Son on beş yılın bütün hesabını sen Haydar Baş'tan sor.
Nasıl olsa, son on beş yılda ülke yönetiminin en tepesinde O vardı!
İçişler Bakanlığı mı, Dışişleri Bakanlığı mı, Maliye Bakanlığı mı, Milli Savunma Bakanlığı mı yapmadı?
Hangi bakanlığın başında olursa olsun zaten karizmatik kişiliyle hep Başbakan gibi davranmadı mı?
Sor utanmaz sor, son on beş yılın bütün hesabını sen kalk Haydar Baş'tan sor.
Hatta, tam yirmi yıl evvelinden, yetkilileri FETÖ elebaşına karşı uyaran tek adam olduğunu da unutarak, saklayarak 15 Temmuz kalkışmasının hesabını da sen tut O'ndan sor.
Açlıktan karnımız sırtımıza yapışıyor, lokmamızdan kesip küresel tefecilere faiz ödüyoruz, bu ne biçim ekonomi yönetimidir?
Bu ne biçim ülke yönetmektir ki, bir avuç mutlu azınlık, parayı nerede ve nasıl harcayacağını bilemezken, akıl almaz çılgınlıklara başvururken, büyük bir kitle açlık sınırının altında debelenip duruyor ve geçim darlığından ötürü aile kurumu çatırdıyor.
Sor utanmaz sor, sen hiç yüzün bile kızarmadan bütün olumsuzlukların hesabını Haydar Baş'tan sor.
Bugün, her bakımdan ülkeyi uçurumun başına getirmiş olan bütün olumsuzluklara karşı milleti ve devleti yönetenleri sürekli uyaran bir ilim adamı, bir siyaset adamı olduğu gerçeğini örterek, inkar ederek, unutarak sen tut her şeyden sorumlu olarak Haydar Baş'ı ilan et.
Bir insan bu kadar mı kara vicdanlı olur?
Bu nasıl vicdan, bu nasıl akıl, bu nasıl göz?
"Göz oldur ki Hakkı göre, yol oldur ki Hakka vara" demişti Yunus Emre, sen hiç duymadın mı?
Kullandığın göz her şeyi tepetaklak görüyor, girdiğin yol seni zalimlerin arasına katmış, bu hal devam ederse ölümden sonraki hayatın da onlar arasında devam edecek.
Sor utanmaz sor, sen dışarıda, içeride, ekonomide, ticarette, sanayide, tarımda, eğitimde, aile kurumunda ve daha aklına gelen her konudaki olumsuzlukların, aksaklıkların hesabını sen Haydar Baş'tan sor.
Nasıl olsa son on beş yıldan beri ülke yönetiminin tam tepesinde Haydar Baş var!
Bizden söylemesi, bu kara vicdan seninle beraber olduğu müddetçe, nereye gidersen git, hangi işi tutarsan tut, nasıl nutuklar atarsan at, yüzün kara olmaktan, sözün kara olmaktan ve özün kara olmaktan asla kurtulamaz.
Nasıl olsa, son on beş yılda ülke yönetiminin en tepesinde O vardı!
İçişler Bakanlığı mı, Dışişleri Bakanlığı mı, Maliye Bakanlığı mı, Milli Savunma Bakanlığı mı yapmadı?
Hangi bakanlığın başında olursa olsun zaten karizmatik kişiliyle hep Başbakan gibi davranmadı mı?
Sor utanmaz sor, son on beş yılın bütün hesabını sen kalk Haydar Baş'tan sor.
Hatta, tam yirmi yıl evvelinden, yetkilileri FETÖ elebaşına karşı uyaran tek adam olduğunu da unutarak, saklayarak 15 Temmuz kalkışmasının hesabını da sen tut O'ndan sor.
Açlıktan karnımız sırtımıza yapışıyor, lokmamızdan kesip küresel tefecilere faiz ödüyoruz, bu ne biçim ekonomi yönetimidir?
Bu ne biçim ülke yönetmektir ki, bir avuç mutlu azınlık, parayı nerede ve nasıl harcayacağını bilemezken, akıl almaz çılgınlıklara başvururken, büyük bir kitle açlık sınırının altında debelenip duruyor ve geçim darlığından ötürü aile kurumu çatırdıyor.
Sor utanmaz sor, sen hiç yüzün bile kızarmadan bütün olumsuzlukların hesabını Haydar Baş'tan sor.
Bugün, her bakımdan ülkeyi uçurumun başına getirmiş olan bütün olumsuzluklara karşı milleti ve devleti yönetenleri sürekli uyaran bir ilim adamı, bir siyaset adamı olduğu gerçeğini örterek, inkar ederek, unutarak sen tut her şeyden sorumlu olarak Haydar Baş'ı ilan et.
Bir insan bu kadar mı kara vicdanlı olur?
Bu nasıl vicdan, bu nasıl akıl, bu nasıl göz?
"Göz oldur ki Hakkı göre, yol oldur ki Hakka vara" demişti Yunus Emre, sen hiç duymadın mı?
Kullandığın göz her şeyi tepetaklak görüyor, girdiğin yol seni zalimlerin arasına katmış, bu hal devam ederse ölümden sonraki hayatın da onlar arasında devam edecek.
Sor utanmaz sor, sen dışarıda, içeride, ekonomide, ticarette, sanayide, tarımda, eğitimde, aile kurumunda ve daha aklına gelen her konudaki olumsuzlukların, aksaklıkların hesabını sen Haydar Baş'tan sor.
Nasıl olsa son on beş yıldan beri ülke yönetiminin tam tepesinde Haydar Baş var!
Bizden söylemesi, bu kara vicdan seninle beraber olduğu müddetçe, nereye gidersen git, hangi işi tutarsan tut, nasıl nutuklar atarsan at, yüzün kara olmaktan, sözün kara olmaktan ve özün kara olmaktan asla kurtulamaz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024