Suriye’de devriye pürüzü
Türkiye ile Rusya arasında bu yıl 15 Mart’ta Suriye’de kritik önemi haiz M4 karayolu etrafında başlayan devriyelere ara verildi. Bu gelişmenin perde arkasında Türkiye ile Rusya arasında görüş ayrılıkları yatıyor.
24.09.2020 18:43:00





YENİ MESAJ / DETAY HABER
Türkiye ve Rusya, 5 Mart'ta imzaladıkları mutabakatın ardından 15 Mart'ta, İdlib'in güneyindeki M4 karayolunda ortak devriyelere başlamıştı. Karayolunun kuzeyinde ve güneyinde 6'şar kilometrelik alanda güvenli şerit oluşturulacak ve böylece karayolu da kullanıma açılacaktı. Ancak Temmuz ve Ağustos aylarında Türk ve Rus askeri konvoylarına devriyeler sırasında yapılan saldırılar arttı. Araçlar hasar görürken Ağustos ayı sonunda 26. ortak devriye sırasında düzenlenen bir saldırıda bir Rus askeri hafif şekilde yaralandı. Daha sonra da ortak devriyelere, bölgedeki radikal grupların saldırıları nedeniyle ara verildiği duyuruldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 21 Eylül Pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri'nin Al Arabiya kanalına verdiği röportajda, Türkiye ile Rusya'nın İdlib'deki ortak devriyelerini neden durduğuna ilişkin, "Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü, silahlı provokasyonlarına ve Suriye hükümetinin pozisyonlarıyla Rusya'nın Hmeymim'deki hava üssüne saldırmaya devam ediyor. Türk mevkidaşlarımız, bu terör saldırılarına karşı savaşmaya ve hükümetle diyaloga hazır olan muhaliflerle bu teröristleri birbirinden ayırmaya yönelik verdikleri söze sadık olduklarını söylüyor" demişti.
Gruplar arasında çatışmalar arttı
Sahada ise HTŞ ile diğer cihatçı gruplar arasındaki çatışmalar şiddetleniyor. Son dönemde Rus ve Türk askeri konvoylarını hedef alanların, HTŞ'nin İdlib'deki en büyük rakibi Huraseddin'e bağlı silahlı kişiler olduğu belirtiliyor. El Kaide'yle bağının kalmadığını iddia eden HTŞ, El Kaide'ye doğrudan bağlılık bildiren Huraseddin örgütüyle uzun süredir kırılgan bir işbirliği içindeydi. Ancak son dönemde Huraseddin, Suriye ordusuyla savaşmadığı ve "Batı'yla ve Türkiye'yle temas halinde olduğu" gerekçesiyle HTŞ'ye daha sert bir cephe aldı. İki örgüte bağlı üst düzey isimler karşılıklı olarak yakalandı, bazıları öldürüldü.
Huraseddin ile birlikte Ensar el Tevhid, Ensar el Furkan örgütleri de doğrudan El Kaide lideri Eymen Ez-Zevahiri'ye bağlılığını bildiren; Afganistan, Irak ve diğer Arap ülkelerinden gelen savaşçıların çoğunluğunu oluşturduğu yaklaşık 2 bin kişilik bu grup, İdlib'de bu süreçte daha aktif rol oynamaya başladı.
Türk-Rus gerginliği mi?
Bu arada Moskova, Türk askerlerinin bazı gözlem noktalarından çekilmesini istedi. Rus basını, Rus yetkililere dayandırdığı haberlerde, Türkiye'nin bunun karşılığında iki şartı olduğunu yazdı. Bu şartları, "Tel Rıfat ve Menbic'den Rus askerleriyle birlikte hareket eden YPG'nin çekilmesi; bölgenin Türk ordusu ile Türkiye'nin desteklediği silahlı muhaliflere verilmesi" teşkil ediyor. Rusya ise bu şartları reddetti ve Türk heyete; HTŞ ile Huraseddin'in durdurulmaması halinde Suriye ordusunun İdlib'e operasyon düzenleyebileceğini söyledi. Görüşmelere yakın bir Türk yetkili, "Masada her şey konuşulur, her şey mümkündür. Bizim önceliğimiz mevcut gözlem noktalarımızın güvenliğini sağlamak" cevabını verdi. Yetkili aynı zamanda "Mutabakatın şartlarının Türkiye için geçerli olduğunu, devriyelere her an devam etmeye hazır olduklarını" da belirtti. Türkiye, Rusya ve İran, Eylül 2018'de varılan bir anlaşma çerçevesinde İdlib çevresinde gözlem noktaları oluşturmuştu. Türkiye'nin İdlib'in güneyinde ve doğusunda oluşturduğu bazı gözlem noktaları ise operasyonlarına zaman zaman devam eden Suriye ordusunun kontrolündeki bölgelerin içinde kaldı. Ankara, bu noktalardan çekilmeyeceğini söylerken ve bu noktalara takviyelere devam ederken Rusya, Türkiye'nin buralardan çekilmesini ve kontrolün tamamen Şam'ın elinde olmasını talep ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.