Şey kelimesi esasen iktisadi litaratürde mal anlamına gelsede günlük kullanımda her manaya gelebilen hatta bir cümlede özne, yüklem, tümleç olarak bile kullanılabilen müthiş bir kelimedir. Kelimenin günlük hayatımaza nasıl girdiği bir muamma olsada yapılan araştırmalarda ilk kez 1700'lü yılların başında Hikayezade Efendinin kullandığı tahmin edilmektedir. Artık ne kadar doğrudur bu bilgi bilinmez ama bu kelimenin bulunması büyük bir hizmettir!En zor anlarımızda, en zor ortamlarda adeta bir cansimidi gibi kurtarıcı bir kelimedir. Özellikle o anda söylemekten çekindiğimiz ne varsa, aklımıza gelmeyen ne varsa onu çok rahat şey diyerek geçiştirebiliriz. Zaman zaman şey aynı cümlede birkaçkez kullanılabilir hatta sadece şeyden oluşan cümleler bile kurabiliriz. "Şeyi şeye şeyetmesi için şeyettim" Gördüğünüz gibi isim, sıfat, özne ve yüklem. Hikayezade Efendi esasen hiçbir eğitim almamış uzun yıllar bir bakliyat toptancısının yanında pirinç taşı ayıklama uzmanı olarak çalışmıştır. Bakliyat sektörüne yıllarını veren bu mümtaz şahsiyeti biraz tanımanızı istedim.Oludukça başarısız geçen bir ömür ve tesadüfler neticesinde gelen bir mevkii sahibidir şahsiyetimiz. Yıllar onu hiç bir şekilde yıldırmamış aksine içindeki hırsı kamçılamıştır. Bu yönü ile o bir hırs adamıdır. Denediği bir çok iş girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış ama bu durum onu yıldırmamıştır. Denilirki finansal danışmanlık sektörünüde ilk kuran odur. Gel zaman git zaman kendince oluşturduğu çevre sayesinde küçük bir kasabaya yönetici olarak atanması girişimci kişiliğinin bir ürünüdür. Atandığı kasabada bu cahil ama cesur varlık kendini birden önemli olayların merkezinde bulmuştur. Bir gün kasabada yaşanan ciddi bir sorunu çözmesi için ahali kendisine başvurmuş ve o bütün varlığı ile konuyu çözmeye çalışmıştır. Olay kasaba ahalisinin yazın sıcak aylarında kayak yapma ihtiyacının karşılanmasıdır. Bu na mümkün olay en azından o dönemin şartlarında Hikayezade'nin büyük buluşu ile nerdeyse çözülme noktasına gelmiştir. Hikayezade yüksek dağlardan toplattığı karları kasabaya getirtmiş zeminde kayak yapılacak bir platform oluşturmaya çalışmıştır. Ancak yüksek sıcaklık nedeni ile karlar çok çabuk eridiğinden bir türlü istenilen ortam sağlanamamıştır. Fakat dağlardan o kadar kar getirilmiştir ki bir damla bile kar bırakılmamıştır. Tabi yazın sıcağında eriyerek sulamaya büyük katkısı olan karların kayak ihtiyacı nedeni ile yok edilmesi tarımı ve hayvancılığı vurmuş ve o sene kasabada bütün köylü zarar etmiştir. Öfkelenen halk soluğu bizimkinin kapısında almış ve ondan bir açıklama yapması istenmiştir. Uzun dakilar boyunca düşünen Hikayezade en sonunda bir cümle kurmuştur "Şeyi şey etmek için şey ettğimiz şeyler eğer şey olmasaydı şey olacaktı malesef şey olmadığı için şey olamadı. Ama merak etmeyin şey olsun şeyi şey ederiz" Bu konuşmanın ardından muhallebi kıvamına gelen ahali anlam veremediği bu cümlenin ne anlatmak istediğini anlamak için alim bir zata gitmişler. Konuyu iyice anlattıkları alim günlerce düşündükten sonra halka bir cevap vermek zarureti içinde olduğundan bir toplantı yapmaya karar vermiş. Kasabalı büyük bir heyecanla açıklama için alimin evine bir heyet göndermiş. Alim heyete "bakın ey vatandaşlar konu oldukça açık ve nettir. Burada lafı çok uzatmaya gerek yoktur şeyi şey ederseniz şey olur! bu nedenle şeyi şey ederek şey olmasını isterseniz şey etmelisiniz. Diyeceklerim bundan ibarettir"İşte o gün bu gündür şey kelimesi her şey için kullanılır hale gelmiştir. Sağolasın Hikayezade Efendi.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012