Şehit ruhunu kuşanmak

Bugün sayfamızda Çanakkale'deki tarihî toplarla ilgili bir habere yer verdik. Habere göre; Çanakkale Savaşları'nın ardından boğaz güvenliğini sağlamak amacıyla kurulan, fakat hiç kullanılmayan savaş topları gömülü bulundukları yerlerden çıkarılıp sergilenecekmiş.Bana göre böyle bir sergi, zamanlama olarak çok yerindedir.Yetkililer, 'gelecek nesillerin' tarihte olanları öğrenebilmeleri için bu sergiyi düzenlediklerini söylüyorlar. Güzel düşünce? Aslında bu tür sergileri bu cennet vatanın her bir köşesinde açmanın tam zamanı. Devletimizin etkili-yetkili bütün kademelerinde görev yapan 'duyarlı' ne kadar görevli varsa, bu ve benzeri çalışmalar için derhal kolları sıvamalıdır.'Duyarlı' kelimesini tırnak içine aldık maalesef.Maalesef diyorum, çünkü, memlekette bir duyarlılık sorunu var. Daha doğru bir ifadeyle 'duyarsızlık' aldı başını gidiyor.Duyarsızlığın tarihi mutlaka eski günlere dayanıyor ama şu son birkaç yıldır yapılanları sanırım ayrıca değerlendirmek gerekiyor.Nedir son birkaç yıldır yapılanlar?Efendim 'duyarsızlık'la, 'AB sevdası'nı bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde mercek altına alırsak; son birkaç yılda yapılanları daha iyi anlayacağız.AB sevdası demek; başımızda Demokles'in kılıcı gibi duran 'AB kriterleri'ni itirazsız -bakmayın gazetelere yansıyan bazı delikanlılık edebiyatlarına, bazı toplantılarda masaya vurarak konuşmalara- yerine getirmektir. Çünkü bir ideal, bir amaç olarak önümüze koyduğumuz AB'nin patronlarının bitmez tükenmez talepleri vardır. Ve bu talepler olmazsa olmazlardır. Nedir bu talepler?Sayılamayacak kadar çok. Binlerce sayfayı bulmuş, içeriği kamuoyundan gizlenerek imzalanmış anlaşmalarda bir bir yazıyor. Bu nedenle bazı temel tespitler yaparak asıl meramımızı anlatmaya çalışacağız.AB'nin patronlarının bizden istediği en temel şey; biz biz yapan her şeyden; dinimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden hiçbir iz kalmayacak şekilde sıyrılmamızdır. Bu apaçık, inkar edilemeyecek bir gerçektir. Çünkü AB bir inanç ve kültür birliğidir.  Şimdi hedef belli.Hedefin patronu belli.Patronların kriterleri belli.Gelelim bu tarafa. AB'ye girmeyi vazgeçilmez sevda haline getirenlerin tarafına.Bu taraf da işin bilincinde. Hedefe kilitlenmiş, tam gaz gidiyor. Maksada ulaşmak için patronların belirlediği her bir kriterin hayata geçmesi için azami gayret içinde. Yani bizi biz yapan her şeyden sıyrılmak için gece gündüz didiniyorlar.Planlı-programlı olarak gerçekleşen bu didinmeler neticesinde bugün; Yüce dinimiz İslam tartışılır hale getirilmiş, 'yeganelik' ve 'haklık' özellikleri üzerinde şaibe oluşturulmuş ve itikadi-ameli bütün prensipleri 'Ilımlı İslam' sulandırma projesine kurban verilmiştir.Yine bu çerçevede, 'Türk' kelimesinden dahi rahatsız olunacak kadar 'milli' olan her şeye 'dur' denilmiş, tarih bilinci 'popüler roman' seviyesine düşürülmüş, koskoca bir medeniyeti oluşturan kültür kökleri inkar edilmiştir.      Şimdi soruyoruz; Bu millet Kurtuluş Savaşını niçin ve kime karşı vermiştir?Hangi güç ve dinamikler sayesinde yedi düvele meydan okumuştur?Bunun cevabını siz de, biz de, AB sevdalıları da çok iyi biliyor. En iyi de AB'nin patronları biliyor. Bunu bildikleri için de talep listelerini ona göre hazırlıyorlar.Sözün burasında 'duyarlı insanımızı' yine hatırlayalım. Ve bir çağrı yapalım:"Her nerede iseniz, hangi mevkide iseniz, ne olur bütün gücünüzü kullanın! Tarihimizi unutturmayın, ceddimizi unutturmayın, kültürümüzü unutturmayın, dinimizi unutturmayın! Vatan topraklarına, bayrağımıza, askerimize göz dikenlere fırsat vermeyin!"Çanakkale'de boğazın muhafızı toplar gömüldükleri yerden çıkarılıp sergiye konulacakmış. Güzel, konulsun. Dediğimiz gibi bu tür sergiler ülkemin her yerinde açılsın.Ama bir şey unutulmasın;Bir de Çanakkale'de göğsünü siper edip şehadet şerbetini içenler var. Onlar topraktan sökülüp sergilenemezler. Fakat ruhlarını bir elbise giymek mümkündür.Bu süreçte bize bu elbise lazım.