Başbakan Erdoğan, Meclis'te çoğunluğu oluşturan vekillerine emretti: "Tezkere çıkacak."
Daha önceki tezkereye "hayır" diyen 100 vekil dahil hemen hemen tamamı 7 eksiği ile bu sefer "evet" dedi.
Demek ki 100 vekil Eroğan'ın henüz başbakan olamadığı karambolde vicdanının sesini dinlemiş, ancak bugün Erdoğan'ın tek yetkili olduğu, liderlik sultasını dayattığı dönemde vicdan yerini makam korkusu almış.
Amerika'nın istediği oldu.
İktidar partisi AKP, düne kadar kendisine söven ama iktidara geldiğinde adeta koalisyon ortağına dönüşen kirli medya sayesinde bu tezkereyi düğün bayram havasında sunuyor.
86 yıl sonra barış için Türk ordusu Irak'taymış.
Bakalım bu yalana ne kadar kanacak milletimiz.
384 yıl Osmanlı yani Müslüman Türk toprağı olan bölgeye bu sefer Haçlı Seferi ilan eden ABD'nin komutasında giriyor Türk Ordusu.
Dışişleri Bakanı Gül, "İngilizler gibi stratejik ortak olacağız" diyerek sevinçten uçuyor.
Yani Türkiye işgalin üçüncü güçlü ortağı olacak.
Bakalım aynı şişirmeler Cumhurbaşkanı Sezer'in deyimi ile Irak'tan Mehmetçiğimizin tabutları gelmeye başladığı zaman da sürecek mi?
AKP tarihi bir mes'uliyet yüklenmiş durumda.
Dün "Camiler kışlamız, kubbeler miğferimiz" şiirleriyle İslami nutuklar atarak milletin gönlüne giren Erdoğan, öyle bir değişime imza attı ki, bu gün camileri ve kubbeleri terörist yuvası diye havaya uçuran ABD ile omuz omuza çarpışacak.
Bu mes'uliyet sadece Erdoğan'ın omuzlarında değil, ona "hayır" deme cesareti gösteremeyen 358 milletvekilinde.
Sadece vekillerde de değil, onların her değişim manevrasını bunlar siyaseti öğrendi; iktidarda kalabilmek için dış güçlere takiye yapıyor diyen safdil vatandaşımızda.
Hala bu ne biçim takiye ki evladımı ölüme sürüyor diyemeyen halkımda.
Bu ne Mecnun aşkıdır ki dün Bosna'da, Çeçenistan'da, Afganistan'da bir Müslüman'ın burnu kanadığında meydanları dolduran milletimiz, bugün komşusunu işgal eden güçlerle aynı safta savaşmayı içine sindiriyor.
AKP iktidarı ile Şaron iktidarının aynı safta yer almasının sorumluluğu biraz da her tavizi, siyasetin gereği diye içine sindiren milletimizin omuzlarında değil mi?
Irak'ta bundan sonra akacak her damla kandan, ölecek her Mehmetçik'ten halkımız da sorumludur.
Daha önceki tezkereye "hayır" diyen 100 vekil dahil hemen hemen tamamı 7 eksiği ile bu sefer "evet" dedi.
Demek ki 100 vekil Eroğan'ın henüz başbakan olamadığı karambolde vicdanının sesini dinlemiş, ancak bugün Erdoğan'ın tek yetkili olduğu, liderlik sultasını dayattığı dönemde vicdan yerini makam korkusu almış.
Amerika'nın istediği oldu.
İktidar partisi AKP, düne kadar kendisine söven ama iktidara geldiğinde adeta koalisyon ortağına dönüşen kirli medya sayesinde bu tezkereyi düğün bayram havasında sunuyor.
86 yıl sonra barış için Türk ordusu Irak'taymış.
Bakalım bu yalana ne kadar kanacak milletimiz.
384 yıl Osmanlı yani Müslüman Türk toprağı olan bölgeye bu sefer Haçlı Seferi ilan eden ABD'nin komutasında giriyor Türk Ordusu.
Dışişleri Bakanı Gül, "İngilizler gibi stratejik ortak olacağız" diyerek sevinçten uçuyor.
Yani Türkiye işgalin üçüncü güçlü ortağı olacak.
Bakalım aynı şişirmeler Cumhurbaşkanı Sezer'in deyimi ile Irak'tan Mehmetçiğimizin tabutları gelmeye başladığı zaman da sürecek mi?
AKP tarihi bir mes'uliyet yüklenmiş durumda.
Dün "Camiler kışlamız, kubbeler miğferimiz" şiirleriyle İslami nutuklar atarak milletin gönlüne giren Erdoğan, öyle bir değişime imza attı ki, bu gün camileri ve kubbeleri terörist yuvası diye havaya uçuran ABD ile omuz omuza çarpışacak.
Bu mes'uliyet sadece Erdoğan'ın omuzlarında değil, ona "hayır" deme cesareti gösteremeyen 358 milletvekilinde.
Sadece vekillerde de değil, onların her değişim manevrasını bunlar siyaseti öğrendi; iktidarda kalabilmek için dış güçlere takiye yapıyor diyen safdil vatandaşımızda.
Hala bu ne biçim takiye ki evladımı ölüme sürüyor diyemeyen halkımda.
Bu ne Mecnun aşkıdır ki dün Bosna'da, Çeçenistan'da, Afganistan'da bir Müslüman'ın burnu kanadığında meydanları dolduran milletimiz, bugün komşusunu işgal eden güçlerle aynı safta savaşmayı içine sindiriyor.
AKP iktidarı ile Şaron iktidarının aynı safta yer almasının sorumluluğu biraz da her tavizi, siyasetin gereği diye içine sindiren milletimizin omuzlarında değil mi?
Irak'ta bundan sonra akacak her damla kandan, ölecek her Mehmetçik'ten halkımız da sorumludur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014