Sessiz Bir Esaret: Sosyal Medya Bağımlılığı
sosyal medya ne tamamen şeytanlaştırılmalı ne de sınırsızca kucaklanmalı. Önemli olan, onun araç olduğunu, amaç olmadığını unutmamak. Ekranların ışığında kaybolmadan, kendi iç ışığımızı koruyabilmek... Asıl mesele, bağlantıda kalırken kendimize yabancılaşmamakta.
08.06.2025 13:38:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Gözlerimizi sabahın ilk ışığında açar açmaz elimizin telefona gitmesi… Gün içinde defalarca bildirim kontrolü… Boşluk hissedince açılan uygulamalar, birer alışkanlıktan öte, modern çağın görünmez zincirlerine dönüşüyor. Adı konulmamış bir bağımlılık bu: sosyal medya bağımlılığı.
Görünmeyen Kafes
Sosyal medya, ilk başta iletişimi kolaylaştırmak, insanları bir araya getirmek amacıyla doğdu. Ancak zamanla, biz ona hükmetmek yerine, o bize hükmetmeye başladı. “Kim ne yapmış, kim nereye gitmiş, kaç beğeni almış?” soruları, günümüz insanının zihnini meşgul eden yeni türden takıntılar hâline geldi. Görünürde eğleniyoruz ama aslında sürekli karşılaştırıyor, yarışıyor ve yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışıyoruz.
Dopamin Tutsaklığı
Beğeniler, yorumlar, paylaşımlar… Beynimiz bu dijital ödüllere tıpkı bir kumarbaz gibi tepki veriyor. Her yeni bildirim küçük bir dopamin patlaması yaratıyor ve bu da sosyal medyayı kısa vadeli hazların merkezi hâline getiriyor. Ancak bu haz geçici, tatmin yüzeysel. Uzun vadede ise yalnızlık, odaklanma problemi, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi sorunlar kendini göstermeye başlıyor.
Gerçek Mi, Kurgu Mu?
Sosyal medya, hayatın sadece en parlak anlarını sergileyen bir sahne. Filtrelerle, pozlarla, kurgularla yaratılan bu dijital hayatlar, gerçekliğin yerini almaya başlıyor. Herkesin “mükemmel” göründüğü bir dünyada, bireyin kendi hayatını değersiz hissetmesi kaçınılmaz oluyor. Oysa kimse başarısızlıklarını, yalnız gecelerini ya da kırgınlıklarını filtreleyip paylaşmıyor.
Farkındalıkla Başlayan Dönüşüm
Sosyal medya bağımlılığıyla başa çıkmanın ilk adımı farkına varmak. Günde kaç saatimizi ekran başında geçiriyoruz? Gerçekten iletişim kuruyor muyuz, yoksa sadece “tüketiyor” muyuz? Telefonu elimize her alışımızda sormamız gereken soru bu: Bu eylem bana ne katıyor?
Küçük dijital detokslar, bildirimleri kapatmak, telefon kullanımını sınırlandırmak ve gerçek dünya ile daha çok temas etmek; bağımlılıktan çıkış yolunda atılabilecek adımlardan bazıları. Kitap okumak, yürüyüş yapmak, yüz yüze sohbetler… Bunlar, ekranın ötesindeki yaşamı yeniden hatırlatır.
Görünmeyen Kafes
Sosyal medya, ilk başta iletişimi kolaylaştırmak, insanları bir araya getirmek amacıyla doğdu. Ancak zamanla, biz ona hükmetmek yerine, o bize hükmetmeye başladı. “Kim ne yapmış, kim nereye gitmiş, kaç beğeni almış?” soruları, günümüz insanının zihnini meşgul eden yeni türden takıntılar hâline geldi. Görünürde eğleniyoruz ama aslında sürekli karşılaştırıyor, yarışıyor ve yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışıyoruz.
Dopamin Tutsaklığı
Beğeniler, yorumlar, paylaşımlar… Beynimiz bu dijital ödüllere tıpkı bir kumarbaz gibi tepki veriyor. Her yeni bildirim küçük bir dopamin patlaması yaratıyor ve bu da sosyal medyayı kısa vadeli hazların merkezi hâline getiriyor. Ancak bu haz geçici, tatmin yüzeysel. Uzun vadede ise yalnızlık, odaklanma problemi, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi sorunlar kendini göstermeye başlıyor.
Gerçek Mi, Kurgu Mu?
Sosyal medya, hayatın sadece en parlak anlarını sergileyen bir sahne. Filtrelerle, pozlarla, kurgularla yaratılan bu dijital hayatlar, gerçekliğin yerini almaya başlıyor. Herkesin “mükemmel” göründüğü bir dünyada, bireyin kendi hayatını değersiz hissetmesi kaçınılmaz oluyor. Oysa kimse başarısızlıklarını, yalnız gecelerini ya da kırgınlıklarını filtreleyip paylaşmıyor.
Farkındalıkla Başlayan Dönüşüm
Sosyal medya bağımlılığıyla başa çıkmanın ilk adımı farkına varmak. Günde kaç saatimizi ekran başında geçiriyoruz? Gerçekten iletişim kuruyor muyuz, yoksa sadece “tüketiyor” muyuz? Telefonu elimize her alışımızda sormamız gereken soru bu: Bu eylem bana ne katıyor?
Küçük dijital detokslar, bildirimleri kapatmak, telefon kullanımını sınırlandırmak ve gerçek dünya ile daha çok temas etmek; bağımlılıktan çıkış yolunda atılabilecek adımlardan bazıları. Kitap okumak, yürüyüş yapmak, yüz yüze sohbetler… Bunlar, ekranın ötesindeki yaşamı yeniden hatırlatır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.