İslam dünyasındaki Haçlı-Siyonist kuşatma ve vahşet artarak devam ediyor. 2 milyarlık İslam dünyası ise Peygamberimizin (s.a.a.v) tabiri ile 'çerçöp' olmuş durumda.
"Yakında milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için) birbirlerini davet edecekler."
Birisi: "Bu o gün bizim (sayıca) azlığımızdan dolayı mı olacak?" dedi.
Resulullah (s.a.a.v), "Hayır, aksine siz o gün kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak." buyurdu.
Yine bir adam: "Vehn nedir ya Rasûlullah?" diye sorunca:
"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir." buyurdu. (Ebu Davud, Melahim, 5)
Neden çerçöp haline geldik?
Peygamberimizin o iki emanetine (Kuran ve Ehl-i Beyt) sarılmadık. Ayrıştık. Bir kesim, kendilerine 'Ehl-i Sünnet ve-l cemaat' dedi. Bir başkası kesim, 'Şia' dedi. Sonra bu anlayışlar kendi içinde de ayrışmaya başladı.
Öyle ki, Peygamberimiz haber verdiği şekilde 73 fırkaya, fikre, görüşe, anlayışı, STK'ya, tarikata artık adına ne derseniz, ayrıştık, ayrıldık.
Ama Peygamberimiz 73'ün sadece bir tanesi 'benim yolumdadır, kurtuluşa erecektir' dedi.
Herkes 'o bir, biziz' diyerek geri kalanı dışladı, tekfir etti. Oysa iman iddiasındaki herkes biraz Kuran'a ve Peygamberimize baksaydı ortak paydanın 'Tevhit ve Ehl-i Beyt' olduğunu görürdü.
Sorun dışarda değil bizde
İslam dünyasının bu haline sebep arıyorsak ilk sebep bizleriz. Bizler ne Kitabımızı anladık ne de Peygamberimizi tanıdık. Bu cehaletimiz şimdi varlığımızı tehdit ediyor.
Örneğin Peygamber Efendimiz!
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v) , gönderiliş gayesini 'güzel ahlakı tamamlamak' olarak açıklamıştır.
Güzel ahlakın içinde ne var? Adalet var, sadece inanan insanları değil; dini, dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, sosyal statüsü ve rolü farklı da olsa bütün insanları değerli görerek muhatap almak, onlarla ortak paydalar üzerinde iletişim kurmak, sevgi, saygı, hoşgörü, nezaket hülasa ne kadar güzel haslet varsa onu sergilemek var.
İmam Ali'nin tanımlaması ile Hz. Peygamber, beraber oturduğu insanlarla ilgilenir, her birine gerekli iltifat ve ilgiyi gösterirdi. Öyle ki, Peygamberimizle muhatap olan birisi, en çok sevdiği insanın kendisi olduğunu sanırdı.
Peygamber Efendimiz üslup ve nezaketinin yanında kolaylaştırıcı ve kolay olanı tavsiye ederdi. Yanlışı kınayarak değil nezaketle düzeltirdi.
Bir Müslümanın canı ise (bugünkü tabirle) O'nun kırmızıçizgisiydi.
Düşmandan asla korkmamıştır. Başımıza bir iş gelmesin, ekonomimiz, ticaretimiz zayıflamasın diye zulüm ve zalimler karşısında asla susmamış, bilakis tek bir Müslümanın canı ve namusu için savaş meydanına çıkmıştır. (Beni Nadir Yahudilerinin kuşatılması)
İşte Sünnet ehli (Ehl-i Sünnet) olmak bu gibi daha nice Peygamberi hallerle hallenmektir.
Yoksa şeklen Ortadoğu coğrafyasındaki iklim şartlarına göre giyim tercihleri olan cübbe, şalvar, sarık gibi maddi nesnelerin altığa girip, ahkam kesmek, sağı-solu damgalamak, insanları tehdit etmek asla sünnet olamaz. Olsa olsa (haşa) ilahlık iddiası olur.
Hele hele Allah'a şirk koşanlarla, çocuk isnat edenlerle hem dost olup, hem de Peygamber yolunda olduğunu iddia etmek maddenin yapısına aykırı olduğu gibi kendini aldatmaktan başka bir şey değildir.
Peygamber Efendimiz mükemmel bir muallim yani insan yetiştiricisiydi. Her kişiye vasfına, algı yeteneğine göre eğitir ve görevlendirdiği kişilerin kabiliyet, liyakat ve ehliyetine dikkat ederdi.
Öyle ki, 'Kıyamet ne zaman kopacak?" diye soran kişiye, "Emanet zayi edildiği zaman kıyameti bekle" buyurmuş, aynı şahsın emanetin nasıl zayi olacağı sorusuna ise "İşler ehil olmayan kimselere verildiği zaman" demiştir.
Peygamberimizin (s.a.a.v) sosyal diyaloglarından birisi de hediyeleşmektir: 'Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın.'
Hz. Peygamber, insanlara hediye vermiş ve başkalarının hediyelerini de kabul etmiştir.
Peki, hediyeleşince ne olur? Karşılıklı sevgi pekişir. Su-i zannı önler. Gönülleri yatıştırır. Dostlukları kuvvetlendirir. Hizmet ve başarıyı teşvik eder. Olası kötülüklere set olur.
Sevgili Peygamberimiz yetimlerin babası, muhtaçların hamisi, yalnızların yoldaşı, dertlileri dermanı idi.
O ve Ehl-i Beyt'i her zaman muhtaçları gözetmiş ve kendi nefislerine tercih etmişlerdir.
Yediğinden yedirirler, giydiklerinden giydirirlerdi. Yapılan her iyiliğe mutlaka karşılık verir, hayatı boyunca kendisinden bir şey isteyene asla hayır dememiştir.
Mesajlarımı ulaştırın
Peygamber Efendimizin, Veda Hutbesindeki vurgularından birisi de 'mesajlarının' bütün insanlığa ulaştırılmasıdır.
Bu hutbede Hz. Peygamber; "Sizden burada bulunanlar sözlerimi burada bulunmayanlara ulaştırsın. Belki burada bulunan, kendinden daha anlayışlı ve sözlerimi daha iyi muhafaza edecek birine ulaştırır" diye hitap etmiştir.
Yine bir başka Hadisi Şerifinde; "Benim sözümü duyan, ezberleyen ve işittiği gibi kendinden sonrakilere ulaştıranı Allah, nurlara gark etsin. Kendinden daha anlayışlı olanlara ilim taşıyan nice insanlar vardır. Niceleri de âlim olmadıkları halde ilim taşırlar".
Bir başka hadisinde de: "Kendisinden sorulan bir bilgiyi gizleyen ve onu, insanlara ulaştırmayan kişiye kıyamet günü ateşten gem vurulur," buyurmuştur.
Peygamberimizin koyduğu şerh
"Benim adıma söylenmiş bir yalan, bir başkasının adına söylenen yalan gibi değildir. Bile bile benim adıma yalan uyduran kişi cehennemdeki yerine hazırlansın."
"Kim benim adıma (kasten) yalan uydurur ise cehennemdeki yerine hazırlansın!"
"Kim yalan olduğu görüşünde olduğu halde benden hadis nakleder ise o iki yalancıdan birisidir."
Sadece bu birkaç Peygamberi vasfı karakter edinebilseydik emin olun yürüklerimiz topluca vururdu.
Ne demişti Merhum Mehmet Akif Ersoy?
"Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.
Toplu vurdukça yürekler onu, top bile sindiremez."
- İsrail için söz tükenmiş yazı bitmiştir / 02.10.2024
- Geleceğimizi de çaldılar / 01.10.2024
- Erdoğan dışarıdan da içeriye oynuyor / 30.09.2024
- Doğu sınırlarımız namustur ya batı sınırlarımız! / 29.09.2024
- ‘Türkiye’nin sorunu artık siyasi parti sorununu aşmıştır’ / 28.09.2024
- Suriyelilerin gitmesini bir de Bilal Erdoğan istemiyor / 27.09.2024
- BTP neden gizlendi, gizleniyor? / 26.09.2024
- Bağımsız Türkiye Partisi neden kuruldu? / 25.09.2024
- İyi bir ekonomist olmadan önce iyi bir insan olmak / 23.09.2024