Gıda yetkilileri, GDO’lu ürünler, kısır tohumlar ve Nişasta Bazlı Şekerlerle (NBŞ) Türkiye’ye yönelik tam bir soykırım uygulandığını dillendiriyorlar.
Dilerseniz internet ortamından bu konuda diğer bazı bilgilere de ulaşalım, sevgili okurlar: “Mısır şekeri, genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) mısırdan üretilen bir şeker cinsi… Batı ülkelerinde kullanımı yasak olduğu için, Türkiye’ye çok ucuza ithal ediliyor. Bunun tek nedeni ise nişasta bazlı şekerin, pancardan elde edilen şekere oranla ton başına 250-300 dolar daha ucuz olmasıdır.
Şeker pancarında dünyanın 4’üncü büyük üreticisi olan Türkiye, yeterli oranda mısır üretiliyor olmasına rağmen dışarıdan ithal ettiği mısırla NBŞ üretiyor. Türkiye’de gıda maddelerinde kullanım oranı ise bazı verilere göre yüzde 30, ancak yüzde 50 ila 80’lere vardığı iddia ediliyor.
Piyasadaki hemen hemen bütün tatlılar, ucuz olan GDO’lu mısır şekerinden yapılıyor. Türkiye’de yılda 407 bin ton tatlandırıcı kullanılıyor. Bunlarda üretilenlerin başında kola, meşrubat, reçel ve helva gibi tatlılar geliyor.
Ketçap, toz kahve kreması, bisküvi, meşrubat, şekerleme, hazır meyve suyu, çikolata, gofret, hazır puding, kek, hazır çorba gibi pek çok gıdanın üretiminde kullanılıyor. NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda.
Türkiye’de mahkemeler, şirketlere ‘kotayı düşür’ dese de Bakanlar Kurulu yetkisini, kotayı artırma yönünde kullanıyor. NBŞ artık kotalı, kotasız ve merdiven altı olarak tüm gıda maddelerinde kullanılıyor. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye, yüzde 10 olan NBŞ üretim kotasını yüzde 15’e çıkarmış bulunmakta. Türkiye’de NBŞ üreten 5 büyük tesis var.
Türkiye’nin her şeyden evvel şeker üretimi açısından kendine yetebilen bir ülke olduğunu, sağlığa zararlı mısır şurubuna hiç ama hiç ihtiyacı olmadığını belirtelim sevgili okurlar.
Şu an şeker fabrikalarımızın kapasitesi 2.5 milyon ton civarında, şeker tüketimimiz ise 1.8 ila 2 milyon ton düzeylerindedir. Şeker fabrikalarımız tam kapasite çalışabilse yaklaşık 600 bin ton şeker fazlası oluşacaktır.
Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker (NBŞ), Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen NBŞ’de yüksek oranda früktoz (meyve şekeri) var. Früktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda.
Unutulmamalıdır ki, NBŞ’lere tanınan her kota milletin sessizce zehirlenmesine, Türk köylüsünün daha da fakirleşmesine ve 5 global firmanın kazanmasına olanak sağlayacaktır ve sağlıyor da…
Dilerseniz internet ortamından bu konuda diğer bazı bilgilere de ulaşalım, sevgili okurlar: “Mısır şekeri, genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) mısırdan üretilen bir şeker cinsi… Batı ülkelerinde kullanımı yasak olduğu için, Türkiye’ye çok ucuza ithal ediliyor. Bunun tek nedeni ise nişasta bazlı şekerin, pancardan elde edilen şekere oranla ton başına 250-300 dolar daha ucuz olmasıdır.
Şeker pancarında dünyanın 4’üncü büyük üreticisi olan Türkiye, yeterli oranda mısır üretiliyor olmasına rağmen dışarıdan ithal ettiği mısırla NBŞ üretiyor. Türkiye’de gıda maddelerinde kullanım oranı ise bazı verilere göre yüzde 30, ancak yüzde 50 ila 80’lere vardığı iddia ediliyor.
Piyasadaki hemen hemen bütün tatlılar, ucuz olan GDO’lu mısır şekerinden yapılıyor. Türkiye’de yılda 407 bin ton tatlandırıcı kullanılıyor. Bunlarda üretilenlerin başında kola, meşrubat, reçel ve helva gibi tatlılar geliyor.
Ketçap, toz kahve kreması, bisküvi, meşrubat, şekerleme, hazır meyve suyu, çikolata, gofret, hazır puding, kek, hazır çorba gibi pek çok gıdanın üretiminde kullanılıyor. NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda.
Türkiye’de mahkemeler, şirketlere ‘kotayı düşür’ dese de Bakanlar Kurulu yetkisini, kotayı artırma yönünde kullanıyor. NBŞ artık kotalı, kotasız ve merdiven altı olarak tüm gıda maddelerinde kullanılıyor. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye, yüzde 10 olan NBŞ üretim kotasını yüzde 15’e çıkarmış bulunmakta. Türkiye’de NBŞ üreten 5 büyük tesis var.
Türkiye’nin her şeyden evvel şeker üretimi açısından kendine yetebilen bir ülke olduğunu, sağlığa zararlı mısır şurubuna hiç ama hiç ihtiyacı olmadığını belirtelim sevgili okurlar.
Şu an şeker fabrikalarımızın kapasitesi 2.5 milyon ton civarında, şeker tüketimimiz ise 1.8 ila 2 milyon ton düzeylerindedir. Şeker fabrikalarımız tam kapasite çalışabilse yaklaşık 600 bin ton şeker fazlası oluşacaktır.
Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker (NBŞ), Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen NBŞ’de yüksek oranda früktoz (meyve şekeri) var. Früktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda.
Unutulmamalıdır ki, NBŞ’lere tanınan her kota milletin sessizce zehirlenmesine, Türk köylüsünün daha da fakirleşmesine ve 5 global firmanın kazanmasına olanak sağlayacaktır ve sağlıyor da…
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023