmuz'da 30,12, Ağustos'ta 29,66, Eylül'de 29,30, Ekim'de 29,04 ve Kasım'da 28,56 metreye indi.
Sosyal medyada paylaşılan görüntüler, gölün ortasına yürüyerek ulaşılabilecek kadar sığlaştığını göstererek halkta dehşet uyandırdı. Bu düşüş, son 11 yılın en az yağışlı dönemini işaret ediyor. Kentte 2014'te 948,8 kg/m², 2020'de 659,2 kg/m², 2024'te 585,1 kg/m² ve 2025'te sadece 474,7 kg/m² yağış düştü.
Doğa ve insan eli birlikte
Sapanca Gölü'nün su çekilmesinin arkasında hem doğal hem de antropojenik faktörler yatıyor. En belirgin neden, iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklık. Son 65 yılın en kurak mevsimi, mevsim normallerinin üstünde sıcaklıklar ve artan buharlaşma ile birleşti. Göl, 8 dereden (Karaçay, Kuruçay vb.) beslenmesine rağmen, yetersiz yağış dereleri kuruttu. Uzmanlar, gölün tabandan beslendiğini ve yeraltı suyunun kritik rol oynadığını vurguluyor, kar yağışının azalması bu beslenmeyi aksattı.
İnsan kaynaklı nedenler ise daha vahim. Bilinçsiz ve kaçak su kullanımı, sanayi (TÜPRAŞ gibi tesisler), tarım (vahşi sulama) ve turizm tüketimi gölü baskı altına aldı.
Gölün 185 hm³ su bütçesinden 67,5 hm³'ü Sakarya, 30 hm³'ü Kocaeli tarafından içme suyu olarak kullanılıyor; toplam 100 hm³ içme suyu kaynağı. Şişeleme fabrikaları ve turistik tesislerin kuyu suyu çekimi bile dolaylı etki yaratıyor. Sosyal medyada Zafer Partisi Sakarya İl Başkanı Özdemir Özcan, kıyıdaki kaçak yapıların atık sularının yıllardır göle aktığını ve denetimsizliğin suçlusu olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise, son iki yıldaki kaybın Sakarya'nın yıllık tüketimine eşit olduğunu ve su yoğun sanayileşmenin durdurulması gerektiğini savunuyor.
Geniş kapsamlı tehdit
Su çekilmesi, Sapanca'yı çok boyutlu bir krize sürüklüyor. Öncelikle ekosistem bozuluyor: Kıyı erozyonu artıyor, biyoçeşitlilik tehdit altında, trafik kaynaklı kirlilik (E5 ve TEM otoyolları) su kalitesini düşürüyor. Geri dönüşü zor bir noktaya gelindiği uyarısı yapılıyor, gölün "acil müdahale" gerektiren bir çevre sorunu haline dönüştüğü belirtiliyor.
İçme suyu güvenliği en kritik etki. Sakarya ve Kocaeli'nin büyük kısmını karşılayan göl, kuruduğunda milyonlarca insanı etkiler. Yuvacık Barajı'nın yüzde 4'e inmesiyle Sapanca'dan takviye yapılıyor, bu da baskıyı artırıyor. Ekonomik boyutta, turizm darbe alıyor: İskeleler ve kayıklar kullanılamaz hale gelince, yerel gelirler düşüyor.
Tarım ve sanayi de etkileniyor; vahşi sulama nedeniyle verimsiz kullanım, gıda güvenliğini riske atıyor. Sosyal medyada kullanıcılar, "Gelen tehlikenin farkında değiliz, su bitti mi hepimiz biteceğiz" diye haykırıyor; deprem, sel ve kuraklık gibi felaketlerin üst üste binmesi paniği körüklüyor.
Acil eylem zamanı
Sakarya Valiliği Kuraklık Merkezi, 17 Mart 2025 kararlarıyla harekete geçti: İçme suyu hatlarında kayıp-kaçak denetimi artırıldı, bahçe sulaması abonelikleri yasaklandı, gölden su çekişi kontrollü hale getirildi. SASKİ'nin 2023'ten beri sürdürdüğü seferberlikte endüstri kesintileri, park sulaması durdurulması ve tarımda denetim uygulanıyor.
Şişeleme fabrikalarına yüzde 30 "can suyu" bırakma zorunluluğu getirildi, DSİ/SASKİ onayı olmadan su kullanımına cezalar kesiliyor. Turistik havuzlara su verilmemesi ve yüksek tüketimli aboneliklerin takibi de tedbirler arasında.
Uzman Prof. Dr. Asude Ateş, daha radikal öneriler sunuyor: Su bütçesinin efektif planlanması, içme suyunun önceliklendirilmesi, sanayi/turizm kullanımının sınırlandırılması ve alternatif kaynaklara (Ballıkaya Barajı, 2 yılda tamamlanabilir) yönelme. Damla sulama teşviki, vahşi sulamaya son verme ve kayıp-kaçak oranını yüzde 10'un altına indirme şart. Prof. Dr. Mustafa Öztürk ekliyor: Aşırı su sever çim ekimini durdurma, mevcut çimleri sarmaşıklarla değiştirme, buharlaşma tespiti ve yaptırımlar. Sosyal medyada da benzer çağrılar var: "Beyinsiz sulama yapmamalıyız, su tasarrufu seferberliği şart."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































