Doğan Cüceloğlu, "İnsanın iki sıkıntısı vardır, biri geçim sıkıntısı biri de can sıkıntısı" demiş. Monoton biçimde süren, ufak bir sürprize dahi fırsat vermeyen, hep aynı renk tonunda süren hayat, sıkılganlığı körüklüyor.
Her sabah aynı saatte uyanıp aynı yöne ve aynı yolda gitmek gına getiriyor.
Severek, isteyerek, büyük bir heyecan ve hevesle başladığımız işlerden bir anda sıkılıyoruz. İşimizden, aşımızdan ve yaşımızdan başlayan sıkılganlık bizi sürekli değişim, heyecan ve yeniliğin kucağına itiyor.
Teknoloji sayesinde karşı karşıya olduğumuz fazla uyarılmışlık hali de bunu körüklüyor. Seçeneklerin fazlalığı, doyumsuzluk duygumuzun gelişmesine neden oluyor. Sıkıldıkça yeni şeylere yöneliyor, her yeniyi zamanla eskitip sıkıntıyı başa sarıyoruz. Çünkü sıkılma kültüründe yeni olan şey, çabuk eskiyen şey oluyor.
Maymun iştahlı denilen tipler daldan dala atlayan ama hiçbir daldan meyve yiyememiş insanlar. Son derece değişken bir ruh haline sahiptirler. "Offf!" en çok kullandıkları kelimedir. Ne istediklerini kendileri dahi bilmezler çoğu zaman. Bazen sıkılmaktan bile sıkılırlar. Emek verip bekleme, tahammül etme ve sabretme yeteneğini tüketmiştir onlar.
Elimize aldığımız bir kitabın daha ilk sayfalarında iken bir anda son sayfalarında gezinmeye başlıyoruz. İzlemeye başladığı bir filmin bir yerinde kopup başka dünyalara gidiyoruz. Muhabbet etmek için yollar gidiyor, sohbete başlayınca da herkes sussun istiyoruz. Büyük bir heyecanla çıktığımız yolculukların ilk kilometrelerinde başlıyor sıkılmalar. Her şeye hemen ulaşma isteği sabırsızlıkla birleşince daha da artıyor bu sızı.
Sıkılma eşiğimizde bir sıkıntı var. Sıkılma kültürümüzde daha büyük bir sıkıntı var. Sıkılma hali, onun rüzgarına kapılan insanlar için bir uyarı sinyalidir. İnsan olmanın ve hayatın özünün gereklerinden uzaklaşıldığını haber verir. Çünkü sıkılma hali, sürekli bir devinim ve heyecan isteği ile doymuyor. Beraberinde sigara, alkol ve diğer bağımlılık yapan alışkanlıkları da getiriyor.
Yapılan araştırmalar bu maddeleri kullanmada "sıkılıyorum" diyenlerin sayısının hayli fazla olduğunu göstermiştir. Ayrıca kronikleşen durumlarda, depresyon ve intihara kadar sürükleyen sonuçları da tespit edilmiştir. Bütün hayatını zevk, haz ve eğlenme üzerine koyan insan, zevki hazzı kesildiği veya azaldığı an sıkılmaya, daralmaya başlıyor. Haz hormonu olan dopamine öyle bağlanmışız ki, dopaminimiz azaldığı ya da salgılanmadığı an sıkılmaya başlıyoruz. Dopamin salgılatmayan şeyler, ne kadar önemli ve gerekli de olsa bizi sıkıyor. Eğlendirme üzerine bir yaşam vermeye çalıştığımız için, çocuklarımız bile aynı durumda maalesef.
İnsanın sebebini açıklayamadığı belki de sebepsiz zannettiği bu ruh daralmaları aslında hiç de sebepsiz değil. Can sıkıntılarının en önemli sebebi bir hakikat arayan ruhun hakikat arayışının göz ardı edilmesidir.
İnsanoğlu sadece gözüyle gördüğü şeylerle yani maddeyle çok meşgul olduğundandır ki, ruhundaki bu arayışın farkına varamıyor ve sürekli zevk veren şeylerin peşinden koşmaya çalışıyor. Ama bunun sonu can sıkıntısı ve tükenmişlik sendromu. Zevk verenin yanında asıl olarak huzur veren şeyleri tespit edip onların peşinde koşmak ümidiyle.
- Sahur şifadır / 12.04.2023
- Teravih şifadır / 07.04.2023
- Oruç şifadır / 31.03.2023
- Ramazan şifadır / 29.03.2023
- Selamlaşmak şifadır / 20.01.2023
- Mutluluk şifadır / 13.12.2022
- Okumak şifadır / 29.11.2022
- Hasta ziyareti şifadır / 15.11.2022
- Dua şifadır -2- / 22.10.2022