İçi dolmamış herkese göre anlamı olan bir kelime. Niyetlere göre tanımlanıyor. Aslında her insanı ilgilendiren ve bağlayan kelime? İnsanın kendi varlığında denge, ailede, devlette?
Devletlerarası dengedir, siyaset.
Siyaset insanların gönül dünyasına göre tecelli eder. Hz. Peygamber efendimiz Hak'la beraber olduğu için krallara yazdığı mektupla, yıkılmaz sanılan krallara korku salmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın 1998 yılında Fetullah Gülen'e yazdığı mektupta; vatanımıza, milletimize, dinimize gelecek zararı, nezaket kurallarının en güzelini mektuba dökerek ayıktırmaya çalışmıştır. Hak ile olanlarda asla ihtiras yoktur. Batılda olup ihtiraslarını put haline getiren idareciler ise taht ve krallıklarını korumak için masum insanları şehit etmişlerdir. Osmanlı'da kundaktaki çocuklar, kardeşler, amcalar, babalar ve de nice insanlar suç işlemeden katledilmişlerdir.
Yakın zamanda FETO, halife veya mehdi olmak için haçlı ile ittifak edip yüce dinimizi küçülterek ayaklar altına alacak şekilde Vatikan'a mektup yazmıştır.
Burada şunu demek isteriz ki; biri hak adına yapılan siyaset diğeri ise nefsi putlaştırarak uğruna yapılan siyaset. İnsanları idare etmede uygulamalara bir gerekçe bulunabilir. Bu gerekçelerin inancımızla ve kültürümüzle örtüşmesi gerekir. Bir atasözü var: "Gavurdan dost domuzdan post olmaz." Yine bir ayette "siz onların dinine girmediğiniz müddetçe onlar sizi sevmezler" buyrulur.
Yüzyıllardır bu milleti idare eden zevat bu iki kurala göre siyasetini belirlemiş olsaydı bugün ne ülkemizde ne de İslam ülkelerinde tek kişinin burnu bile kanamayacaktı. Halbuki bugün, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşını verdiğimiz haçlılarla ittifak ederek milyonlarca Müslüman'ın katline, göç etmesine ve Müslüman kadınların kirletilmesine sebep olundu. Bu durum ihtiraslar üzerine yapılan siyasetin sonuçlarıdır.
Demokrasilerde siyasetçiler seçimle gelir. Peki, hekim, avukat, mimar, öğretmen, sanayici, ses sanatçısı ve bütün meslek guruplarındaki insanları millet mi seçiyor? Hayır. Bir mimarı düşünün yaratılışının gereği bir yapıta sağdan, soldan, arkadan, önden bakar, saatlerce inceler. Bir ses sanatçısı önce konservatuara gider, yetmez devamlı türkü dinler veya kendi söyler. Yani demek isterim ki bu insanın yaratılış yapısı bunu gerektirir.
Bütün meslek guruplarını ve insanlığı ilgilendiren GERÇEK SİYASETÇİLERİN de yaratılışında önemli özellikleri vardır. Bu insanların kendi nefsi ihtirasları yoktur, dünyaya, dünyadakilere gönül vermezler. İnsanları düşünürler, onların birliğini beraberliğini ve de huzur içinde yaşamalarını düşünürler, tek dertleri budur. Böyle insanlar zaten yaratılışından seçkin insanlardır.
Halk nasıl hastalandığında bir doktor, ev yapmak istediğinde iyi bir inşaatçı, şarkı dinlemek istediğinde iyi bir sanatçı arıyorsa; kendisinin mal emniyetini, can emniyetini namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini sağlayacak ehil insanları bulması gerekir. Üç kuruşluk bir menfaat için kapı kapı dolaşan bir insan, hayati önem taşıyan gerçek siyasetçiyi de bulması hayati zorunluluktur.
Devletlerarası dengedir, siyaset.
Siyaset insanların gönül dünyasına göre tecelli eder. Hz. Peygamber efendimiz Hak'la beraber olduğu için krallara yazdığı mektupla, yıkılmaz sanılan krallara korku salmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın 1998 yılında Fetullah Gülen'e yazdığı mektupta; vatanımıza, milletimize, dinimize gelecek zararı, nezaket kurallarının en güzelini mektuba dökerek ayıktırmaya çalışmıştır. Hak ile olanlarda asla ihtiras yoktur. Batılda olup ihtiraslarını put haline getiren idareciler ise taht ve krallıklarını korumak için masum insanları şehit etmişlerdir. Osmanlı'da kundaktaki çocuklar, kardeşler, amcalar, babalar ve de nice insanlar suç işlemeden katledilmişlerdir.
Yakın zamanda FETO, halife veya mehdi olmak için haçlı ile ittifak edip yüce dinimizi küçülterek ayaklar altına alacak şekilde Vatikan'a mektup yazmıştır.
Burada şunu demek isteriz ki; biri hak adına yapılan siyaset diğeri ise nefsi putlaştırarak uğruna yapılan siyaset. İnsanları idare etmede uygulamalara bir gerekçe bulunabilir. Bu gerekçelerin inancımızla ve kültürümüzle örtüşmesi gerekir. Bir atasözü var: "Gavurdan dost domuzdan post olmaz." Yine bir ayette "siz onların dinine girmediğiniz müddetçe onlar sizi sevmezler" buyrulur.
Yüzyıllardır bu milleti idare eden zevat bu iki kurala göre siyasetini belirlemiş olsaydı bugün ne ülkemizde ne de İslam ülkelerinde tek kişinin burnu bile kanamayacaktı. Halbuki bugün, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşını verdiğimiz haçlılarla ittifak ederek milyonlarca Müslüman'ın katline, göç etmesine ve Müslüman kadınların kirletilmesine sebep olundu. Bu durum ihtiraslar üzerine yapılan siyasetin sonuçlarıdır.
Demokrasilerde siyasetçiler seçimle gelir. Peki, hekim, avukat, mimar, öğretmen, sanayici, ses sanatçısı ve bütün meslek guruplarındaki insanları millet mi seçiyor? Hayır. Bir mimarı düşünün yaratılışının gereği bir yapıta sağdan, soldan, arkadan, önden bakar, saatlerce inceler. Bir ses sanatçısı önce konservatuara gider, yetmez devamlı türkü dinler veya kendi söyler. Yani demek isterim ki bu insanın yaratılış yapısı bunu gerektirir.
Bütün meslek guruplarını ve insanlığı ilgilendiren GERÇEK SİYASETÇİLERİN de yaratılışında önemli özellikleri vardır. Bu insanların kendi nefsi ihtirasları yoktur, dünyaya, dünyadakilere gönül vermezler. İnsanları düşünürler, onların birliğini beraberliğini ve de huzur içinde yaşamalarını düşünürler, tek dertleri budur. Böyle insanlar zaten yaratılışından seçkin insanlardır.
Halk nasıl hastalandığında bir doktor, ev yapmak istediğinde iyi bir inşaatçı, şarkı dinlemek istediğinde iyi bir sanatçı arıyorsa; kendisinin mal emniyetini, can emniyetini namus emniyetini, din ve vicdan emniyetini sağlayacak ehil insanları bulması gerekir. Üç kuruşluk bir menfaat için kapı kapı dolaşan bir insan, hayati önem taşıyan gerçek siyasetçiyi de bulması hayati zorunluluktur.
Bahri Boz / diğer yazıları
- Alınamayan hakkın bayramı mı olur? / 03.05.2019
- Strateji / 23.01.2019
- Çare / 21.06.2018
- Mağduriyet / 04.06.2018
- Devlet ve devlet adamı / 28.01.2017
- Tarih ve fitne / 22.11.2016
- İnsan / 29.10.2016
- Muhasebe / 24.10.2016
- Dinini satmak! / 20.10.2016
- Yeni Mesaj / 30.09.2016
- Strateji / 23.01.2019
- Çare / 21.06.2018
- Mağduriyet / 04.06.2018
- Devlet ve devlet adamı / 28.01.2017
- Tarih ve fitne / 22.11.2016
- İnsan / 29.10.2016
- Muhasebe / 24.10.2016
- Dinini satmak! / 20.10.2016
- Yeni Mesaj / 30.09.2016