(dünden devam…)
"Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, kitaba vâris olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: 'Biz zaten bağışlanacağız!' Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylememelerine ilişkin kitap mîsakı alınmamış mıydı? O kitabın içindekileri okuyup incelemediler mi? Âhiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı işletmeyecek misiniz?" (A'raf, 169; Yaşar Nuri Öztürk).
"Derken, onların ardından, Kutsal Kitabın sorumluluğunu devralan bozuk bir nesil geldi. Onlar, Allah'ın ayetlerini gizleme veya bozup değiştirme karşılığında, şu değersiz dünyanın gelip geçici menfaatlerini alıyorlardı. Bütün bunları yaparken de, 'Nasıl olsa tevbe eder ve eninde sonunda bağışlanırız' diyorlardı. Sonra güya tevbe ediyorlar fakat karşılarına benzer bir menfaat çıkınca, tevbelerini unutarak onu da alıyorlardı. Peki onlardan, 'Allah hakkında, yalnızca gerçeği, doğruyu söyleyeceksiniz' diye Kutsal Kitapta söz alınmamış mıydı? Üstelik onlar, kitaptaki bu hükümleri defalarca okumamışlar mıydı? O hâlde, sizi yeniden Kitaba dâvet ediyorum! Unutmayın ki, dürüst ve erdemlice bir hayat yaşayarak kötülüğün her çeşidinden sakınanlar için âhiret yurdu, bu dünyanın gelip geçici nimetlerinden daha hayırlıdır, hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?" (Mahmut Kısa)
"Onlardan sonra gelen birileri onların yerini aldı. Sonradan gelenler, önceden gelen kitaba mirasçı oldukları halde, daha basit olan bir hayatı tercih ettiler ve 'Biz nasıl olsa bağışlanacağız' dediler. Onların arzuladıkları şeyler veya ona benzer başka şeyler karşılarına çıkarsa, hemen onlara sarılırlar. Hâlbuki onlardan yazılı olarak, Allah adına gerçek doğrulardan ve kitaptan öğrendiklerinden başka bir şey söylemeyeceklerine dair, sağlam bir ahit alınmamış mıydı? Sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmıyor musunuz?" (İlyas Yorulmaz).
Bu ayet; "kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle" makamında anlamamız gereken ayetlerden biridir.
Geçici dünya hayatı için, basit menfaatler için ayetlerin tahrif edilmesinden söz açılınca elbette aynı surenin, yani A'raf suresinin 175 ve 176. ayetlerini de kemali dikkatle okumak gerekmektedir:
"Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı, şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı. Eğer dileseydik, onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık, lâkin o, dünyaya saplandı ve hevasının esiri oldu. Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âyetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki düşünüp kendilerine çekidüzen verirler." (A'raf: 175-176).
Hırs ve ihtirasın insanı ne hale soktuğunu, nasıl da perişan ettiğini, kimliğini ve şahsiyetini nasıl da kendi eliyle paspas ettirdiğini bu ayetlerden anladığımıza göre, böylesi insanların milletlere ve devletlere yön veren alimler olmaları halinde, böylesi insanların yöneticiler olması halinde o milletleri ve devletleri ne hale sokacağını da anlamış bulunuyoruz.
Sadece hırs alan ve hırs satan ve sermayeleri ihtirastan ibaret olan hem bilginlerden hem de yöneticilerden tüm insanlığı ve hassaten İslam coğrafyasını Allah muhafaza eylesin.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024