İnsan hakları izleme örgütlerinin periyodik olarak düzenledikleri yıllık raporlardan yine Amerika'ya kötü not çıktı.
Guantanamo,Afganistan ve Irak merkezli araştırma sonuçlarında Amerika'nın yaptığı vahşet ve insanlık dışı sorgulamalara dikkat çekilmekte.
Sadece Avrupa merkezli kurumlar değil,Amerikan kaynaklı kurumlar da eleştiri dozlarını artırdılar.
Buna CIA da iyi polis rolüyle zaman zaman katılıyor.
Dünyanın sorumluluğunu tek başına üslenerek sorumsuzca tavırlar sergileyen Amerika'nın haberalma teşkilatı CIA, Irak'taki direnişe yönelik hazırladığı raporda, muhalif direnişçi yetiştirilmesi alanında Irak'ın Afganistan'ın yerini aldığını belirtti.
Bunun temelinde kendilerinin şiddet döngüsünü kavrayamamış olmaları yatıyor.
Sadece istihbaratçılar değil, diğer bakanlıklarda da buna benzer rahatsızlıklar mevcut.
Son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, "Irak'ta devrik Saddam Hüseyin hükümetinin Kerkük ve çevresinde uyguladığı zorla göç ettirme, mallara el koyma ve idari sınırlarla oynanması gibi haksız politikalara çare bulma çabalarının, Iraklıların karar vereceği iç mesele olduğunu" bildirmesi bölgede sorumluluktan kaçma anlamını taşıyor.
Iraklı Kürt gruplar ile bölge ülkeleri arasında sıkışan Amerika, petrol zengini Kerkük'te demografik yapının kendi lehlerine yeniden düzenlenmesi yönünde çaba gösterirken Türkiye ile de zaman zamankarşı karşıya geliyor.
Türkiye ile arada ipler gerilse de bu diplomatik gel gitten öte bir anlam taşımıyor.
Türkiye ve Amerika'nın özellikle Afganistan'da barış gücü adına askeri işbirliği içerisinde olmaları ve Irak'ta petrol merkezli çıkar çatışmasının içine girmeleri bu bölgelerde etnik unsurları da etkiliyor.
Bilhassa Kürtler Türkiye karşısında Amerikan yanlısı bir tavır alarak Türkiye'nin Kuzey Irak'taki hassasiyetlerini bloke etmeye çabalıyorlar.
Bölgede bu ay sonu yapılması planlanan genel seçimlerde Türkler'in Türkmenler üzerinden politika yapması da hem Irak Kürtlerini hem de Amerikan yerel güçlerini endişelendiriyor.
Irak'ta Kürtler'e sempati besleyen Amerika'nın diğer dini cemaatleri ve siyasal etnisiteyi bertaraf ederek Kürdistan odaklı politika benimsemesi bölgesel kırılmaları daha da tetikleyecek.
Seçimler başta olmak üzere, bölgesel göçleri kontrolde zorlanan Amerika'nın sorumluluğu demokrat vaadlerle geçiştirmeye başlaması bölgedeki şiddeti daha da ateşleyecek.
Sorumlu davranması gerekenlerin sorumluluklarından kaçarak sorumsuzca davranışlar sergilemeleri kadar vahim bir durum olamaz.
Türkiye'nin kendini enazından kendi bölgesinde sorumlu hissederek dış politik uygulamalarını yansıtması gerek.
Guantanamo,Afganistan ve Irak merkezli araştırma sonuçlarında Amerika'nın yaptığı vahşet ve insanlık dışı sorgulamalara dikkat çekilmekte.
Sadece Avrupa merkezli kurumlar değil,Amerikan kaynaklı kurumlar da eleştiri dozlarını artırdılar.
Buna CIA da iyi polis rolüyle zaman zaman katılıyor.
Dünyanın sorumluluğunu tek başına üslenerek sorumsuzca tavırlar sergileyen Amerika'nın haberalma teşkilatı CIA, Irak'taki direnişe yönelik hazırladığı raporda, muhalif direnişçi yetiştirilmesi alanında Irak'ın Afganistan'ın yerini aldığını belirtti.
Bunun temelinde kendilerinin şiddet döngüsünü kavrayamamış olmaları yatıyor.
Sadece istihbaratçılar değil, diğer bakanlıklarda da buna benzer rahatsızlıklar mevcut.
Son olarak ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, "Irak'ta devrik Saddam Hüseyin hükümetinin Kerkük ve çevresinde uyguladığı zorla göç ettirme, mallara el koyma ve idari sınırlarla oynanması gibi haksız politikalara çare bulma çabalarının, Iraklıların karar vereceği iç mesele olduğunu" bildirmesi bölgede sorumluluktan kaçma anlamını taşıyor.
Iraklı Kürt gruplar ile bölge ülkeleri arasında sıkışan Amerika, petrol zengini Kerkük'te demografik yapının kendi lehlerine yeniden düzenlenmesi yönünde çaba gösterirken Türkiye ile de zaman zamankarşı karşıya geliyor.
Türkiye ile arada ipler gerilse de bu diplomatik gel gitten öte bir anlam taşımıyor.
Türkiye ve Amerika'nın özellikle Afganistan'da barış gücü adına askeri işbirliği içerisinde olmaları ve Irak'ta petrol merkezli çıkar çatışmasının içine girmeleri bu bölgelerde etnik unsurları da etkiliyor.
Bilhassa Kürtler Türkiye karşısında Amerikan yanlısı bir tavır alarak Türkiye'nin Kuzey Irak'taki hassasiyetlerini bloke etmeye çabalıyorlar.
Bölgede bu ay sonu yapılması planlanan genel seçimlerde Türkler'in Türkmenler üzerinden politika yapması da hem Irak Kürtlerini hem de Amerikan yerel güçlerini endişelendiriyor.
Irak'ta Kürtler'e sempati besleyen Amerika'nın diğer dini cemaatleri ve siyasal etnisiteyi bertaraf ederek Kürdistan odaklı politika benimsemesi bölgesel kırılmaları daha da tetikleyecek.
Seçimler başta olmak üzere, bölgesel göçleri kontrolde zorlanan Amerika'nın sorumluluğu demokrat vaadlerle geçiştirmeye başlaması bölgedeki şiddeti daha da ateşleyecek.
Sorumlu davranması gerekenlerin sorumluluklarından kaçarak sorumsuzca davranışlar sergilemeleri kadar vahim bir durum olamaz.
Türkiye'nin kendini enazından kendi bölgesinde sorumlu hissederek dış politik uygulamalarını yansıtması gerek.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005