(Ortadoğu ve Hicaz Bölgesinde Misyoner Faaliyetleri)İslam ülkelerinde karışıklık ve fitne çıkarma işini vatan aşkı olarak kabul etmiş bulunan Humpher Basra'daki faaliyetlerini şöyle anlatıyor:
"Denizlerde altı aylık bir yolculuktan sonra Basra'ya ulaştım. Bu şehirde genellikle etraftan gelen kabileler yaşamaktadır. Burada Şii ve Sünni, İranlı ve Arap olarak iki grup bir arada yaşamaktadır. Basra'da çok az sayıda Hıristiyan da bulunmaktadır. Hayatımda ilk kez Şii ve İranlılar ile tanışıyorum. Sömürgeler Bakanlığı'nın yüksek makamlarına bir keresinde Sünni-Şii ihtilafı konusunu açarak dedim ki, 'Müslümanlar eğer yaşamanın anlamını kavramış olsalardı aralarındaki bu ihtilafa son verir, birlik olurlardı'. Meclis Başkanı aniden sözümü keserek: 'Sen Müslümanlar arasındaki ihtilaf ateşini körüklemelisin. Oysa şimdi onları birliğe davet ediyor gibisin' demişti. Yine Bakan Yardımcısı beni Irak yolculuğuna göndermeden önce şöyle diyordu: 'Humpher, sen bilirsin ki savaş doğal bir şeydir. Allah'ın Adem'i yarattığı ve Hâbil'le Kâbil'in doğduğu zamandan itibaren insanlar arasında sürekli ihtilaflar mevcut olmuştur. Ve bu ihtilaflar Mesih (Hz. İsa) dönünceye kadar devam edecektir. İnsanlar arasındaki ihtilafları 5 kısma ayırabiliriz: - Renk ayırımı (siyah-beyaz vs.), - Kabile ihtilafları, - Arazi ihtilafları, - Dinî ihtilaflar, - Milliyetçilik. Senin bu yolculuktaki en önemli görevin Müslümanlar arasındaki ihtilafların boyutlarını belirlemektir. Ayrılık ateşini patlayıncaya kadar körüklemenin yollarını arayıp bulmalısın. Bu konuda edineceğin bilgileri Londra'ya iletmelisin. Eğer başarabilirsen bazı İslam topraklarında Sünni-Şii savaşı başlar. Bunu yapabilirsen Büyük Britanya'ya en büyük hizmeti yapmış olursun". Sömürgeler Bakanının Yardımcısı sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Biz İngilizler sömürülen ülkelerde ayrılık tohumlarını ekmedikçe ve ayrılık ateşini tutuşturmadıkça rahat ve müreffeh yaşayamayacağız. Biz Osmanlı İmparatorluğu'nu şehirlerde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar icat ettiğimiz taktirde yenebiliriz. Küçük İngiliz halkı böyle geniş bir toprağı başka türlü nasıl işgal edebilir? Bu durumda sayın Hemofer, sen bütün gücünle karışıklık, ayrılık ve ayaklanma ateşini tutuşturmaya çalışmalısın. Göreve bu noktadan başlamalısın. Şunu bil ki Osmanlı ve İranlıların bölgedeki gücü sarsılmaktadır. Sen halkı yöneticilere karşı kışkırtmakla görevlisin. Tarihî kanıtlar şunu ispat etmiştir ki; bütün inkılaplar halkın yöneticilere karşı ayaklanması ile başlamıştır. Eğer bir bölgede halk arasında ihtilaf, kargaşalık baş gösterirse, birlikten vazgeçerlerse onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur".
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
"Denizlerde altı aylık bir yolculuktan sonra Basra'ya ulaştım. Bu şehirde genellikle etraftan gelen kabileler yaşamaktadır. Burada Şii ve Sünni, İranlı ve Arap olarak iki grup bir arada yaşamaktadır. Basra'da çok az sayıda Hıristiyan da bulunmaktadır. Hayatımda ilk kez Şii ve İranlılar ile tanışıyorum. Sömürgeler Bakanlığı'nın yüksek makamlarına bir keresinde Sünni-Şii ihtilafı konusunu açarak dedim ki, 'Müslümanlar eğer yaşamanın anlamını kavramış olsalardı aralarındaki bu ihtilafa son verir, birlik olurlardı'. Meclis Başkanı aniden sözümü keserek: 'Sen Müslümanlar arasındaki ihtilaf ateşini körüklemelisin. Oysa şimdi onları birliğe davet ediyor gibisin' demişti. Yine Bakan Yardımcısı beni Irak yolculuğuna göndermeden önce şöyle diyordu: 'Humpher, sen bilirsin ki savaş doğal bir şeydir. Allah'ın Adem'i yarattığı ve Hâbil'le Kâbil'in doğduğu zamandan itibaren insanlar arasında sürekli ihtilaflar mevcut olmuştur. Ve bu ihtilaflar Mesih (Hz. İsa) dönünceye kadar devam edecektir. İnsanlar arasındaki ihtilafları 5 kısma ayırabiliriz: - Renk ayırımı (siyah-beyaz vs.), - Kabile ihtilafları, - Arazi ihtilafları, - Dinî ihtilaflar, - Milliyetçilik. Senin bu yolculuktaki en önemli görevin Müslümanlar arasındaki ihtilafların boyutlarını belirlemektir. Ayrılık ateşini patlayıncaya kadar körüklemenin yollarını arayıp bulmalısın. Bu konuda edineceğin bilgileri Londra'ya iletmelisin. Eğer başarabilirsen bazı İslam topraklarında Sünni-Şii savaşı başlar. Bunu yapabilirsen Büyük Britanya'ya en büyük hizmeti yapmış olursun". Sömürgeler Bakanının Yardımcısı sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Biz İngilizler sömürülen ülkelerde ayrılık tohumlarını ekmedikçe ve ayrılık ateşini tutuşturmadıkça rahat ve müreffeh yaşayamayacağız. Biz Osmanlı İmparatorluğu'nu şehirlerde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar icat ettiğimiz taktirde yenebiliriz. Küçük İngiliz halkı böyle geniş bir toprağı başka türlü nasıl işgal edebilir? Bu durumda sayın Hemofer, sen bütün gücünle karışıklık, ayrılık ve ayaklanma ateşini tutuşturmaya çalışmalısın. Göreve bu noktadan başlamalısın. Şunu bil ki Osmanlı ve İranlıların bölgedeki gücü sarsılmaktadır. Sen halkı yöneticilere karşı kışkırtmakla görevlisin. Tarihî kanıtlar şunu ispat etmiştir ki; bütün inkılaplar halkın yöneticilere karşı ayaklanması ile başlamıştır. Eğer bir bölgede halk arasında ihtilaf, kargaşalık baş gösterirse, birlikten vazgeçerlerse onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur".
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden