Soykırım iftiralarının inkarına ceza öngören yasa tasarısı Fransa Senatosu’nda 86’ya karşı 127 oyla kabul edildi.
Başbakan Erdoğan oylama öncesi bir gazetecinin sorduğu “Başbakan Erdoğan Fransa’da Ermeni soykırımı iddiasını reddettiğinde tutuklanacak mı?” şeklindeki soruya “Böyle bir şeyde olası bir Fransa ziyareti olur mu? O da düşünülür” karşılığını vermişti.
Oylama sonrası bu ifadenin biraz daha yumuşadığını görüyoruz. Başbakan MYK toplantısında bu sefer “Sarkozy bir daha seçilirse gitmeyebilirim” dedi.
Yani siyasilerimiz hala durumun farkında değil, Senato’da çıkan kararın Sarkozy’nin şahsi görüşü olduğunu zannediyorlar. Halbuki Fransa’da revaçta olan ve Fransız halkı tarafından değer verilen temel görüş Türk düşmanlığıdır. Bu Sarkozy olur, başkası olur hiç fark etmez hangisi Türklere daha fazla düşmanlık sergilerse o iktidar koltuğuna oturur.
Fransa tarihine bir bakın. 1974-1981 yılları arasında Fransa’nın cumhurbaşkanı olan Valery Giscard D’estaing “Türkiye Avrupalı değildir” diyerek Fransız halkının desteğini almıştı.
Sarkozy’den önce 1995-2007 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan Jacques Chirac ise –ki Başbakan Erdoğan ‘dostum Chirac’ diyordu- Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesi gerektiğini söyleyerek Fransızların oyunu kapmıştı.
Sarkozy’nin Türk düşmanlığından bahsetmeme gerek yok herhalde hepinizin malumu… Fransa’nın halkı ve onların seçtiği idarecileri böyle de diğer Avrupa ülkelerininki farklı mı?
Almanya Başbakanı Merkel de Türk düşmanlığı sayesinde o iktidar koltuğuna oturdu.
Hatta AB ile müzakerelerin başlamasında büyük desteği olan İngiltere’nin o dönemki Dışişleri Bakanı Jack Straw’un, müzakereleri engellemek için gayret gösteren Avusturyalı ve Yunan siyasilere söylediği sözü asla unutmamalıyız:
“Önce ayıyı vuralım sonra derisini yüzeriz.”
İşte Avrupalının dost olanı da Türkiye ve Türk milleti hakkında böyle düşünüyor.
Tekrar soykırım yasasına dönersek, Fransız Senatosu’nda bu kararın çıkmasındaki en büyük etken şüphesiz siyasilerimizin tepkisizliğidir. 2001 yılında da siyasilerimiz ciddi bir tepki göstermedi, maalesef son oylamadan önceki oylamada da…
Dostlar alışverişte görsün misali bir takım yaptırım kararları alındı ama bunlara yaptırım demek mümkün değil, zaten eminim ki Fransızlar bu kararlara oldukça gülmüşlerdir. Senato’dan çıkan son karara rağmen siyasilerimiz hala ciddi bir tepki ortaya koyamadılar.
Başbakan her zaman olduğu gibi kararı Sarkozy’nin şahsına yüklemeye devam ediyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin “Tasarı yok hükmündedir” gibi garip bir yorumda bulunuyor.
Bir önceki oylamada “Fransızlar çok mahcup” diyerek Fransız halkının avukatlığını yapan Fransa Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu ise yine benzer açıklamalara devam etti.
“Bu çok yanlış bir karar. Bunun sorumlusu biz değiliz. Biz elimizden geleni yaptık” diyerek sorumluluğunu taca atmaya çalışan Burcuoğlu, “Türkiye’ye istişareler için çağrılacak mısınız” sorusuna da “Bu da seçeneklerden biri” yanıtını verdi.
Kısaca siyasilerimizin ve yetkililerimizin bu konuda duyarsızlığı maalesef devam ediyor.
Başbakan başkanlığında toplanan AKP MYK toplantısında alınan yaptırım kararlarına bakıyoruz onlar da yine etliye sütlüye dokunur cinsten değil. Fransızları memnun edecek cinsten. En ayağı yere basar karar, Fransız uçaklarına Türk hava sahasının, Fransız savaş gemilerine Türk kara sularının kapatılması kararı ama NATO kapsamında gelen Fransız askeri uçak ve gemilerine bu yaptırım nasıl uygulanacak merak konusu…
Tepkisizlik ve içi boş yaptırımlara aynen devam ediliyor.
Başbakan Erdoğan oylama öncesi bir gazetecinin sorduğu “Başbakan Erdoğan Fransa’da Ermeni soykırımı iddiasını reddettiğinde tutuklanacak mı?” şeklindeki soruya “Böyle bir şeyde olası bir Fransa ziyareti olur mu? O da düşünülür” karşılığını vermişti.
Oylama sonrası bu ifadenin biraz daha yumuşadığını görüyoruz. Başbakan MYK toplantısında bu sefer “Sarkozy bir daha seçilirse gitmeyebilirim” dedi.
Yani siyasilerimiz hala durumun farkında değil, Senato’da çıkan kararın Sarkozy’nin şahsi görüşü olduğunu zannediyorlar. Halbuki Fransa’da revaçta olan ve Fransız halkı tarafından değer verilen temel görüş Türk düşmanlığıdır. Bu Sarkozy olur, başkası olur hiç fark etmez hangisi Türklere daha fazla düşmanlık sergilerse o iktidar koltuğuna oturur.
Fransa tarihine bir bakın. 1974-1981 yılları arasında Fransa’nın cumhurbaşkanı olan Valery Giscard D’estaing “Türkiye Avrupalı değildir” diyerek Fransız halkının desteğini almıştı.
Sarkozy’den önce 1995-2007 yılları arasında cumhurbaşkanlığı yapan Jacques Chirac ise –ki Başbakan Erdoğan ‘dostum Chirac’ diyordu- Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesi gerektiğini söyleyerek Fransızların oyunu kapmıştı.
Sarkozy’nin Türk düşmanlığından bahsetmeme gerek yok herhalde hepinizin malumu… Fransa’nın halkı ve onların seçtiği idarecileri böyle de diğer Avrupa ülkelerininki farklı mı?
Almanya Başbakanı Merkel de Türk düşmanlığı sayesinde o iktidar koltuğuna oturdu.
Hatta AB ile müzakerelerin başlamasında büyük desteği olan İngiltere’nin o dönemki Dışişleri Bakanı Jack Straw’un, müzakereleri engellemek için gayret gösteren Avusturyalı ve Yunan siyasilere söylediği sözü asla unutmamalıyız:
“Önce ayıyı vuralım sonra derisini yüzeriz.”
İşte Avrupalının dost olanı da Türkiye ve Türk milleti hakkında böyle düşünüyor.
Tekrar soykırım yasasına dönersek, Fransız Senatosu’nda bu kararın çıkmasındaki en büyük etken şüphesiz siyasilerimizin tepkisizliğidir. 2001 yılında da siyasilerimiz ciddi bir tepki göstermedi, maalesef son oylamadan önceki oylamada da…
Dostlar alışverişte görsün misali bir takım yaptırım kararları alındı ama bunlara yaptırım demek mümkün değil, zaten eminim ki Fransızlar bu kararlara oldukça gülmüşlerdir. Senato’dan çıkan son karara rağmen siyasilerimiz hala ciddi bir tepki ortaya koyamadılar.
Başbakan her zaman olduğu gibi kararı Sarkozy’nin şahsına yüklemeye devam ediyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin “Tasarı yok hükmündedir” gibi garip bir yorumda bulunuyor.
Bir önceki oylamada “Fransızlar çok mahcup” diyerek Fransız halkının avukatlığını yapan Fransa Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu ise yine benzer açıklamalara devam etti.
“Bu çok yanlış bir karar. Bunun sorumlusu biz değiliz. Biz elimizden geleni yaptık” diyerek sorumluluğunu taca atmaya çalışan Burcuoğlu, “Türkiye’ye istişareler için çağrılacak mısınız” sorusuna da “Bu da seçeneklerden biri” yanıtını verdi.
Kısaca siyasilerimizin ve yetkililerimizin bu konuda duyarsızlığı maalesef devam ediyor.
Başbakan başkanlığında toplanan AKP MYK toplantısında alınan yaptırım kararlarına bakıyoruz onlar da yine etliye sütlüye dokunur cinsten değil. Fransızları memnun edecek cinsten. En ayağı yere basar karar, Fransız uçaklarına Türk hava sahasının, Fransız savaş gemilerine Türk kara sularının kapatılması kararı ama NATO kapsamında gelen Fransız askeri uçak ve gemilerine bu yaptırım nasıl uygulanacak merak konusu…
Tepkisizlik ve içi boş yaptırımlara aynen devam ediliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025