Semağ, kalbi aşkla dolu olan içindir
Semağ; kalpte ne varsa onu harekete getirir. Kalbi aşkla dolu olan için dinlemek mubah ve yerindedir, Kalbinde yasak duygular taşıyan için de haramdır, caiz değildir; bu söz tabiatıyla gaflet ehli içindir
03.07.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri buyurdu ki:
Buhari ve Müslim'de geçen ve Hz. Aişe tarafından rivayet edilen beyanlara göre de semağı dinlemekte ve bazı oyunları seyretmekte mahzur yoktur.
Hz. Aişe diyor ki: "Habeşliler dışarıda oynarken, Peygamber (s.a.v.) ben mahzun olduğum zamanlarda beni bir örtüye sarar, mescitten seyrettirirdi."
Yine Hz. Aişe'den gelen bir rivayete göre, şöyle anlatılır: Bir gün Hz. Ebu Bekir, Hz. Aişe'nin hücresine girer. Yanında iki cariye bulunduğunu ve def çaldıklarını görür. Hz. Ebu Bekir onları dışarı atmak ister. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir köşede başını örtmüş duruyordu, yüzünü açtı ve "Onları bırak, bayramlarıdır" buyurdu.
Bunlara benzer daha birçok hadis-i şerif vardır.
Anlatılan bu vakalar; semağın mubah olduğuna kati birer delildir. Ve fitne korkusu olmadığı takdirde, kadın sesi dinlemek de mubahtır.
Hulâsa olarak arz edelim ki, semağ; kalpte ne varsa onu harekete getirir. Kalbi aşkla dolu olan için dinlemek mubah ve yerindedir, Kalbinde yasak duygular taşıyan için de haramdır, caiz değildir; bu söz tabiatıyla gaflet ehli içindir.
Kalp sahiplerinin işittikleri şey, onları aşk ve şevkle coşturur. Onlar baktıkları her şeyde; Hakk'ın kuvvetini, kudretini görürler. Onlar daima Hak'tan işitir ve O'ndan görürler. Onların dinlediği her şey, ilâhî aşka ve sevgiye dayanır. Hakk'a karşı olan şevklerini arttırır.
Kalplerdeki çakmak taşları, Hakk'a karşı keşif ve lütuf ateşi çıkarır. Bunu tavsif etmek mümkün değildir. Bu hali anlamaktan mahrum olan zümre de inkâr eder. Bu hale tasavvuf ehli vecd tâbirini kullanır.
Bu her ne kadar farz sayılmasa da, Allah sevgisine yaklaştırır ve ona karşı şevk verir. Bunun için en azından verilecek hüküm ise, mubah olmasıdır. Çünkü bu haller Peygamber Efendimizin Allah'a dua edip istediği şeyler arasındadır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, bana sevgini nasip eyle. Seni sevenin sevgisini de ver. Sevgine yaklaştıran şeyi de sevdir."
Şunu da bilesin ki, semağ, güzel seslerle okunan şiir vb. şeyler, iç âlemi harekete getirir. Bu da herkesin muhtaç olduğu bir şeydir. Ama her kimin iç âlemi kuvvet bulur, işi kemâline ererse, ona dıştan bir tahrike lüzum kalmaz.
Semağ meclisinin bazı edebi, erkânı vardır, bilesin. Güzel dinlemek gerekir. Tehevvüre kapılıp; bağırıp, çağırmayı intaç edecek şeyleri yapmak doğru olmaz. Oturmalı güzel edeple dinlemeli. Bilhassa gençlere, büyük zatların yanında bu düşer. Bu gibi meclislere ilk giren kimse, yaşlı da olsa, kâmil zatlarla edepli oturması gerekir.
Bu arada yine gerekir ki, herkes kalbine sahip ola, nefsi için gösterişe kapılmaya. Çeşitli hareket ve vecdini yapmacık hareketle riyaya boğmaya...
Bazı zatlar vecd halinin yapmacığına cevaz verirken şöyle derler: "Böylece belki hakikisini bulur. Ve onu yaparken, belki aniden içinden coşar, harekete gelir." Tıpkı bunun misali çakmak taşının içinde saklı duran ateştir. O, içindeki ateşi dışarı atması için tahrik edilir.
En iyi bilen Allah'tır. Anla, ganimet bil.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Buhari ve Müslim'de geçen ve Hz. Aişe tarafından rivayet edilen beyanlara göre de semağı dinlemekte ve bazı oyunları seyretmekte mahzur yoktur.
Hz. Aişe diyor ki: "Habeşliler dışarıda oynarken, Peygamber (s.a.v.) ben mahzun olduğum zamanlarda beni bir örtüye sarar, mescitten seyrettirirdi."
Yine Hz. Aişe'den gelen bir rivayete göre, şöyle anlatılır: Bir gün Hz. Ebu Bekir, Hz. Aişe'nin hücresine girer. Yanında iki cariye bulunduğunu ve def çaldıklarını görür. Hz. Ebu Bekir onları dışarı atmak ister. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir köşede başını örtmüş duruyordu, yüzünü açtı ve "Onları bırak, bayramlarıdır" buyurdu.
Bunlara benzer daha birçok hadis-i şerif vardır.
Anlatılan bu vakalar; semağın mubah olduğuna kati birer delildir. Ve fitne korkusu olmadığı takdirde, kadın sesi dinlemek de mubahtır.
Hulâsa olarak arz edelim ki, semağ; kalpte ne varsa onu harekete getirir. Kalbi aşkla dolu olan için dinlemek mubah ve yerindedir, Kalbinde yasak duygular taşıyan için de haramdır, caiz değildir; bu söz tabiatıyla gaflet ehli içindir.
Kalp sahiplerinin işittikleri şey, onları aşk ve şevkle coşturur. Onlar baktıkları her şeyde; Hakk'ın kuvvetini, kudretini görürler. Onlar daima Hak'tan işitir ve O'ndan görürler. Onların dinlediği her şey, ilâhî aşka ve sevgiye dayanır. Hakk'a karşı olan şevklerini arttırır.
Kalplerdeki çakmak taşları, Hakk'a karşı keşif ve lütuf ateşi çıkarır. Bunu tavsif etmek mümkün değildir. Bu hali anlamaktan mahrum olan zümre de inkâr eder. Bu hale tasavvuf ehli vecd tâbirini kullanır.
Bu her ne kadar farz sayılmasa da, Allah sevgisine yaklaştırır ve ona karşı şevk verir. Bunun için en azından verilecek hüküm ise, mubah olmasıdır. Çünkü bu haller Peygamber Efendimizin Allah'a dua edip istediği şeyler arasındadır. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle dua ederdi: "Allah'ım, bana sevgini nasip eyle. Seni sevenin sevgisini de ver. Sevgine yaklaştıran şeyi de sevdir."
Şunu da bilesin ki, semağ, güzel seslerle okunan şiir vb. şeyler, iç âlemi harekete getirir. Bu da herkesin muhtaç olduğu bir şeydir. Ama her kimin iç âlemi kuvvet bulur, işi kemâline ererse, ona dıştan bir tahrike lüzum kalmaz.
Semağ meclisinin bazı edebi, erkânı vardır, bilesin. Güzel dinlemek gerekir. Tehevvüre kapılıp; bağırıp, çağırmayı intaç edecek şeyleri yapmak doğru olmaz. Oturmalı güzel edeple dinlemeli. Bilhassa gençlere, büyük zatların yanında bu düşer. Bu gibi meclislere ilk giren kimse, yaşlı da olsa, kâmil zatlarla edepli oturması gerekir.
Bu arada yine gerekir ki, herkes kalbine sahip ola, nefsi için gösterişe kapılmaya. Çeşitli hareket ve vecdini yapmacık hareketle riyaya boğmaya...
Bazı zatlar vecd halinin yapmacığına cevaz verirken şöyle derler: "Böylece belki hakikisini bulur. Ve onu yaparken, belki aniden içinden coşar, harekete gelir." Tıpkı bunun misali çakmak taşının içinde saklı duran ateştir. O, içindeki ateşi dışarı atması için tahrik edilir.
En iyi bilen Allah'tır. Anla, ganimet bil.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.