Sömürülüyorsun ey milletim!

Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) 14 Haziran 1935 yılında TBMM'de kabul edilen, 22 Haziran 1935 yılında Resmi Gazetede yayınlanan 2804 Sayılı kanunla kurulmuştur.Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, kalkınma çabaları içerisinde madencilik konusu da ele alınmış, yeraltı kaynaklarımızın devlet eliyle çıkarılması ve değerlendirilmesi amacıyla, 1933 yılında Ekonomi Bakanlığı'na bağlı "Petrol Arama ve İşletme" ile "Altın Arama ve İşletme İdaresi" adıyla iki bağımsız kurum kurulmuştur. Daha sonra madenlerimizin gerekli jeoloji ve madencilik yöntemleriyle sistemli olarak araştırılması ve işletilmesi amacıyla 22 Haziran 1935 tarihinde 2804 sayılı yasayla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kurulmuştur.Enstitü, kuruluş kanununa göre; yurdumuzun maden ve taş ocakları kaynaklarını aramak, bulmak ve işletmeye uygun olup olmadığını tespit amacıyla gerekli etütleri, kimyasal ve teknolojik analizleri yapmak ve sektöre mühendis, yardımcı personel ve kalifiye işçi yetiştirmekle görevlendirilmiştir.* * *Lozan Antlaşması ise Kurtuluş Savaşı'nın ardından 24 Temmuz 1923 tarihinde TBMM tarafından imzalanmıştır. Yani MTA, Lozan Antlaşması'ndan tam 12 sene sonra kurulmuştur.* * *Şimdi bunları niye anlattım?BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, kendi tezi olan Milli Ekonomi Modeli'nde madenler konusunu özel olarak ele almış, devlet-millet ortaklığıyla işletilmesi neticesinde elde edilecek gelirin vatandaşlık maaşı ve ev hanımı maaşı olarak ödenmesine yer vermişti.Ayrıca Türkiye'de madenlerimize sahip çıkan, madenler konusuna özel önem veren ve bu konuyu parti programına alıp kamuoyuyla paylaşan tek bir siyasi parti var o da Bağımsız Türkiye Partisi. Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP kadrosu madenler konusunu ele alıp güçlü bir şekilde sesini Türkiye'ye duyurunca madenlerimizin işletme hakkını yabancılara devreden iktidar çevreleri telaşlandılar. Malumunuz önce Türkiye'de maden yok yalanını söylediler. "Türkiye'de maden yoksa o zaman neden 2003 yılında 5177 sayılı yabancılara maden çıkartma yetkisi veren maden yasasını düzenlediniz, bunun sonucunda da 80 binin üzerinde maden ruhsatı imzaladınız?" diye sorulunca bu yalanlarından vazgeçip, "Lozan Antlaşması'nda gizli bir madde var o yüzden biz 2023 yılına kadar maden çıkartamıyoruz" yalanına sığındılar.Yukarıda da açıkladığım gibi MTA, Lozan'dan tam 12 sene sonra kurulmuş ve Türkiye'de yıllarca maden konusunda devletimize büyük hizmetler vermiştir. Siyasi iktidar ve çevresinin sığındıkları bu yalanların tercümesi aslında şudur: "Biz, Türkiye'de bulunan madenleri Türk milletiyle paylaşamayız. Siyasi iktidar uğruna yaptığımız bazı gizli anlaşmalar gereği yabancılara vermek zorundayız"dır.Yani sevgili okurlar, Lozan'da böyle bir gizli anlaşma falan yok. Belki 2003 yılında 5177 sayılı yasayı düzenleyenlerin gizli bir anlaşması olabilir, onu da bilemem. Lozan gereği biz maden çıkartamayız diyenlerin yalanlarını çürüten bir bilgi daha aktarayım sizlere. 6 Ekim 2015 tarihli yazımda yine madenler konusuna değinmiş ve AKP'nin hangi yabancı şirketlere maden ruhsatı verdiğini yazmıştım. Yazımın içerisinde maden çıkaran firmalardan birinin de 'Koza Altın İşletmeleri' olduğunu belirtmiştim. Koza'nın yerli bir firma olduğunu biliyordum fakat yabancı gibi algılanmış. Bunun üzerine bana, Koza Altın İşletmeleri'nin herhangi bir yabancı ortağının bulunmadığı, Koza Grubu'nun tamamen yerli bir şirket olduğuyla ilgili e-mail geldi. Sonuç olarak yeni bir seçim döneminde bulunuyoruz. İster AKP olsun, ister diğer partiler olsun madenlerimiz konusunu asla ağızlarına bile almamaktadırlar. BTP dışında tüm partiler madenlerimizin sömürülmesine göz yummaktadır. Değeri en az 3 katrilyon doları bulan yeraltı madenlerimizin devlet-millet ortaklığı ile işletilmesi sizleri ve çocuklarınızı zengin edecek. Bu yüzden hem kendi geleceğinize hem de çocuklarınızın geleceğine sahip çıkmak zorundasınız. Karar sizin? Sevap sizin? Vebal sizin?