'Sen yeryüzünü Hüccet'siz bırakmazsın'
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: "Allah'ım, doğrusu Ben çok iyi biliyorum ki ilmin tümü yok olmaz ve kökleri kesilmez. Sen yeryüzünün halkını Hüccet'siz bırakmazsın. Bu Hüccet; ya zâhirdir ve O'na itaat olunur ya da gizli ve saklıdır; O'na itaat olunmaz. Böylece Senin Hüccet'in bâtıl olmaz, velilerin ise hidayet olduktan sonra dalalete düşmezler"
03.02.2018 00:00:00
Hz. Emirü'l-Mü'minîn Ali aleyhisselam'ın Kumeyl bin Ziyad-ı Nehaî'ye buyurduğu meşhur hadis bunlardan biridir.
Kumeyl der ki:
Hz. Emirü'l-Mü'minîn Ali aleyhisselam benim elimden tutarak bir kabristana götürdü. Sonra derin bir nefes çekerek şöyle buyurdu: "Evet, yeryüzü Allah'ın delilleri ile kıyam eden bir Hüccet'ten yoksun olmaz. (Hüccet; yeryüzünde halkı hidayet için Allah tarafından tayin olunan peygamber, vasi ya da imamlara denir). O Hüccet ya zahir ve malumdur ya da gizli ve meçhûldür. Bu Allah'ın delil ve beyyineleri bâtıl olmaması için zorunludur."
Hz. Emirü'l-Mü'minîn "zahir ve malum" sözü ile onun şahıs ve yer olarak malum olduğunu bildirmekte, "gizli ve meçhul" sözü ile de kendisinin gizli, yerinin de meçhul olduğunu bildirmektedir. Yine de en iyisini Allah bilir.
Ebu İshak Sabîî'den rivayetle;
Emirü'l-Mü'minîn Ali aleyhisselam'ın güvenilir ashabından bazılarının şöyle dediklerini duydum:
Emirü'l-Mü'minîn aleyhisselam Kûfe şehrinde okuduğu uzun bir hutbenin bir bölümünde şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Senin yeryüzünde Hüccetlerin olmalıdır. Sırayla gelen bu Hüccetler Senin halkını Senin dinine hidayet ederler ve Senin ilmini onlara öğretirler ve tüm bunlar Senin velilerine uyanlar tefrikaya düşmesinler diyedir. Bu Hüccetler ya zahirdirler ve onlara itaat etmezler veya gizlidirler ve ortaya çıkmazlar. Eğer bâtıl hükümetin zamanında halktan saklanır ve gizlenirlerse de onların ilmi halktan gizli kalmaz, onların öğrettikleri adap, mü'minlerin kalbinde sabittir. Ve onlar bu adabla amel ederler. Bunlar yalancıların korktuğu ve müsriflerin çekindiği şeyle dost olurlar. Vallahi bu ilim öyle bir meyvedir ki sizlere bedava verilmiştir. (Yani Hz. Ali aleyhisselam buyuruyor ki: Ben ilimi size veriyor ve öğretiyorum; karşılığında sizden hiçbir şey istemiyorum).
Eğer O'nu dinleyenler, akıllarıyla sözlerini dinleselerdi O'nu tanırlar, O'na iman eder, O'na uyarlar ve O'nun yolundan giderler böylece felaha ulaşırlardı. Kimdir bunları böyle işiten? İşte bu yüzden ilimler hep gizli kalır. Çünkü bu ilmi taşıyan ve onu tıpkı ehlinden duyduğu gibi başkalarına iletenler bulunmazlar.
Allah'ım, doğrusu Ben çok iyi biliyorum ki ilmin tümü yok olmaz ve kökleri kesilmez. Sen yeryüzünün halkını Hüccet'siz bırakmazsın. Bu Hüccet; ya zâhirdir ve O'na itaat olunur ya da gizli ve saklıdır; O'na itaat olunmaz. Böylece Senin Hüccet'in bâtıl olmaz, velilerin ise hidayet olduktan sonra dalalete düşmezler."
Aynı hutbeyi özet olarak Kuleyni de Usul-i Kâfi'de nakletmiştir.
İshak bin Ammar der ki:
İmam Ebu Abdullah Ca'fer es-Sâdık aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Doğrusu yeryüzü bir âlimsiz (veya İmam'sız) kalmaz. Böylece eğer mü'minler (dine) bir şey eklerlerse onu reddeder, bir şeyleri azaltırlarsa onları tamamlar."
Abdullah bin Süleyman-ı Amiri der ki:
İmam Ebu Abdullah aleyhisselam şöyle buyurdu: "Yeryüzünde Allah'ın her zaman bir hücceti vardır. Helali ve haramı tanıtır, halkı Allah yolunda davet eder." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Kumeyl der ki:
Hz. Emirü'l-Mü'minîn Ali aleyhisselam benim elimden tutarak bir kabristana götürdü. Sonra derin bir nefes çekerek şöyle buyurdu: "Evet, yeryüzü Allah'ın delilleri ile kıyam eden bir Hüccet'ten yoksun olmaz. (Hüccet; yeryüzünde halkı hidayet için Allah tarafından tayin olunan peygamber, vasi ya da imamlara denir). O Hüccet ya zahir ve malumdur ya da gizli ve meçhûldür. Bu Allah'ın delil ve beyyineleri bâtıl olmaması için zorunludur."
Hz. Emirü'l-Mü'minîn "zahir ve malum" sözü ile onun şahıs ve yer olarak malum olduğunu bildirmekte, "gizli ve meçhul" sözü ile de kendisinin gizli, yerinin de meçhul olduğunu bildirmektedir. Yine de en iyisini Allah bilir.
Ebu İshak Sabîî'den rivayetle;
Emirü'l-Mü'minîn Ali aleyhisselam'ın güvenilir ashabından bazılarının şöyle dediklerini duydum:
Emirü'l-Mü'minîn aleyhisselam Kûfe şehrinde okuduğu uzun bir hutbenin bir bölümünde şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Senin yeryüzünde Hüccetlerin olmalıdır. Sırayla gelen bu Hüccetler Senin halkını Senin dinine hidayet ederler ve Senin ilmini onlara öğretirler ve tüm bunlar Senin velilerine uyanlar tefrikaya düşmesinler diyedir. Bu Hüccetler ya zahirdirler ve onlara itaat etmezler veya gizlidirler ve ortaya çıkmazlar. Eğer bâtıl hükümetin zamanında halktan saklanır ve gizlenirlerse de onların ilmi halktan gizli kalmaz, onların öğrettikleri adap, mü'minlerin kalbinde sabittir. Ve onlar bu adabla amel ederler. Bunlar yalancıların korktuğu ve müsriflerin çekindiği şeyle dost olurlar. Vallahi bu ilim öyle bir meyvedir ki sizlere bedava verilmiştir. (Yani Hz. Ali aleyhisselam buyuruyor ki: Ben ilimi size veriyor ve öğretiyorum; karşılığında sizden hiçbir şey istemiyorum).
Eğer O'nu dinleyenler, akıllarıyla sözlerini dinleselerdi O'nu tanırlar, O'na iman eder, O'na uyarlar ve O'nun yolundan giderler böylece felaha ulaşırlardı. Kimdir bunları böyle işiten? İşte bu yüzden ilimler hep gizli kalır. Çünkü bu ilmi taşıyan ve onu tıpkı ehlinden duyduğu gibi başkalarına iletenler bulunmazlar.
Allah'ım, doğrusu Ben çok iyi biliyorum ki ilmin tümü yok olmaz ve kökleri kesilmez. Sen yeryüzünün halkını Hüccet'siz bırakmazsın. Bu Hüccet; ya zâhirdir ve O'na itaat olunur ya da gizli ve saklıdır; O'na itaat olunmaz. Böylece Senin Hüccet'in bâtıl olmaz, velilerin ise hidayet olduktan sonra dalalete düşmezler."
Aynı hutbeyi özet olarak Kuleyni de Usul-i Kâfi'de nakletmiştir.
İshak bin Ammar der ki:
İmam Ebu Abdullah Ca'fer es-Sâdık aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Doğrusu yeryüzü bir âlimsiz (veya İmam'sız) kalmaz. Böylece eğer mü'minler (dine) bir şey eklerlerse onu reddeder, bir şeyleri azaltırlarsa onları tamamlar."
Abdullah bin Süleyman-ı Amiri der ki:
İmam Ebu Abdullah aleyhisselam şöyle buyurdu: "Yeryüzünde Allah'ın her zaman bir hücceti vardır. Helali ve haramı tanıtır, halkı Allah yolunda davet eder." (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.