Sürü olmamak ve sürü kalmamak için; sorup-sual eylemek esastır, sorgulamak esastır, bilmek, bilgilenmek ve bilinçlenmek esastır.
İçinde bulunduğumuz hal nedir, ahvalimiz nicedir ve neden bu durumdayız türünden sorular fert fert herkesi rahatsız etmiyorsa, tek tek herkesin uykusunu kaçırmıyorsa, böylesi fertlerden oluşan toplumlar gizli-açık kaçaklardan ve kaçıklardan kurtulamazlar.
Bir milleti oluşturan fertler, sürekli hazırın tüketildiğini görüp sineye çekiyorsa, hep huzurun eksiltildiğine şahit olup ses çıkarmıyorsa, devamlı umudun ve güvenin kar gibi eridiğini bizzat görüp hazmediyorsa o fertler sürüleşme yolunda hızla ilerliyorlar demektir.
"Allah şöyle bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar, Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara yaptıklarından dolayı açlık sıkıntısını ve korkuyu tattırdı." (Nahl: 112).
Bir toplumda var olan emniyet korkuya tebdil olmuşsa, bir toplumda var olan bolluk ve bereket açlığa ve kıtlığa tebdil olmuşsa ve o toplumun büyük bir kesimi hala umursamaz tavırlar sergiliyor, hala bu vahim sonuçların sebeplerini sorup araştırmıyorsa o toplumu oluşturan fertler arasında psikolojik ve sosyolojik problemler rüzgar hızıyla yayılıyor demektir.
Rüzgarın önünde, fırtınalı bir günde bir dereden ötekine, bir tepeden bir başka tepeye, bir yalçın kayadan daha büyük, daha yüksek yalçın kayalara savrulan kuru ot demetleri gibi sürüklenen milletlerin zihni yapıları, sosyal hayatları ve algı dünyaları çok iyi tahlil edilmeli ve ibret alınmalıdır.
Sürüler sürüklenmekten kurtulamazlar.
Burada bir nebze durup merhum Akif dedemize kulak vermekte sayısız faydalar var:
SEMERCİ ve EŞEKLER
"Eşeklerin canı yükten yanar, aman, derler,
Nedir bu çektiğimiz derd, o çifte çifte semer!
Biriyle uğraşıyorken gelir çatar öbürü;
Gelir ki taş gibi hâin, hem eskisinden iri.
Semerci usta geberseydi... Değmeyin keyfe!
Evet, gebermelidir inkisâr edin herife.
Zavallı usta göçer bir gün âkıbet, ancak,
Makaamı öyle uzun boylu nerde boş kalacak?
Çırak mı, kalfa mı, kim varsa yaslanır köşeye;
Takım biçer durur artık gelen giden eşeğe.
Adam meğer acemiymiş, semerse hayli hüner;
Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler.
Bütün o beller, omuzlar çürür çürür oyulur;
Sonunda her birinin sırtı yemyeşil et olur.
"Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağ muallimdi.
Nasıl da kadrini vaktiyle bilmedik, tuhaf iş:
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!"
Nâsîhatim sana: Herzeyle iştigâli bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğin semercilere."
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024