Dışişleri Bakanlığından, Başbakanlığa paralel (mi), direk (mi) (bilemiyorum) geçiş yapan Sayın Davutoğlu'nun siyaset arenasında en çok kullandığı cümlelerden biri de, "biz kimsenin içişlerine karışmayız. Kimseyi de içişlerimize karıştırtmayız" şeklindedir. Bu cümlenin açılımı, 100. Baskısını yaptırdığı, ismiyle meşhur "Stratejik Derinlik" kitabında var. Özeti ise iki kelime "sıfır sorun". Peki, ya gerçeklik oranı? İşte o da "sıfır". Hemen sağlamasını yapalım?Tersten başlayalım? Milletimize soruyorum; ABD'nin, ülkemize dost olduğuna inanan var mı? Ha! Erdoğan'la, AKP ile bir dostlukları olabilir. Bu dostluğun çerçevesi de ortada; "Bizimle hareket edersen dostumuzsun yoksa deliğe süpürülürsün." Daha geçenlerde hükümetin, IŞİD'den petrol aldığını açıklamadılar mı? Başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin duruşu ortada; "Biz sadece stratejik ortağız, dost değiliz." 48'de İsrail'i ilk tanıyan ülke olarak İsrail tarafından asla dost görülmedik. İlginçtir! En büyük yakınlaşmayı ise AKP dönemlerinde yaşadık. Ticaret, şunun bunun yanında Erdoğan'ın, Pakistan'a "İsrail'i tanıyın" tavsiyelerini, Pakistan'ın ülkesinden kaçan devlet başkanı itiraf etti. Sınırlarımıza gelelim? Enerjide bağımlı olduğumuz, çok büyük bir ticaret pazarına sahip, üstelik bu pazarı ülkemize açan Rusya'yı, sırf emperyalistleri memnun etmek için karşımıza aldık. Azerbaycan ve diğer Türk cumhuriyetleriyle bir türlü yakınlık kuramadık. Hatta batı ve ABD'yi memnun etmek için tarihe "soykırım" olarak geçen, Ermenilerin yaptığı Karabağ (Hacaali) katliamını, AKP hükümeti, Meclis'e gelmesine rağmen "katliamdır" demedi, dedirtmedi. Bunun yanında her fırsatta devletimize, milletimize saldıran, hakaretlerde bulunan, açıkça coğrafyamızı hedef gösteren Ermenistan'a hak ettiği cevabı bırak, iltifatlar hatta özürler dilendi. İran hiçbir dönem ülkemiz için bir tehdit olmadı. Ama ne hikmetse yine Haçlı adına İran'la bir türlü yakınlaşamadık. AKP döneminde ise Ankara, İran'a, Yavuz Selim gözlüğü takarak bakmaya başladı. Ekonomisi batmış, halkı sokaklara dökülmüş Yunanistan, konu Türkiye olunca hep bir ağızdan tehditler sıralıyorlar. Yunanistan bu kininden hiç vazgeçmedi. İntikam yeminlerini kuşaktan kuşağa aşıladı. Geçmişte bu kine karşı bir duruşumuz vardı. Kendi çöplüklerinde ötüyorlardı. Şimdi adalarımıza tek tek bayrak dikiyorlar. Bizden ses çıkmıyor.Kıbrıs! Anlaşmalar ortada. Garantörlük şartları belli ve AKP hükümeti, K.K.T.C'ye Rumlarla birleşin, referandumda "evet" deyin, sizi gidi beslemeler sizi vs. baskısı yapıyor. Libya ile hem dini, hem de tarihi bir yakınlığımız vardı. Bugün, dost denilen ülkelerin bizi sattıkları, petrol, yiyecek ambargosu uyguladıkları Kıbrıs günlerinde her türlü desteği bedava veren bir ülkeydi Libya. Devletimizin ve iş adamlarımızın Libya'daki yatırımları 25 milyar doları buluyordu. Ve bir anda Haçlının üssü olduk. Libya'yı, Libyalılara teslim etmek için Libya'ya gittik. O Libyalılara (!) teslim de ettik. Şimdi o Libyalılar, borç para istiyoruz, sizin ekonominiz kırılgan, diye para vermiyor. Daha geçen gün "içişlerimize karışmayın" diye nota verdiler.Yılların politik malzemesi Filistin'e ise bir başka ABD hayranı Sisi sahip çıkmış durumda. Artık İsrail Filistin politikaları, Mısır arabuluculuğu ile gerçekleşiyor. Dün hiçbir sorunumuz olmayan, okyanuslara açılan en yakın kapı olan Süveyş kanalının sahibi Mısır, elçisini çağırdı, elçimizi gönderdi. Notasını da verdi. Şimdi de artık Süveyş Kanalı size kapalı, postasını koydu. Irak ve Suriye ilişkilerimiz ise aynı paralelde. Dün Özal, "Saddam ya gidecek, ya gidecek? Bir koyup üç alacağız?" diyordu. Bugün ise Erdoğan ve Davutoğlu hükümetleri, "Esad ya gidecek ya gidecek? Ortadoğu'ya huzur gelecek?" diyor. İşte bu mantık, ülkemize yüzlerce milyar dolar zarar verdiği gibi bunun ötesinde doğu ve güney sınırlarımız sadece harita üzerinde kaldı. Dün "Saddam gidecek" mantığıyla güçlenen PKK terör örgütünün yanına bugün, "Esad gidecek" mantığıyla IŞİD geldi, PYD, Nusra vb. gibi onlarca terör örgütü geldi. Artık sınır yok ve bu terör örgütleri, ağalarının hedefleri doğrultusunda namlularını ülkemize çevirmiş durumda?Onun içindir ki, dünya tarihinde "sıfır sorun" mantığını "sıfır dosta" eşitleyen tek zihniyet, AKP'dir. Zaten bu kibrin, gururun kaynağı da böyle bir formülü hayata geçirmelerindendir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Tahsin Aydın / diğer yazıları
- Devlet ve Hüseyin Baş / 26.09.2022
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019
- Tarihi dizilerden öğrenmek / 07.12.2020
- Baba acısı nasıl tarif edilebilir ki! / 20.04.2020
- Terhis edilen ordu / 28.05.2019
- 31 Mart Vakası / 27.05.2019
- ‘Bozkurtların Ölümü’ / 21.05.2019
- Devlet nasıl yıkılır? / 16.05.2019
- İstibdat / 14.05.2019
- O, tarihi çok iyi analiz ederdi / 08.05.2019
- Atatürk diyor ki / 07.05.2019