Amerikan Yönetimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne götürdüğü yeni teklifle birlikte Sudan'a girmeyi planlıyor.
Sudan'da ülke içinde son aylarda patlak veren iç çatışmaların önlenmesi gerekçesiyle BM'yi devreye sokmayı düşünen Amerikan Yönetimi, Afganistan ve Irak'tan sonra üçüncü bir Müslüman ülke olan Sudan'ı gözüne kestirdi diyebiliriz.
Hatırlayacak olursanız, Sudan'a daha önce 1996 yılında Amerikan uçaklarınca saldırılarda bulunulmuştu.
Saldırıların ana gerekçesi ise; Yine ladin ve örgütü yanısıra Irak ve Yemen gibi ülkelere bu ülkeden kimyasal silahlar yapımında kullanılan maddelerin aktarılıyor olması idi.
Güya kimyasal silahların hammaddesi buradaki fabrikalarda üretiliyor idi.
Saldırılardan sonra anlaşıldı ki; ne öyle bir durum var ne de o cinsten fabrikalar.
Irak ve Afganistan filminde olduğu gibi uydu fotoğrafları ile işler kılıfına uydurulmuş, uluslararası kamuoyu da uyutulmuştu.
Havadan uçak bombardımanıyla delik deşik edilen bölgedeki fabrikaların hurdalıklar olduğu görüldü.
Yani Sudan sudan gerekçelerle bombalandı.
Tüm uluslararası müdahalelere rağmen Afrikalı halkın perişanlığı önlenemiyor. Bir taraftan açlık ve AIDS, diğer taraftan ülke içi şiddet binlerce hatta milyonlarca insanın her yıl ölmesine neden oluyor.
Afrika ülkelerindeki yerel şiddeti silah satarak destekleyen Avrupa uluslarının ikiyüzlü politikalarından medet ummak da ayrı bir ikilem.
Geri kalmış fakir Güney kapsamına alınan ve Kuzeyli gelişmiş ülkeler tarafından yıllarca sömürülen Afrika'nın içler açısı durumu 21'nci yüzyıla da damgasını vurmuş durumda.
İnsan hakları örgütleri bu kıtaya yardım eli uzatmak için rapor üzerine rapor, Kızılhaç gibi yardım örgütleri de yardım üstüne yardım gönderiyor; Ama bu yardım ve destekler yine batılı tüccarların kontrolüyle ve kısıtlı olarak yerine ulaşıyor, çoğunca da ulaştırılmıyor.
Ne ödenekler istenilen boyutta oluyor, ne de yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor.
Şiddet ve anarşinin kucağındaki Afrika ülkeleri dünyanın ve insanlığın gözleri önünde eriyor.
Fildişi'nden Çad'a; Libya ve Mısır'dan Etiyopya'ya kadar Afrika'nın geniş ve kavurucu coğrafyasında batılı ülkelerin tek kaygısı petrol ve altın rezervi.
Sudan da bu hedeflerden sadece biri.
Sizler, Amerikan yönetiminin Sudan'la ilgili tavsiyelerini ve sözde iç barış nutuklarının hangi temele oturduğunu sanıyorsunuz?
Amerikan Yönetimi, halkı Müslüman bir Sudan'ın kara kaşı, kara gözü için mi demokrasi havarisi kesiliyor?
Kara sıvı petrol için bu ülkeye karşı seferlik başlatıldı.
Sudan'da işbaşında islami bir yönetim bulunuyor.
"Yeşil Kuşak" projesi bağlamında İslami rejimlere cephe alan Amerika, bu ülkedeki rejimi de iç karışıklıklardan istifade ederek devirmek için düğmeye bastı.
Afganistan ve Irak sudan gerekçelerle işgal edilmişti.
Sudan'ın sudan gerekçelerle işgal edilmesine bari engel olalım.
Sudan'da ülke içinde son aylarda patlak veren iç çatışmaların önlenmesi gerekçesiyle BM'yi devreye sokmayı düşünen Amerikan Yönetimi, Afganistan ve Irak'tan sonra üçüncü bir Müslüman ülke olan Sudan'ı gözüne kestirdi diyebiliriz.
Hatırlayacak olursanız, Sudan'a daha önce 1996 yılında Amerikan uçaklarınca saldırılarda bulunulmuştu.
Saldırıların ana gerekçesi ise; Yine ladin ve örgütü yanısıra Irak ve Yemen gibi ülkelere bu ülkeden kimyasal silahlar yapımında kullanılan maddelerin aktarılıyor olması idi.
Güya kimyasal silahların hammaddesi buradaki fabrikalarda üretiliyor idi.
Saldırılardan sonra anlaşıldı ki; ne öyle bir durum var ne de o cinsten fabrikalar.
Irak ve Afganistan filminde olduğu gibi uydu fotoğrafları ile işler kılıfına uydurulmuş, uluslararası kamuoyu da uyutulmuştu.
Havadan uçak bombardımanıyla delik deşik edilen bölgedeki fabrikaların hurdalıklar olduğu görüldü.
Yani Sudan sudan gerekçelerle bombalandı.
Tüm uluslararası müdahalelere rağmen Afrikalı halkın perişanlığı önlenemiyor. Bir taraftan açlık ve AIDS, diğer taraftan ülke içi şiddet binlerce hatta milyonlarca insanın her yıl ölmesine neden oluyor.
Afrika ülkelerindeki yerel şiddeti silah satarak destekleyen Avrupa uluslarının ikiyüzlü politikalarından medet ummak da ayrı bir ikilem.
Geri kalmış fakir Güney kapsamına alınan ve Kuzeyli gelişmiş ülkeler tarafından yıllarca sömürülen Afrika'nın içler açısı durumu 21'nci yüzyıla da damgasını vurmuş durumda.
İnsan hakları örgütleri bu kıtaya yardım eli uzatmak için rapor üzerine rapor, Kızılhaç gibi yardım örgütleri de yardım üstüne yardım gönderiyor; Ama bu yardım ve destekler yine batılı tüccarların kontrolüyle ve kısıtlı olarak yerine ulaşıyor, çoğunca da ulaştırılmıyor.
Ne ödenekler istenilen boyutta oluyor, ne de yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor.
Şiddet ve anarşinin kucağındaki Afrika ülkeleri dünyanın ve insanlığın gözleri önünde eriyor.
Fildişi'nden Çad'a; Libya ve Mısır'dan Etiyopya'ya kadar Afrika'nın geniş ve kavurucu coğrafyasında batılı ülkelerin tek kaygısı petrol ve altın rezervi.
Sudan da bu hedeflerden sadece biri.
Sizler, Amerikan yönetiminin Sudan'la ilgili tavsiyelerini ve sözde iç barış nutuklarının hangi temele oturduğunu sanıyorsunuz?
Amerikan Yönetimi, halkı Müslüman bir Sudan'ın kara kaşı, kara gözü için mi demokrasi havarisi kesiliyor?
Kara sıvı petrol için bu ülkeye karşı seferlik başlatıldı.
Sudan'da işbaşında islami bir yönetim bulunuyor.
"Yeşil Kuşak" projesi bağlamında İslami rejimlere cephe alan Amerika, bu ülkedeki rejimi de iç karışıklıklardan istifade ederek devirmek için düğmeye bastı.
Afganistan ve Irak sudan gerekçelerle işgal edilmişti.
Sudan'ın sudan gerekçelerle işgal edilmesine bari engel olalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005