Bir önceki yazımızda, “ülkenin sorunlarını kim ve nasıl çözer” sorusunun cevabını arayacağız demiştik. Şimdi gelin bu soruya hep beraber cevap bulalım…
Bir ülkenin güçlü olabilmesi, halkının birlik ve beraberliliğini sağlayabilmesi, dünya devletleri arasında söz sahibi olabilmesi için dört kurumunun sağlam ve ayakta olması şarttır. 1-Güçlü devlet, 2-Güçlü ordu, 3-Güçlü ekonomi, 4-Güçlü aile…
Güçlü devlet nasıl olmalıdır? Aslında bu sorunun cevabı ciltlerce kitap oluşturacak kadar derin ve önemlidir. Zira tarihteki büyük olarak adlandırılan devletlere baktığımız zaman görülecektir ki, devlet olmanın ilk ve en önemli şartı millet olabilmek ve bu milleti ilelebet muhafaza etmeye çalışmaktır.
Millet olabilmeyi başarmak ve bu gayeyi ilelebet muhafaza edebilmek için ortak paydalarda buluşmak şarttır. Nedir bu ortak paydalar? Genel anlamda tek dil, tek bayrak, inanç birliği, kültür ve medeniyet birliği diyebiliriz.
Bu olguları azami derecede yerine getiren devletler bağımsızlıklarını korumuşlardır. Ne zaman ki, bu temel değerlerden taviz vermişler önce güçlerini ve zamanla da bağımsızlıklarını kaybetmişlerdir. Bir devlet eğer bağımsız olmayı gerçekleştirecekse bu işin alfabesi olan dil ve bayrak birliğinden asla taviz vermemelidir.
Maalesef bugün ülkemiz, bu birliği muhafaza edememe tehlikesiyle karşı karşıyadır. Devletimiz ve milletimiz üzerinde hesabı olan özellikle dış mihraklar, ülkemizdeki etnik milliyetçiliği öne çıkarmak isteyerek güçlü devlet yapımızı bozmak istemektedirler.
Kurtuluş Mücadelesi yıllarında olduğu gibi bugün de, kendi çıkar ve hedefleri için içimizden devşirdikleri şahıs ve yapılanmalarla, milletimizin birliğini ve devletimizin bütünlüğünü açıkça tehdit etmektedirler.
Prof. Dr.
Haydar Baş diyor ki;
“Devletin parçalanması için istismar edilen değerlerden biri de etnik farklılıklardır. İnsan hakları adı altında –azınlık hakları- kavramı gündem edilerek, etnik farklılıkların kavga unsuru olarak algılanmasına çalışılmaktadır.
Etnik farklılıkların bir kavga sebebi olarak öne sürüldüğü günümüzde, hedef tahtasına konmuş devletlerin iç bünyelerindeki birlik ve beraberlikleri zayıflatılmakta, iç çatışmalara zemin hazırlanmaktadır. Hatta güçlü devletler zayıflatılıp, parçalanarak küçük ve zayıf devletçikler haline getirilmek istenmektedir…”
Dini, dili, tarihi, kültürü vs. medeniyeti aynı olan bu etnik grupların vücuda getirdiği millet –Türk Milleti- olup, bu grupların birinin, diğerinden farkı yoktur. Çünkü hepsi aynı kaynaktan beslenip, zaman içinde aynı maya ile yoğrulup gelmişlerdir…”
(Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:33–34)
Şimdi ben düşünüyorum; Benim Kürt kardeşimle tarihim bir, kültürüm bir, inancım bir. Bizim ne zaman ayrı gayrımız olmuş ki, şimdi bizi birbirimize düşman etmek istiyorlar.
Kürt kardeşlerime şunu özellikle ifade etmek isterim; Sürüden ayrılanı kurt kapar, misali batılı anlayışların oyununa gelmeyin. Bu oyuna hizmet eden AKP, CHP, BDP gibi anlayışlara kanmayın ve güya şimdilerde AKP karşıtlığına soyunan MHP’nin gazına gelmeyin.
Şuan ki hükümet bu devlet birliğini başaramadı diye birliğimizden, kardeşliğimizden taviz vermeyelim…
Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu önemli tespitini unutmayalım. Sayın Baş diyor ki; “Milli devlet anlayışında millet ile devlet ‘birbiri ile çatışan’ iki unsur değildir. Aksine millet-devlet beraberliği bütün sorunların çözümünde ve devletin bekasında temel kabul edilmektedir…” (Sosyal Devlet-Milli Devlet sh:23)
Ülkemizin sorunlarını kısmen de olsa tespit etmeye çalıştık. Çözüm yollarını arayışta güçlü devlet vurgusundan sonra güçlü ordu nasıl olmalıdır, sorusuna cevap arayacağız…