Misyoner kavramını çoğu zaman dini bağlamda kullanırız. Bu sebeple de siyasi, kültürel, sanatsal, cinsel? vs. misyonerler sanki göz ardı edilmiş olur.
Kemal Derviş'in sürpriz biçimde yuvasına dönmesi "misyon er" ve "siyasi misyon er" kavramını hafızalarda yeniden çağrıştırdı.
Derviş, misyonunu icra etti ve gitti.
Derviş, Türk ekonomisini ve kaynaklarını global odaklara bağladı ve uçtu.
İcra ettiği misyon karşılığında terfi-i rütbe aldı.
ABD'deki yuvasına uçtu; bazıları ise ABD'deki yuvasından hiç çıkmıyor.
Sadece Derviş değil misyon sahibi.
Türkiye'de kültürel, siyasal, dinsel veya cinsel pek çok misyon sahibi işbaşında?
Türkiye dışında "gerçek ikametgah"ı bulunan "misyon er"ler çok.
"Dinlerarası diyalog"tan "ısrarla borç ve faiz batağına saplanan ekonomi"ye, AB'ye körükörüne uyumdan Kıbrıs peşkeşi veya İncirlik promosyonuna kadar şu mukaddes vatan ve muazzez Kıbrıs'ımız üzerinde ortaya konan icraatlara bakarsanız kimin, kimler namına misyon sahibi olduğunu kolayca anlarsınız.
Üç-beş yıl önce mahalle muhtarlığını bile hayalinden dahi geçirmeyen Mehmet Ali Talat, KKTC'de şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna konuşlandırılmış ise, varın siz hesap edin Türkiye ve KKTC'deki misyon erlerini?
KKTC'yi Türk milletinin ayaklarının altından kaydıran "AB, ABD ve IMF troykası", maalesef şimdi Türkiye üzerinde tezgahını kurmuştur.
Yıllarca Türkiye'nin direndiği haklı davasında Louzido'ya AKP'nin tazminat ödemeyi kabul etmesi basit bir misyon, basit bir çığır değildi. AKP hükümeti, bu tazminatı ödeyerek adeta Kuzey Kıbrıs'ta işgalci olduğumuzu fiilen kabul etmiş oldu.
Böyle bir iş, basit bir misyon olabilir mi?
Bu vahim gidişata maalesef sadece BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş dikkat çekmişti.
Türkiye yıllardan beri kapılarda, hollerde, ara bölmelerde bekletilirken; Ankara'dakilerin körükörüne AB sevdasını fırsat bilen Haçlı troykası, Güneyli Rumlar'ı, Kıbrıs'ın tek sahibi olarak AB'ye aldılar, işte olan o zaman oldu.
Güneyli Rumlar şimdi KKTC'deki Türkler hakkında "Avrupa tutuklama emri" çıkartıyor.
Girne'de, Gazimağusa'da, Lapta'da güya "Rumların evleri, malları ve işletmeleri üzerine konmak"tan tutuklama kararı çıkartıldı.
Aziz Kent, tutuklanacaklardan biri.
Hüseyin Çağıner, tutuklanacaklardan biri.
Türkiye ve KKTC dışına adım attıkları an, Güneyli Rumlar'ın çıkarttığı "Avrupa tutuklama emri" gereğince enselenecekler.
Asıl tecrit işte bu, KKTC'yi açık kodes haline getirmek işte bu.
Hani AB ve ABD, KKTC'yi tecritten kurtaracaklardı! Şimdi neredeler?
1974'te işgal edilmişmiş buraları? İşte bir başka açıdan Louziu davasının yansıması.
İşte size, AKP'nin ödediği Louzidu'nun tazminatının ilk neticeleri?
KKTC'nin emektar Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, tecrübelerini konuşturarak "mülk davasının silahlı çatışmalar doğuracağı"nı haber veriyor.
KKTC'nin, bu vahim noktalara sürüklenmesini, basit bir misyon mu zannediyorsunuz?
KKTC'de tezgahlanan bu "işgalcisiniz senaryosu"nun ülkemizde, benzer biçimde "sözde Ermeni soykırımı", AB şeflerinin belirttiği "sözde Rum ve sair etnik soykırım" adı altında tezgahlandığını görmemek için sağır sultan olmak yetmez, aynı zamanda âmâ olmak lazım.
AB adına, ABD adına ülkemizde bu misyonu kimler icra ediyor?
Anladınız mı kimler misyon er?
Demek ki, sadece Papa'nın elini öpenler değil "yerli misyon er?"
"Misyon er"ler, Ankara başta olmak üzere tüm vatan sathında cirit atmaya devam ettiği müddetçe; Türk milletine rahat yoktur, aş yoktur, ekmek yoktur, bağımsızlık yoktur.
BTP, "gözlerimizi dört açalım" diye boş yere söylemiyor.
Kemal Derviş'in sürpriz biçimde yuvasına dönmesi "misyon er" ve "siyasi misyon er" kavramını hafızalarda yeniden çağrıştırdı.
Derviş, misyonunu icra etti ve gitti.
Derviş, Türk ekonomisini ve kaynaklarını global odaklara bağladı ve uçtu.
İcra ettiği misyon karşılığında terfi-i rütbe aldı.
ABD'deki yuvasına uçtu; bazıları ise ABD'deki yuvasından hiç çıkmıyor.
Sadece Derviş değil misyon sahibi.
Türkiye'de kültürel, siyasal, dinsel veya cinsel pek çok misyon sahibi işbaşında?
Türkiye dışında "gerçek ikametgah"ı bulunan "misyon er"ler çok.
"Dinlerarası diyalog"tan "ısrarla borç ve faiz batağına saplanan ekonomi"ye, AB'ye körükörüne uyumdan Kıbrıs peşkeşi veya İncirlik promosyonuna kadar şu mukaddes vatan ve muazzez Kıbrıs'ımız üzerinde ortaya konan icraatlara bakarsanız kimin, kimler namına misyon sahibi olduğunu kolayca anlarsınız.
Üç-beş yıl önce mahalle muhtarlığını bile hayalinden dahi geçirmeyen Mehmet Ali Talat, KKTC'de şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna konuşlandırılmış ise, varın siz hesap edin Türkiye ve KKTC'deki misyon erlerini?
KKTC'yi Türk milletinin ayaklarının altından kaydıran "AB, ABD ve IMF troykası", maalesef şimdi Türkiye üzerinde tezgahını kurmuştur.
Yıllarca Türkiye'nin direndiği haklı davasında Louzido'ya AKP'nin tazminat ödemeyi kabul etmesi basit bir misyon, basit bir çığır değildi. AKP hükümeti, bu tazminatı ödeyerek adeta Kuzey Kıbrıs'ta işgalci olduğumuzu fiilen kabul etmiş oldu.
Böyle bir iş, basit bir misyon olabilir mi?
Bu vahim gidişata maalesef sadece BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş dikkat çekmişti.
Türkiye yıllardan beri kapılarda, hollerde, ara bölmelerde bekletilirken; Ankara'dakilerin körükörüne AB sevdasını fırsat bilen Haçlı troykası, Güneyli Rumlar'ı, Kıbrıs'ın tek sahibi olarak AB'ye aldılar, işte olan o zaman oldu.
Güneyli Rumlar şimdi KKTC'deki Türkler hakkında "Avrupa tutuklama emri" çıkartıyor.
Girne'de, Gazimağusa'da, Lapta'da güya "Rumların evleri, malları ve işletmeleri üzerine konmak"tan tutuklama kararı çıkartıldı.
Aziz Kent, tutuklanacaklardan biri.
Hüseyin Çağıner, tutuklanacaklardan biri.
Türkiye ve KKTC dışına adım attıkları an, Güneyli Rumlar'ın çıkarttığı "Avrupa tutuklama emri" gereğince enselenecekler.
Asıl tecrit işte bu, KKTC'yi açık kodes haline getirmek işte bu.
Hani AB ve ABD, KKTC'yi tecritten kurtaracaklardı! Şimdi neredeler?
1974'te işgal edilmişmiş buraları? İşte bir başka açıdan Louziu davasının yansıması.
İşte size, AKP'nin ödediği Louzidu'nun tazminatının ilk neticeleri?
KKTC'nin emektar Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, tecrübelerini konuşturarak "mülk davasının silahlı çatışmalar doğuracağı"nı haber veriyor.
KKTC'nin, bu vahim noktalara sürüklenmesini, basit bir misyon mu zannediyorsunuz?
KKTC'de tezgahlanan bu "işgalcisiniz senaryosu"nun ülkemizde, benzer biçimde "sözde Ermeni soykırımı", AB şeflerinin belirttiği "sözde Rum ve sair etnik soykırım" adı altında tezgahlandığını görmemek için sağır sultan olmak yetmez, aynı zamanda âmâ olmak lazım.
AB adına, ABD adına ülkemizde bu misyonu kimler icra ediyor?
Anladınız mı kimler misyon er?
Demek ki, sadece Papa'nın elini öpenler değil "yerli misyon er?"
"Misyon er"ler, Ankara başta olmak üzere tüm vatan sathında cirit atmaya devam ettiği müddetçe; Türk milletine rahat yoktur, aş yoktur, ekmek yoktur, bağımsızlık yoktur.
BTP, "gözlerimizi dört açalım" diye boş yere söylemiyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019