Altılı Masa'da oturan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi lideri Ali Babacan son günlerde akla zarar çıkışlar yaparken, Altılı Masa'da oturması gereken, ancak masadaki bir takım 'karanlık' unsurlar tarafından engellenen Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Altılı Masa'ya alınmayacağı açıklandığı o günlerde 'biz yine de iktidarın seçimi kazanamaması için elimizden geleni yapacağız' açıklamasında bulunmuştu.
Babacan ve Davutoğlu'nun Altılı Masa'ya son yaşattıkları, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın duruş ve siyaset kalitesinin bu politikacılardan çok daha yüksek olduğunu göstermiş oldu.
İktidarın değişebileceğine dair umutların son 20 yıldır ilk kez bu kadar yüksek olduğu bir seçime sayılı günler kaldı.
Hükümetin planları hedefine ulaşırsa seçimler Mayıs ayı içerisinde yapılabilir.
AKP hükümetinin getirdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde iki kutuplu bir seçim dönemi müşahede ediyoruz.
Bir tarafta iktidardaki Cumhur İttifakı içerisinde bulunan AKP, MHP ve BBP cephesi var.
21 yıllık iktidarları boyunca imza attıkları icraatlardan dolayı hayli yıpranmış, oylarında büyük erime yaşanmış bir iktidar cephesi olmasına karşın, kamuoyuna yekvücut bir poz vermeyi yine de başarabiliyorlar.
Ne yazık ki aynı fotoğrafı diğer taraftaki, yani muhalefetteki Altılı Masa maalesef vermeyi başaramıyor.
Hatta seçime yaklaştıkça dışarıya daha fazla rahatsız edici bilgiler sızıyor.
Masanın en küçük ve en geç katılan unsurları olmasına rağmen Gelecek ve Deva partilerinin sesleri çok fazla ve absürt çıkıyor.
Hatta Davutoğlu, son açıklamasında, "Cumhurbaşkanı karar alırken bizi dinlemez kendi karar alırsa kriz çıkar, Meclis desteğini kaybeder, ülke yeniden seçime gider" diyerek seçime bu kadar yakınken asla ağza alınmaması gereken sözler sarf etti.
Sonradan yanlış anlaşıldığına dair izah getirmeye çalışsa da 'Stratejik Derinlik' adlı bir kitap dahi yazmış olan Davutoğlu'nun bu cümlelerin ne anlama geldiğini hesap etmemesi mümkün değil.
Bu sözlerden çıkan sonuç, Altılı Masa'nın seçimden galip çıkması durumunda bir krizin çıkması çok kolay olacağı hususudur. Davutoğlu ne derse desin onun sözlerinden seçmenlerin çıkaracağı sonuç bu olacaktır.
Bu bağlamda sorulması gereken soru şudur:
Seçmen kendilerine kriz vadeden Davutoğlu'nun oturduğu masayı mı tercih eder, yoksa yıllardır kriz yaşattığı halde gelecekte kriz olacağına dair bir kelimeyi bile ağzına almayacak kadar kurt bir politikacı olan Erdoğan'ın bulunduğu tarafı mı?
Bir de Altılı Masa için dert mi deva mı olacağı belirsiz olan Deva Partisi var.
Altılı Masa'da bulunan CHP ve İYİ Parti gibi ortaklarının rahatsız olacaklarını umursamadan Babacan'ın partisinden, anayasadaki Türklük tanımı ve Atatürk ilkeleri aleyhine açıklamalarda bulunuldu.
Burada da şu soru akla geliyor:
Bu fikirlerini seçim sonrasında açıklayabilecekleri halde anayasanın temel ilkeleriyle ve Atatürk'le sorunu olduğunu seçimin son düzlüğünde ortaya koyan Ali Babacan'ın oturduğu masayı mı tercih eder seçmenler, yoksa Davutoğlu ve Babacan gibi eski AKP'li figürlerin muhalefet saflarında oluşu nedeniyle artık neredeyse Türkçü gibi algılanan Erdoğan'ın tarafını mı tercih eder?
Bu sorulara bugün vereceğimiz cevaplar, tahminden öteye gitmeyecektir. Ancak yaklaşan seçimde sandıklar açılmaya başladığında bu sorulara milletimizin ne cevap verdiği net bir şekilde anlaşılacaktır.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024