Türkiye-Rusya-Suriye ve dolayısı ile Erdoğan-Putin-Esad arasındaki ilişkiyi anlayabilmek ve daha genel manada Suriye denkleminde çözüm üretebilmek için aslında öncelikle Tartus`ta yer alan Rus Donanması'nı ele almanın gerekli olduğunu belirterek yazımıza hızlı bir giriş yapalım.
Yazımız dâhilinde yer alan özel terimler için internette arama yaparak merakınızı çeken ayrıntılara kolayca erişebileceğinizi belirtmek isterim.
1971 yılında açılışı yapılan Tartus Askeri Limanı'nın 2012 yılında Rus Özel Kuvvetleri'ne açıldığı kabul edilmekte olup daha öncesi için Rus resmî kaynakları ilgilerinin bulunduğunu reddetmektedir.
3 Ağustos 2012 itibarı ile 3 adet Rus amfibik savaş gemisi Karadeniz ve Boğazlar üzerinden Tartus'a gelmiştir ve 2013 yılında Tartus ve çevresinde bulunan Rus savaş gemilerinin sayısının 13'e yükseldiği söylenmektedir.
Tartus, 2017 yılına kadar Rusya kaynaklarında 'üs' kelimesi yerine 'teknik destek limanı' olarak adlandırılsa da artık bir Rus Deniz Üssü olarak bilinmektedir.
18 Ocak 2017 tarihi ise Tartus Limanı ve aynı zamanda tüm Doğu Akdeniz Suları için bir dönüm noktasıdır: Suriye ile yapılan 49 yıllık anlaşma ile birlikte Rusya Devleti, liman sınırlarının daha da genişletilebilmesine de imkan verecek şekilde liman üzerinde karşılıksız ve bağımsız hak sahibi olmuştur. Anlaşma ayrıca Rusya Devleti'ne nükleer gemi ve denizaltıların da bulunmasına izin vermektedir. Liman alanı Suriye Devleti kanunlarının ve mahkeme kararlarının dışında tutulmuş ve anlaşma Rus Parlemantosu'nda da ayrıca onaylanmıştır. Anlaşmaya göre herhangi bir sınıf farkı gözetilmeksizin 11 adet savaş gemisi limanda bulunabilmekle birlikte bu sayı bölgedeki savaş gemisi sayısına sınır getirildiği manasına gelmemektedir.
Bugün itibarı ile Tartus Rus Askeri Üssü boyu 100 metreye kadar olan 4 adet savaş gemisine aynı anda bakım yapabilmektedir. Henüz 129 metre Neustrashimyy sınıfı fırkateynler, 163 metre Udaloy sınıfı destroyerler, 186 metre Slava ve 252 metre Kirov sınıfı kruvazörler ve 305 metre Kuznetsov sınıfı uçak gemilerinin limana yanaşamıyor olduğu varsayılsa da bu gemilere açıktan destek sağlanabilmesi mümkündür.
Yakın bir dönemde güdümlü füzelere sahip Veliky Ustyug isimli korvet ile birlikte iki dizel denizaltıya ait fotoğrafların basında yer alması ile birlikte Rus Bölge Deniz Komutanı Sergei Tronev, 26 Eylül 2019'da korvet ve denizaltılara ilave olarak iki güdümlü korvet, üç hücumbot ve destek gemilerinin zaten limanda olduğunu belirtmiş ama daha da önemlisi limanda bulunanlar haricinde Arktik Üs'ten bölgeye yeni gelen ve güdümlü füzelere sahip Marshal Ustinov kruvazörü ile Karadeniz'den bölgeye gelen güdümlü füzelere sahip Admiral Makarov fırkateyninin Doğu Akdeniz'de olduğunu dile getirmiştir.
Rus kaynaklarına göre Kasım ayı ile birlikte üste genişletme ve iyileştirme çalışmaları da başlayacak olup ileride daha büyük gemilere de doğrudan destek sağlanabilmesi amaçlanmaktadır. Bölge donanmasının ikmal ve bakım sorumlusu Yevgeny Gushchin çalışmalar tamamlandığında yedek parçaların önemli bir kısmının artık Rusya'dan getirilmek yerine üs içerisinde üretileceğini de belirtmiştir. Başka bir deyimle Tartus önümüzdeki birkaç yıl içinde liman, bakım, onarım ve aynı zamanda parça üretim merkezi haline gelecektir.
Tartus Rus Deniz Üssü ile ilgili genel bir değerlendirme sonrasında asıl stratejik soruya gelmekteyiz…
Rusya'nın sıcak denizlere inme politikaları ve projeleri Rus-Türk tarihi başta olma üzere Balkanlar, Anadolu ve Kafkasya coğrafyasını şekillendirmiş ve tarihte ilk defa Rusya Boğazlar'ı es geçerek sınırları dışında bir üs kurabilmeyi başarmış ve üstelik bu üs Doğu Akdeniz Suları'na hakim pozisyonda yer almıştır.
Doğu Akdeniz ise stratejik öneminin yanı sıra bugün artık zengin doğalgaz yataklarının da merkezi konumundadır.
Sadece bu iki değişken bile Rusya Devleti için tarihi bir dönüm noktası olup Putin'i Rusya tarihinde bir kahraman yapmaya yeterlidir.
Tüm bunlar ise Suriye Devleti'nin ve Beşar Esad'ın katkıları ile gerçek olmuştur.
Dünya birleşse Rusya'nın böylesi değerli bir askeri üsten savaş olmaksızın çıkmayacağı açık iken Rusya kendisine bu imkanı veren Esad'ı da asla ve asla harcamayacaktır.
İşte Türkiye tam da bu noktada maalesef hata yapmış ve Esad'ın iktidardan uzaklaştırılabileceği seçeneklere oynayarak Suriye denklemini kendisi açısından da çözümsüzlüğe itmiştir.
Çözüm ise zaten yukarıdaki satırlarda yer almaktadır.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020