‘Söz gezdiren, Cennete giremez’
Söz gezdirme ve sırrı ifşa etmenin nasıl büyük bir vebal olduğunu Resûlullah (s.a.v.) şöyle ifade ediyor: "Söz gezdiren, sırrı ifşa eden Cennet'e giremez"
17.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Bil ki, gıybet edene gereken, tövbe edip yaptığına nadim ola ve ettiklerini esefle yâd ede... Böyle yapınca Allah'a karşı olan borcunu ödemiş olur. Sonra, gıybetini ettiği kimseden helâllik alması da icap eder. Bunu yapınca o kula yaptığı zulümden çıkmış olur. Bunları yaparken, üzüntü ve pişmanlığını belirtmesi gerekir.
Hz. Hasan, helâllik almaya lüzum olmadığını, Allah'tan bağış talebinde bulunmanın yeteceğini belirtiyor.
Enes tarafından anlatılan bir hadis-i şeriite ise şöyle buyurulur: "Bir kimse için yaptığın gıybete kefaret, onun için Allah Teâlâ'dan bağış talebinde bulunmandır."
Mücahit ise şöyle buyurur: "Gıybetini yapıp kardeşinin etini yemene kefaret, onu övmen ve hayır duada bulunmandır. En iyisi pişmanlık göstermek sureti ile helâllik almaktır."
Gıybet sayılmayacak işleri ve gıybetin kefaretini kısaca anlattıktan sonra, tekrar dilin afetlerini anlatmaya devam edelim.
Koğuculuk: Bir ayet-i kerimede söz gezdirmeye ve koğuculuğa dair şöyle buyurulur: "O gammazdır, söz gezdirir." (Kalem, 11).
Abdullah b. Mübarek, söz gezdiren ve sır kabilinden söylenen sözü saklamayanı şiddetle itham eder ve şöyle buyurur: "Ancak, gayrimeşru hâsıl olan kimse koğuculuk yapar, sır kabilinden söylenen sözü saklayamaz."
Burada işaret edilen mana şudur: Kim sır kabilinden söylenen sözü saklamaz, koğuculuk eder gezerse, onun gayrimeşru olduğuna kanaat hâsıl olur.
Aynı şekilde bazı vasıfları sayıldıktan sonra söz gezdiren kimsenin zinadan hâsıl olduğuna işaret eden bir âyet-i kerime vardır: "O sert ve kabadır; aynı zamanda zina çocuğudur da." (Kalem, 11). Bu âyet-i kerimede vasfı geçen kimse için «Zenün» tabiri kullanılmaktadır. Bunun lügat manası; babası belirsiz oğulluk demektir.
Bir başka ayet-i kerimede ise, söz gezdirmenin insanların ayıbını aramanın kötülüğü şöyle anlatılır: "Bütün söz gezdiren, onu bunu ayıplamakla vakit geçiren kimselere yazıklar olsun!" (Hümeze, 1).
Bir başka ayet-i kerimede ise, "Odun hamalı" olarak anlatılan kimseyi tefsirciler, "söz gezdiren" diye açıklarlar.
Bir başka ayet-i kerimede ise şöyle buyurulur: "Onlar hainlik etti. Kocaları onları azaptan kurtaramadı." (Tahrim, 10). Bu ayet-i kerime; Lût ve Nuh Nebi'nin karılarına işaret eder. Onlar, kocalarının sırrını kâfirlere verirdi.
Bu konuda birçok hadis-i şerif de vardır. Bir tanesini anlatalım: "Söz gezdiren, sırrı ifşa eden Cennete giremez." Söz gezdirmenin ve sırrı ifşa etmenin derecesi şudur: Bir kimsenin, anlatılmasını ve ifşa edilmesini sevmediği halini anlatmak, yaymak... Bu sırrın açığa çıkması, ister hali anlatılanı, ister kendisine anlatılanı ve isterse üçüncü şahsı üzsün, eşittir. Yine bu söz gezdirmek dille, yazı ile veya işaretle olması eşittir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Bil ki, gıybet edene gereken, tövbe edip yaptığına nadim ola ve ettiklerini esefle yâd ede... Böyle yapınca Allah'a karşı olan borcunu ödemiş olur. Sonra, gıybetini ettiği kimseden helâllik alması da icap eder. Bunu yapınca o kula yaptığı zulümden çıkmış olur. Bunları yaparken, üzüntü ve pişmanlığını belirtmesi gerekir.
Hz. Hasan, helâllik almaya lüzum olmadığını, Allah'tan bağış talebinde bulunmanın yeteceğini belirtiyor.
Enes tarafından anlatılan bir hadis-i şeriite ise şöyle buyurulur: "Bir kimse için yaptığın gıybete kefaret, onun için Allah Teâlâ'dan bağış talebinde bulunmandır."
Mücahit ise şöyle buyurur: "Gıybetini yapıp kardeşinin etini yemene kefaret, onu övmen ve hayır duada bulunmandır. En iyisi pişmanlık göstermek sureti ile helâllik almaktır."
Gıybet sayılmayacak işleri ve gıybetin kefaretini kısaca anlattıktan sonra, tekrar dilin afetlerini anlatmaya devam edelim.
Koğuculuk: Bir ayet-i kerimede söz gezdirmeye ve koğuculuğa dair şöyle buyurulur: "O gammazdır, söz gezdirir." (Kalem, 11).
Abdullah b. Mübarek, söz gezdiren ve sır kabilinden söylenen sözü saklamayanı şiddetle itham eder ve şöyle buyurur: "Ancak, gayrimeşru hâsıl olan kimse koğuculuk yapar, sır kabilinden söylenen sözü saklayamaz."
Burada işaret edilen mana şudur: Kim sır kabilinden söylenen sözü saklamaz, koğuculuk eder gezerse, onun gayrimeşru olduğuna kanaat hâsıl olur.
Aynı şekilde bazı vasıfları sayıldıktan sonra söz gezdiren kimsenin zinadan hâsıl olduğuna işaret eden bir âyet-i kerime vardır: "O sert ve kabadır; aynı zamanda zina çocuğudur da." (Kalem, 11). Bu âyet-i kerimede vasfı geçen kimse için «Zenün» tabiri kullanılmaktadır. Bunun lügat manası; babası belirsiz oğulluk demektir.
Bir başka ayet-i kerimede ise, söz gezdirmenin insanların ayıbını aramanın kötülüğü şöyle anlatılır: "Bütün söz gezdiren, onu bunu ayıplamakla vakit geçiren kimselere yazıklar olsun!" (Hümeze, 1).
Bir başka ayet-i kerimede ise, "Odun hamalı" olarak anlatılan kimseyi tefsirciler, "söz gezdiren" diye açıklarlar.
Bir başka ayet-i kerimede ise şöyle buyurulur: "Onlar hainlik etti. Kocaları onları azaptan kurtaramadı." (Tahrim, 10). Bu ayet-i kerime; Lût ve Nuh Nebi'nin karılarına işaret eder. Onlar, kocalarının sırrını kâfirlere verirdi.
Bu konuda birçok hadis-i şerif de vardır. Bir tanesini anlatalım: "Söz gezdiren, sırrı ifşa eden Cennete giremez." Söz gezdirmenin ve sırrı ifşa etmenin derecesi şudur: Bir kimsenin, anlatılmasını ve ifşa edilmesini sevmediği halini anlatmak, yaymak... Bu sırrın açığa çıkması, ister hali anlatılanı, ister kendisine anlatılanı ve isterse üçüncü şahsı üzsün, eşittir. Yine bu söz gezdirmek dille, yazı ile veya işaretle olması eşittir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.