Bu ülkede hala bir sosyal patlama olmuyorsa başta sayın Ecevit olmak üzere bütün siyasilerin bunu kendi irade ve idarelerinde değil halkın bizzat kendi öz mayasında aramaları gerekir.
Öz mayayı merak edenler için bir daha hatırlatmakta fayda var. Bu milletin öz mayasının temelinde insanlık tarihinden de eski olan yaradılıştan getirdiği ve dünya sahnesinde devam ettirip yoğurarak yaşattığı ve bugünlere taşıdığı dini, milli, tarihi, örfi olmak üzere topyekün kültürel değerleri vardır.
Bu değerler onu başa bağlı, idarecilerine güvenen, devleti ve milleti için yaşayan ve onun için her türlü çileye, belaya, musibete katlanmak şöyle dursun canını dahi vermekten çekinmeyen bir karakter abidesi yapmıştır.
Bu değerler onu hep umutlu kılmış, hep sabırlı olmayı, her ne şartlarda olursa olsun çözümü doğru olan normal ve hukuki yollarda aramayı öğretmiştir.
İşte bu anlayış, bu terbiye ve bu yüce karakter ve seciyedir ki bu milleti yüceltmiş, diğer milletlerden farklı kılmıştır.
Dolayısıyla bugün yaşanan ekonomik, siyasi ve ahlaki sıkıntılara rağmen, bıçağın kemiğin iliğine kadar işlemesine rağmen, mevcut siyasilerden de umudunu kesmesine rağmen çaresizliğe, çözümsüzlüğe hiç bir zaman inanmadığı için hala sabırla, metanetle ve Kuvayı Milliye ruhuyla bütün problemlerin üstesinden geleceğine inanıyorsa işte bu gerçeği onun inancında, örfünde, geleneğinde ve kültür değerlerinde aramak lazım.
Hatta bu halk bu anlayışını bugünkü durum ve siyasilere rağmen bozmuyorsa bu değerleri iyi anlamak gerekir. Bu noktada bir ara cümlesi ile ifade etmek gerekirse, batının bunu çok iyi tespit ettiği için hep bu değerler açısından üzerimize gelmekte olduklarını hatırlatmakta fayda var.
Netice olarak, "Sosyal patlama olmaz" diye "dediğim dedik çaldığım düdük" alışkanlıklarından vazgeçmek şarttır. Bu anlayışlar milleti istismar edeceği gibi aynı zamanda bu asil milleti sosyal patlamalar için tahrik etmek manasına da gelir.
Bunu düşünmek, bunu hayal etmek bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Onun için siyasilerin çok daha duyarlı ve sorumlu davranmaları milletin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
Sizin düşünceniz, niyet ve maksadınız ne olursa olsun bu aziz millet bunlara müstahak olmadığı gibi bu oyunlara gelmeyecek kadar da önünü gören bir millettir.
Kaldı ki bu millet sahipsiz de değildir. Baksanıza başta Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere Kuvayı Milliyeciler, ülke meselelerini ve çözüm yollarını anlatmak için dağtaş demeden, deretepe demeden ülkeyi baştan başa dolaşıyorlar.
Bir yanda milletin öz mayası ve bir yanda da yine bu milletin öz evlatları var oldukça ve bir araya geldikçe bu milletin aşamayacağı engel, çözemeyeceği problem olmaz, olamaz.
Öz mayayı merak edenler için bir daha hatırlatmakta fayda var. Bu milletin öz mayasının temelinde insanlık tarihinden de eski olan yaradılıştan getirdiği ve dünya sahnesinde devam ettirip yoğurarak yaşattığı ve bugünlere taşıdığı dini, milli, tarihi, örfi olmak üzere topyekün kültürel değerleri vardır.
Bu değerler onu başa bağlı, idarecilerine güvenen, devleti ve milleti için yaşayan ve onun için her türlü çileye, belaya, musibete katlanmak şöyle dursun canını dahi vermekten çekinmeyen bir karakter abidesi yapmıştır.
Bu değerler onu hep umutlu kılmış, hep sabırlı olmayı, her ne şartlarda olursa olsun çözümü doğru olan normal ve hukuki yollarda aramayı öğretmiştir.
İşte bu anlayış, bu terbiye ve bu yüce karakter ve seciyedir ki bu milleti yüceltmiş, diğer milletlerden farklı kılmıştır.
Dolayısıyla bugün yaşanan ekonomik, siyasi ve ahlaki sıkıntılara rağmen, bıçağın kemiğin iliğine kadar işlemesine rağmen, mevcut siyasilerden de umudunu kesmesine rağmen çaresizliğe, çözümsüzlüğe hiç bir zaman inanmadığı için hala sabırla, metanetle ve Kuvayı Milliye ruhuyla bütün problemlerin üstesinden geleceğine inanıyorsa işte bu gerçeği onun inancında, örfünde, geleneğinde ve kültür değerlerinde aramak lazım.
Hatta bu halk bu anlayışını bugünkü durum ve siyasilere rağmen bozmuyorsa bu değerleri iyi anlamak gerekir. Bu noktada bir ara cümlesi ile ifade etmek gerekirse, batının bunu çok iyi tespit ettiği için hep bu değerler açısından üzerimize gelmekte olduklarını hatırlatmakta fayda var.
Netice olarak, "Sosyal patlama olmaz" diye "dediğim dedik çaldığım düdük" alışkanlıklarından vazgeçmek şarttır. Bu anlayışlar milleti istismar edeceği gibi aynı zamanda bu asil milleti sosyal patlamalar için tahrik etmek manasına da gelir.
Bunu düşünmek, bunu hayal etmek bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Onun için siyasilerin çok daha duyarlı ve sorumlu davranmaları milletin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
Sizin düşünceniz, niyet ve maksadınız ne olursa olsun bu aziz millet bunlara müstahak olmadığı gibi bu oyunlara gelmeyecek kadar da önünü gören bir millettir.
Kaldı ki bu millet sahipsiz de değildir. Baksanıza başta Prof. Dr. Haydar Baş olmak üzere Kuvayı Milliyeciler, ülke meselelerini ve çözüm yollarını anlatmak için dağtaş demeden, deretepe demeden ülkeyi baştan başa dolaşıyorlar.
Bir yanda milletin öz mayası ve bir yanda da yine bu milletin öz evlatları var oldukça ve bir araya geldikçe bu milletin aşamayacağı engel, çözemeyeceği problem olmaz, olamaz.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010