(dünden devam?)
İslam dininin yaşanmış ve yaşanacak olan her türlü yücelikleri, her türlü hüzün ve fırtınalarının bir örneği adeta "Hane-i Saadet'te" yaşanmıştır. Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'inde "? Ey Ehl-i Beyt! Allah, sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" (Ahzab Sûresi, 33) diye muştulayıp tebcil ettiği "Hane-i Saadet"te nübüvvet nuru ve velayet nuru cem olmuştur.
Bir başka ifadeyle, Ehl-i Beyt'in yüce İmamı Hz. Ali'deki "velayet nuru", âlemlere rahmet Hz. Muhammed'in "risalet nuru"nun devamıdır. Risalet ve velayet nurları, adeta aynı madalyonun iki yüzü gibidir. Peygamberlerin ve risaletin şahı Hz. Muhammed'dir, velayetin şahı ise Ali'yyül Murteza'dır. Ancak, Resûlullah'tan sonra artık peygamber yoktur.
Yüce Allah, âlemlerin Rabbi, Resûlullah ise âlemlere rahmet peygamberdir. Resûlullah (s.a.v.) ilmin ve hikmetin şehri; Hz. Ali ise kapısıdır. Resûlullah (s.a.a) buyurdu: "Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır." (Tirmizî 3723).
Allah'ın koruması ve ismeti altındaki Resûlullah'ın ilim şehrine giden yolların hepsi Ali kapısından geçer.
Hak yollar Ali kapısına çıkar. Ali kapısı ise Resûlullah şehrine açılır? Resûlullah'ın şehrinde ise Yüce Allah bulunur, orası tevhid şehridir.
Kıyamet sabahına kadar her kim ki, İslam'ın nuru ile tenvîr olur; onun, Allah'ın lütfu, Resûlullah'ın şefaati ile Hz. Ali'den bir nasibi vardır. Yani Peygambere açılan kapı, mutlak surette Ali'den geçer. Bir insan nebevî yoldan feyz almış bile olsa, mutlaka onun Hz. Ali'den bir nasibi vardır. Hz. Ali (k. veche), İslam'ın ilk gününden son nefesine kadar tevhid, iman, ibadet, hikmet, adalet, feragat, fedakârlık, şecaat ve cesaret timsali olarak Resûlullah'ın adeta ikiz kardeşi gibidir.
Musa'ya nispetle Harun ne ise; Resûlullah'a nispetle Hz. Ali O'dur.
Kıyamete kadar gelmiş ve gelecek olan ümmet-i Muhammed'e, Hz. Ali'nin "kim olduğu"nu bizzat Resûlullah anlatıyor, takdim ediyor:
"Şüphesiz ki, Ali Bendendir; Ben de O'ndanım. O, Benden sonra her mü'minin velisidir." (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, IV, 437-8; Tirmizi, X, 209).
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Ali'nin elini kaldırdı ve şöyle ilan etti: "Ali Bendendir, Ben de O'ndanım. Ali Benim velimdir, Benim nâmıma borcumu öder. Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Ben O'na dost olanın dostuyum, düşmanının da düşmanıyım. Allah'ım, Ali'yi seveni sev, düşman olana Sen de düşman ol. O'na yardım edene de yardım et!" (Nesai, Hasais, Hd. No. 66, 95, 96; İbn Kesir, Bidaye, V, 212; el Bezzar, III, 188; Tirmizi, X, 221, Tuhfe; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, IV, 164-5 ve V, 3247).
"Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim" (Maide: 3) ayet-i kerimesi de, Veda Haccı'ndan sonra Gadir-i Hum hutbesi okunduğu sırada ve Hz. Ali'nin velayeti hakkında nâzil olmuştur. Bu, sahih rivayetlerle sabittir. Konuya dair râvilerden bazıları şunlardır: Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Ebu Said El-Hudri, Berra b. Azib, Zeyd b. Erkam, Selman-ı Farisi, Ebu Zer Gifari, Ammar b. Yasir, Mikdad b. Esved ve Ebu Hureyre.
Nitekim bu konuda şöyle rivayet edilir: Resûlullah halkı Gadir-i Hum'da topladı ve Ali b. Ebi Tâlib'e itaate davet etti. Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı. Öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü. Sonra buyurdu ki: "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak!"
Ardından henüz insanlar dağılmamıştı ki, "Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim" ayeti nâzil oldu. Bunun üzerine Resûlullah buyurdu ki: "Allahüekber! Din kemâle erdirildi. Nimet tamamlandı. Yüce Allah, Benim risaletime, Ali'nin de velayetine razı oldu." (İbn Asakir, Tercemet-i İmam Ali, c. 2, s. 75; Tarih-i Bağdadî, c. 8 s. 290; Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 43; Menakıb-ı İbn Meğazili, s. 19; İbn Cevzi, Tezkire'ül-Havas, s. 29; Suyuti, Durrü'l-Mensur).
(devam edecek)?
İslam dininin yaşanmış ve yaşanacak olan her türlü yücelikleri, her türlü hüzün ve fırtınalarının bir örneği adeta "Hane-i Saadet'te" yaşanmıştır. Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'inde "? Ey Ehl-i Beyt! Allah, sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" (Ahzab Sûresi, 33) diye muştulayıp tebcil ettiği "Hane-i Saadet"te nübüvvet nuru ve velayet nuru cem olmuştur.
Bir başka ifadeyle, Ehl-i Beyt'in yüce İmamı Hz. Ali'deki "velayet nuru", âlemlere rahmet Hz. Muhammed'in "risalet nuru"nun devamıdır. Risalet ve velayet nurları, adeta aynı madalyonun iki yüzü gibidir. Peygamberlerin ve risaletin şahı Hz. Muhammed'dir, velayetin şahı ise Ali'yyül Murteza'dır. Ancak, Resûlullah'tan sonra artık peygamber yoktur.
Yüce Allah, âlemlerin Rabbi, Resûlullah ise âlemlere rahmet peygamberdir. Resûlullah (s.a.v.) ilmin ve hikmetin şehri; Hz. Ali ise kapısıdır. Resûlullah (s.a.a) buyurdu: "Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır." (Tirmizî 3723).
Allah'ın koruması ve ismeti altındaki Resûlullah'ın ilim şehrine giden yolların hepsi Ali kapısından geçer.
Hak yollar Ali kapısına çıkar. Ali kapısı ise Resûlullah şehrine açılır? Resûlullah'ın şehrinde ise Yüce Allah bulunur, orası tevhid şehridir.
Kıyamet sabahına kadar her kim ki, İslam'ın nuru ile tenvîr olur; onun, Allah'ın lütfu, Resûlullah'ın şefaati ile Hz. Ali'den bir nasibi vardır. Yani Peygambere açılan kapı, mutlak surette Ali'den geçer. Bir insan nebevî yoldan feyz almış bile olsa, mutlaka onun Hz. Ali'den bir nasibi vardır. Hz. Ali (k. veche), İslam'ın ilk gününden son nefesine kadar tevhid, iman, ibadet, hikmet, adalet, feragat, fedakârlık, şecaat ve cesaret timsali olarak Resûlullah'ın adeta ikiz kardeşi gibidir.
Musa'ya nispetle Harun ne ise; Resûlullah'a nispetle Hz. Ali O'dur.
Kıyamete kadar gelmiş ve gelecek olan ümmet-i Muhammed'e, Hz. Ali'nin "kim olduğu"nu bizzat Resûlullah anlatıyor, takdim ediyor:
"Şüphesiz ki, Ali Bendendir; Ben de O'ndanım. O, Benden sonra her mü'minin velisidir." (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, IV, 437-8; Tirmizi, X, 209).
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Ali'nin elini kaldırdı ve şöyle ilan etti: "Ali Bendendir, Ben de O'ndanım. Ali Benim velimdir, Benim nâmıma borcumu öder. Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Ben O'na dost olanın dostuyum, düşmanının da düşmanıyım. Allah'ım, Ali'yi seveni sev, düşman olana Sen de düşman ol. O'na yardım edene de yardım et!" (Nesai, Hasais, Hd. No. 66, 95, 96; İbn Kesir, Bidaye, V, 212; el Bezzar, III, 188; Tirmizi, X, 221, Tuhfe; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, IV, 164-5 ve V, 3247).
"Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı beğendim" (Maide: 3) ayet-i kerimesi de, Veda Haccı'ndan sonra Gadir-i Hum hutbesi okunduğu sırada ve Hz. Ali'nin velayeti hakkında nâzil olmuştur. Bu, sahih rivayetlerle sabittir. Konuya dair râvilerden bazıları şunlardır: Hz. Ali, Abdullah b. Abbas, Ebu Said El-Hudri, Berra b. Azib, Zeyd b. Erkam, Selman-ı Farisi, Ebu Zer Gifari, Ammar b. Yasir, Mikdad b. Esved ve Ebu Hureyre.
Nitekim bu konuda şöyle rivayet edilir: Resûlullah halkı Gadir-i Hum'da topladı ve Ali b. Ebi Tâlib'e itaate davet etti. Sonra Ali'nin kolundan tutarak kaldırdı. Öyle ki koltuk altının beyazlığı görüldü. Sonra buyurdu ki: "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah'ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, yardım etmeyerek yalnız bırakanı yalnız bırak!"
Ardından henüz insanlar dağılmamıştı ki, "Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim" ayeti nâzil oldu. Bunun üzerine Resûlullah buyurdu ki: "Allahüekber! Din kemâle erdirildi. Nimet tamamlandı. Yüce Allah, Benim risaletime, Ali'nin de velayetine razı oldu." (İbn Asakir, Tercemet-i İmam Ali, c. 2, s. 75; Tarih-i Bağdadî, c. 8 s. 290; Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 43; Menakıb-ı İbn Meğazili, s. 19; İbn Cevzi, Tezkire'ül-Havas, s. 29; Suyuti, Durrü'l-Mensur).
(devam edecek)?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016