Bir süredir Suriye üzerine yazmıyoruz. Ardı ardına gelen 3 açıklamayı görünce yeniden bu konuya girme gereği duyduk.
Önce bu açıklamaları hatırlatalım.
1- ABD Dışişleri Bakanı John Kerry; "Suriyeli muhalifleri eğitiyoruz, onlara silah gönderiyoruz"
2- İngiltere Dışişleri Bakanı William Houdge; "muhaliflere verdiğimiz desteği teknik yardımlar da dahil olmak üzere genişletiyoruz."
3- Muhaliflerin lideri Muaz El Hatip; "Esad rejimiyle masaya oturmaya hazırız."
***
Sizce bu açıklamaların anlamı nedir?
Buradan çıkan ilk sonuç şu, Büyük Ortadoğu Projesi Suriye'de sert bir kayaya çarptı. Özgürlük, demokrasi ve insan hakları maskesiyle sahneye konan İslam coğrafyasını talan etme projesi Suriye'de çöktü.
Haçlı ittifakı kaybetti, Esad kazandı!
ABD'nin BOP'una Eş Başkanlık yapma zilletine düşen yöneticilerimiz de ne yazık ki kaybedenler kulubünde.
Zaten klavuzu ABD olanları,haçlı dünyası olanları daha farklı bir akıbetin beklemesi kaçınılmazdı.
***
Yazımızın başında verdiğimiz 3 açıklamadan çıkan ikinci sonuç ise şu; ABD ve İngiltere yaklaşık 2 yıldan bu yana Suriye'li teröristlere verdiği fiili desteği Dışişleri Bakanları düzeyinde yaptıkları açıklamalarla birkez daha resmen ilan ettiler.
Bu da Suriye'deki isyan hareketlerinin kaynağını, çıkış noktasını birkez daha gözler önüne seriyor.
Tekraren ifade edelim.
Suriye'de bir halk hareketi filan yok, oradaki olay haçlı dünyasının yerel ve bölgesel işbirlikçileri de kullanarak işgal operasyonudur.
Şimdi İslam adına, müslümanlık adına bu teröristlere destek veren benim ülkemin insanlarına soruyorum.
ABD, İngiltere ve İsrail ile aynı safta olmayı hangi iman esaslarıyla açıklıyorsunuz.
Daha ne kadar bu zilletle yaşayacaksınız?
***
Gelelim girişte verdiğimiz açıklamalardan çıkardığımız üçüncü sonuca.
Muhaliflerin lideri Muaz El Hatip "Esad ile masaya oturabiliyoruz" diyor.
(Ki bu şahıs bir süre önce Şanlıurfa'da Başbakan Erdoğan ile aynı kürsüye çıkmış ve mültecileri selamlamıştı.)
Bu açıklama bizimkileri ziyadesiyle rahatsız etti.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan, "sen nasıl olur da kendi halkını katleden bir zalimle görüşürsün, masaya oturursun" diyorlar.
Bunu diyen muhteremler 40 bin kişinin katili terörist başı Öcalan ile adeta kanka oldular.
Bir katili bu ülkenin en muteber insanı haline getiren, onunla Anayasa çalışması bile yapan bir zihniyetin, bir devlet başkanıyla görüşmeye itiraz etmesi ne kadar da trajikomik bir durum.
Üstelik de bu devlet başkanı kısa bir süre önce "kardeşim" diye hitap edilen bir liderse.
Önce bu açıklamaları hatırlatalım.
1- ABD Dışişleri Bakanı John Kerry; "Suriyeli muhalifleri eğitiyoruz, onlara silah gönderiyoruz"
2- İngiltere Dışişleri Bakanı William Houdge; "muhaliflere verdiğimiz desteği teknik yardımlar da dahil olmak üzere genişletiyoruz."
3- Muhaliflerin lideri Muaz El Hatip; "Esad rejimiyle masaya oturmaya hazırız."
***
Sizce bu açıklamaların anlamı nedir?
Buradan çıkan ilk sonuç şu, Büyük Ortadoğu Projesi Suriye'de sert bir kayaya çarptı. Özgürlük, demokrasi ve insan hakları maskesiyle sahneye konan İslam coğrafyasını talan etme projesi Suriye'de çöktü.
Haçlı ittifakı kaybetti, Esad kazandı!
ABD'nin BOP'una Eş Başkanlık yapma zilletine düşen yöneticilerimiz de ne yazık ki kaybedenler kulubünde.
Zaten klavuzu ABD olanları,haçlı dünyası olanları daha farklı bir akıbetin beklemesi kaçınılmazdı.
***
Yazımızın başında verdiğimiz 3 açıklamadan çıkan ikinci sonuç ise şu; ABD ve İngiltere yaklaşık 2 yıldan bu yana Suriye'li teröristlere verdiği fiili desteği Dışişleri Bakanları düzeyinde yaptıkları açıklamalarla birkez daha resmen ilan ettiler.
Bu da Suriye'deki isyan hareketlerinin kaynağını, çıkış noktasını birkez daha gözler önüne seriyor.
Tekraren ifade edelim.
Suriye'de bir halk hareketi filan yok, oradaki olay haçlı dünyasının yerel ve bölgesel işbirlikçileri de kullanarak işgal operasyonudur.
Şimdi İslam adına, müslümanlık adına bu teröristlere destek veren benim ülkemin insanlarına soruyorum.
ABD, İngiltere ve İsrail ile aynı safta olmayı hangi iman esaslarıyla açıklıyorsunuz.
Daha ne kadar bu zilletle yaşayacaksınız?
***
Gelelim girişte verdiğimiz açıklamalardan çıkardığımız üçüncü sonuca.
Muhaliflerin lideri Muaz El Hatip "Esad ile masaya oturabiliyoruz" diyor.
(Ki bu şahıs bir süre önce Şanlıurfa'da Başbakan Erdoğan ile aynı kürsüye çıkmış ve mültecileri selamlamıştı.)
Bu açıklama bizimkileri ziyadesiyle rahatsız etti.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan, "sen nasıl olur da kendi halkını katleden bir zalimle görüşürsün, masaya oturursun" diyorlar.
Bunu diyen muhteremler 40 bin kişinin katili terörist başı Öcalan ile adeta kanka oldular.
Bir katili bu ülkenin en muteber insanı haline getiren, onunla Anayasa çalışması bile yapan bir zihniyetin, bir devlet başkanıyla görüşmeye itiraz etmesi ne kadar da trajikomik bir durum.
Üstelik de bu devlet başkanı kısa bir süre önce "kardeşim" diye hitap edilen bir liderse.
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021