Suriyelilere vatandaşlık ve TOKİ'den ev planları eğer Sayın Erdoğan'ın şahsi fikriyse ya ilkokulda çok fazla hikâye kitabı okumuş, ya da çok fazla fantastik film izliyor. Yok, danışmanlarının fikriyse, danışmanları gerçekten çakal? ABD siyasetinin çok iyi ezberlemişler. Gündemi nasıl kaynatabiliriz, milletin milli ve manevi duygularını nasıl galeyana getirip, toplumu birbirine nasıl düşürebiliriz, sorusunun cevabını çok iyi öğrenmişler.
Kültür entegrasyonu, eğitim dili, yeme, içme, barınma, iş, güvenlik gibi hayati konuları artı bu insanlara sağlanacak imkânlara ülkemizde yoksulluk sınırı altında yaşayan yaklaşık 28 milyon insanın göstereceği tepkiyi bir kenara koyarak ben, başka bir boyuta bakmak istiyorum.
İlk günden bu tarafa Sayın Erdoğan ve AKP, Suriyelileri 'muhacir,' kendilerini ise 'ensar' olarak tariflendirdiler, dimi! Artı İslam üzerinden 'kardeşiz' dediler.
Sormak istiyorum; Birçok kampın yanında ve değişik illerde kadın pazarları kurulmuş. Siz nasıl kardeşsiniz? Türkiye'nin her ilinde bütün üst geçit ve yol kenarlarında ufacık çocuklarıyla ailecek dileniyorlar. Siz nasıl ensarsınız?
Nasıl ensar ve nasıl kardeş olduğunuzu ben söyleyeyim mi? "Ey Avrupa! Salarız üstünüze" Yani 'Ey Avrupa! Suriye'den hicret eden muhacirleri, din kardeşlerimizi bizim istediklerimizi vermezseniz salarız üstünüze, ısırırlar' mantığında kardeşsiniz.
Tabi vatandaşlık tartışmasında sorular çoğalınca hükümetten yeni bir açıklama geldi; 'Suriyelilerin hepsini değil eğitimli, meslek sahibi olanlarını vatandaşlığa alacağız.'
Evet, bu ne mantığıdır biliyor musunuz? Bir kere İslam mantığı değil. Ya! Haçlı mantığıdır, Haçlı. Avrupa kapılarına giden Suriyelilere Almanya, Avusturya, Belçika ve diğer ülkeler ne yaptılar! Yüksek öğretim almış, meslek sahibi olanları aldılar diğerlerini kamplara doldurup geri kabul anlaşması gereği ülkemize ya gönderdiler, ya da gönderecekler.
Bu Haçlı mantığını savunan medyaya bakıyorsun! Gazeteleri 3 milyon taze kan, diye manşet atıyor. Kalemşörleri, 'küresel ısınmadan ötürü Suriyeliler kuzeye (ülkemize) zaten göç edecekti, büyütmeyin' diye bir mantık ortaya koyuyor. Vatandaş ise onların (Suriyelilerin) dedeleri Çanakkale'de savaştı gibi bir şeylerle Haçlı mantığını icraata dönüştürmeye çalışan Saray ve hükümeti aklamaya çalışıyorlar.
Netice ne olur? Saraylarda yaşayan, zırhlı araçlara binen, gemiciklere, özel sitelere, tatil köylerine, şirketlere sahip olan ülke yöneticilerine bir şey olmaz. Ama atölyelerde asgari ücretle çalışanlara yol görünüyor. Çünkü daha az ücretle çalışanlar geliyor.
Simit satıcıları, çöp toplayıcıları ve dilenciler arasında rant kavgası başlar. Sokakta eşinin elindeki çantasının çalınma olasılığı % 30'lardan % 60'lara çıkar. Oğlunun bıçaklanma olasılığı da % 70'ye yaklaşır. Arkadaşlarıyla gezen veya gece evine dönen kızının nelerle karşılaşacağının yüzdesini hiç yazmak bile istemiyorum.
Millete söyleyeceğim! Akıllı olun. Öyle fantezilerle ülkeyi yönetenlerin fedailiğini bırakın. Bırakmazsanız, fedailerin sonunun ne olduğunu filmlerden izleyin.
Erdoğan'dan faize bir övgü daha
Sayın Cumhurbaşkanı kamera arkasını bilmem ama kameraları görünce adeta kendini kaybediyor. Öyle cümleler kuruyor ki adeta kendini inkar ediyor, 14 yıllık iktidarını inkar ediyor, 50 yıllık dini söylemlerini inkar ediyor. İlginç olan ise milletimiz bu açık inkarları görmüyor. Haliyle ortaya çıkan sonuç hem söz sahibini, hem de alkışlayanı bağlıyor. Hem de ne bağlama!
Geçtiğimiz Ramazan'da Sayın Erdoğan ekonomi üzerine konuşuyor ve diyor ki; "Faizin zulmü altında inim inim inleyen ülkeler biliyorum, başta kendi ülkem olmak üzere. Bundan kurtulmamız lazım. Faiz yatırımcılar için bir teşvik aracı olacaksa anlamlıdır."
Faiz eşittir zulüm. Tamam, doğru. 14 yıldır iktidardasınız neden bu zulmü millet ve devletimize reva görüyorsunuz?
(Not; Prof. Dr. Haydar Baş'ın vatandaşlık maaşı projesine utanmadan, arsızca 'nereden verecek' diyen münafıklar, bu iktidar 14 yılda 600 milyar dolar borç faizi ödedi.)
Ve kopma noktası! 'Faiz, yatırımcılar için bir teşvik aracı olacaksa anlamlıdır.' Ne demek bu? Zulümden teşvik mi olur? Allah ve Resulünün "haram' dediğine anlam mı verilir? Bu sözün Allah'ın Kitabındaki karşılığı nedir?
Yazık oldu bu milletin malına ve imanına!
Kültür entegrasyonu, eğitim dili, yeme, içme, barınma, iş, güvenlik gibi hayati konuları artı bu insanlara sağlanacak imkânlara ülkemizde yoksulluk sınırı altında yaşayan yaklaşık 28 milyon insanın göstereceği tepkiyi bir kenara koyarak ben, başka bir boyuta bakmak istiyorum.
İlk günden bu tarafa Sayın Erdoğan ve AKP, Suriyelileri 'muhacir,' kendilerini ise 'ensar' olarak tariflendirdiler, dimi! Artı İslam üzerinden 'kardeşiz' dediler.
Sormak istiyorum; Birçok kampın yanında ve değişik illerde kadın pazarları kurulmuş. Siz nasıl kardeşsiniz? Türkiye'nin her ilinde bütün üst geçit ve yol kenarlarında ufacık çocuklarıyla ailecek dileniyorlar. Siz nasıl ensarsınız?
Nasıl ensar ve nasıl kardeş olduğunuzu ben söyleyeyim mi? "Ey Avrupa! Salarız üstünüze" Yani 'Ey Avrupa! Suriye'den hicret eden muhacirleri, din kardeşlerimizi bizim istediklerimizi vermezseniz salarız üstünüze, ısırırlar' mantığında kardeşsiniz.
Tabi vatandaşlık tartışmasında sorular çoğalınca hükümetten yeni bir açıklama geldi; 'Suriyelilerin hepsini değil eğitimli, meslek sahibi olanlarını vatandaşlığa alacağız.'
Evet, bu ne mantığıdır biliyor musunuz? Bir kere İslam mantığı değil. Ya! Haçlı mantığıdır, Haçlı. Avrupa kapılarına giden Suriyelilere Almanya, Avusturya, Belçika ve diğer ülkeler ne yaptılar! Yüksek öğretim almış, meslek sahibi olanları aldılar diğerlerini kamplara doldurup geri kabul anlaşması gereği ülkemize ya gönderdiler, ya da gönderecekler.
Bu Haçlı mantığını savunan medyaya bakıyorsun! Gazeteleri 3 milyon taze kan, diye manşet atıyor. Kalemşörleri, 'küresel ısınmadan ötürü Suriyeliler kuzeye (ülkemize) zaten göç edecekti, büyütmeyin' diye bir mantık ortaya koyuyor. Vatandaş ise onların (Suriyelilerin) dedeleri Çanakkale'de savaştı gibi bir şeylerle Haçlı mantığını icraata dönüştürmeye çalışan Saray ve hükümeti aklamaya çalışıyorlar.
Netice ne olur? Saraylarda yaşayan, zırhlı araçlara binen, gemiciklere, özel sitelere, tatil köylerine, şirketlere sahip olan ülke yöneticilerine bir şey olmaz. Ama atölyelerde asgari ücretle çalışanlara yol görünüyor. Çünkü daha az ücretle çalışanlar geliyor.
Simit satıcıları, çöp toplayıcıları ve dilenciler arasında rant kavgası başlar. Sokakta eşinin elindeki çantasının çalınma olasılığı % 30'lardan % 60'lara çıkar. Oğlunun bıçaklanma olasılığı da % 70'ye yaklaşır. Arkadaşlarıyla gezen veya gece evine dönen kızının nelerle karşılaşacağının yüzdesini hiç yazmak bile istemiyorum.
Millete söyleyeceğim! Akıllı olun. Öyle fantezilerle ülkeyi yönetenlerin fedailiğini bırakın. Bırakmazsanız, fedailerin sonunun ne olduğunu filmlerden izleyin.
Erdoğan'dan faize bir övgü daha
Sayın Cumhurbaşkanı kamera arkasını bilmem ama kameraları görünce adeta kendini kaybediyor. Öyle cümleler kuruyor ki adeta kendini inkar ediyor, 14 yıllık iktidarını inkar ediyor, 50 yıllık dini söylemlerini inkar ediyor. İlginç olan ise milletimiz bu açık inkarları görmüyor. Haliyle ortaya çıkan sonuç hem söz sahibini, hem de alkışlayanı bağlıyor. Hem de ne bağlama!
Geçtiğimiz Ramazan'da Sayın Erdoğan ekonomi üzerine konuşuyor ve diyor ki; "Faizin zulmü altında inim inim inleyen ülkeler biliyorum, başta kendi ülkem olmak üzere. Bundan kurtulmamız lazım. Faiz yatırımcılar için bir teşvik aracı olacaksa anlamlıdır."
Faiz eşittir zulüm. Tamam, doğru. 14 yıldır iktidardasınız neden bu zulmü millet ve devletimize reva görüyorsunuz?
(Not; Prof. Dr. Haydar Baş'ın vatandaşlık maaşı projesine utanmadan, arsızca 'nereden verecek' diyen münafıklar, bu iktidar 14 yılda 600 milyar dolar borç faizi ödedi.)
Ve kopma noktası! 'Faiz, yatırımcılar için bir teşvik aracı olacaksa anlamlıdır.' Ne demek bu? Zulümden teşvik mi olur? Allah ve Resulünün "haram' dediğine anlam mı verilir? Bu sözün Allah'ın Kitabındaki karşılığı nedir?
Yazık oldu bu milletin malına ve imanına!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025