Meşhur hikayedir, nesilden nesile anlatılır.
Günün birinde evin çocuğu bir yumurta ile eve gelir, evin büyükleri 'nereden aldın, nasıl aldın, neden aldın?' sorularını sormadan çocuğun sırtını sıvazlarlar.
Aradan bir zaman geçer, bu sefer çocuk kucağında bir tavuk ile eve gelir, büyüklerden aynı takdir edici tavırlar…
Bir zaman aralığından sonra çocuk biraz da büyümüştür artık, haliyle işleri de büyütmüştür, koyun, keçi, inek derken, yörenin en namlı at hırsızı olur çıkar.
Bu masalı, bu meseli ve bu misali alıp hayatın bütün alanlarına uygulamak mümkün.
Bşlangıçta belki iyi niyetle, hizmet aşkı ile, koşup-koşturarak seçimleri kazanıp iktidar olmasını sağladığınız partinizin bariz yanlışlarını görmediniz, görüp geçtiniz, üstünü örtüp geçtiniz.
Aylar yıllar ilerledikçe, yanlışlar yanlışları kovaladı, attığı yanlış adımların kötü sonuçları toplumda ortaya çıkmaya ve dört bir yana kötü kokular yayılmaya başladı.
Sahip olduğunuz bilgi ve birikimleriniz, yaşadığınız tecrübeler, büyüklerinizden öğrendiğiniz örfler, partinizin attığı adımların ve imzaların, uygulamaya soktuğu düzenlemelerin açıkça yanlış olduğunu, o gün için ve toplumun geleceği için mutlak zararlı olduğunu söylese de, siz bir türlü söylemeye cesaret edemediniz.
Aylar ayları, yıllar da yılları kovalayıp zaman ilerledikçe, o yapının içinde bulunmanızdan ötürü sizin de hazmetme kapasiteniz hayli genişledi, ilk zamanlar size anormal gelen eylem ve söylemler artık normal gelmeye başladı, üstüne üstlük bir de partinizin resmi-gayri resmi sözcüleri ve bilge kişileri çıkıp; 'yolsuzluk hırsızlık gibi değildir' deyince, 'muhalefetin işine yarayacaksa iktidarın hatalarını söylemek caiz değildir' deyince, siz de doğruları söylemekten büsbütün vazgeçtiniz.
Derken yanlışlar büyüdü, yolsuzlular dillere destan olsa da sıradanlaştı, adrese teslim ihaleler, yüzde doksan beşlere varan ihale sapmaları, 'bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul' tarzı paylaşımlar ve gelir dağılımındaki uçurumlar…
İşsizler, genç işsizler, üniversiteli işsizler her gün çığ gibi büyüdüğü halde, iktidar çevresinde çöreklenmiş bir avuç mutlu azınlığa dağıtılan, genel müdürlük, yönetim kurulu üyeliği, falan yerde müdür yardımcılığı, filan yerde bilmem ne yardımcılığı darken, tek koltukta kırk karpuz taşıyan, dolayısıyla beş-on masala idare eden bürokratlar ordusu!..
Bütün bu yanlışlar, bütün bu aksaklıklar ve eksiklikler, ülke sınırlarını dahi aşan yolsuzluklar, her ne kadar vicdanınızı sızlatsa da, zamanında söylemediğiniz için, söylemeye söylemeye söyleyemez hale geldiniz.
Şair ne güzel demiş:
Son nefeste söylemezse bu diller
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda?
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025