Suud kılıf arıyor
ABD Başkanı Donald Trump, New York Times (NYT) gazetesine verdiği mülakatta, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında "Eğer çok büyük bir mucize olmazsa onun öldüğünü kabul ediyorum. Bu, gelen tüm istihbaratlara dayanıyor" dedi.
Böylece Trump, Kaşıkçı'nın ortadan kaldırılmasından 16 gün sonra cinayeti kabullenmiş oldu.
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ile ittifak halinde olan muhafazakar medya ve bazı cumhuriyetçi ve sağcı isimler, Suudi Arabistan'la kârlı silah ticaretinin devam edebilmesini sağlamak için Kaşıkçı'yı geçmişte terör destekçisi olarak göstermeye çalışıyor.
Buna karşılık ABD Kongresinden Senatör Cory Booker, Washington'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili politikasını eleştirerek, "Suudi Arabistan'la bütün ilişkilerimizi tekrar gözden geçirmeliyiz" dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, Kaşıkçı'nın kaybolması olayının aydınlatılmasını beklediklerini belirterek, Avrupa ülkeleriyle eş güdüm halinde Suudi Arabistan'a bazı politik ziyaretleri askıya aldıklarını bildirdi.
Suud kılıf arıyor
Öte yandan NYT, Suudi Arabistan'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinden, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın üst düzey danışmanlarından istihbarat yetkilisi General Ahmed el Assiri'yi sorumlu tutmaya hazırlandığını yazdı.
Gazete, Suudi Arabistan'ın planlarından haberdar olduğunu belirttiği 3 kaynağına dayandırdığı haberinde, Suud yönetiminin Prens Selman'a yakın isimlerden General Assiri'yi Kaşıkçı'nın ölümünden sorumlu tutmaya hazırlandığını öne sürdü.
NYT'ye göre kaynaklar, "Suudi yöneticilerin, General Assiri'nin Muhammed bin Selman'dan Kaşıkçı'yı yakalaması için sözlü yetki aldığını ancak Assiri'nin bu yetkiyi ya yanlış anlayarak ya da yetkilerini aşarak gazeteciyi öldürdüğünü söyleyeceklerini" aktardı.
Beyaz Saray bilgilendirildi
Kaynaklar, Beyaz Saray yetkilileri ile de görüşüldüğü ve Assiri'nin isminin verildiğini belirtti. Daha önce Yemen'deki Suudi Arabistan öncülüğündeki askeri müdahalenin sözcülüğünü yapan General Assiri, Prens Muhammed'e en yakın isimlerden biri olarak görülüyor.
Haberde, Beyaz Saray'a yakın bir kaynağın, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın da kayınpederinden Muhammed bin Selman'ı desteklemesini istediği belirtildi.
Kaynaklara göre, Kushner, Kaşıkçı'nın ortadan kaybolması ve muhtemelen öldürülmüş olmasına yönelik baskıların, Suudi Arabistan'ın diğer hataları gibi zamanla unutulacağını savunuyor.
Kaşıkçı'nın son yazısı
Amerikan Washington Post gazetesi, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdiği 2 Ekim'den bu yana kayıp olan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın son köşe yazısını yayımladı.
Gazeteden yapılan açıklamada köşe yazısının Kaşıkçı'nın kaybolmasından önce yazıldığı, 3 Ekim'de tercümanı ve yardımcısı tarafından Washington Post'a gönderildiği belirtildi.
Yazının bugüne dek Kaşıkçı'nın yeniden ortaya çıkacağı umuduyla yayımlanmadığı vurgulandı. Kaşıkçı yazıda şunları kaydediyor:
"Geçenlerde (Washington merkezli düşünce kuruluşu) Freedom House'un 2018 raporuna bakıyordum. Arap dünyasında 'özgür' olarak nitelendirilen tek ülke vardı: Tunus. Arap dünyası 2011'in sonbaharında umut doluydu. Ancak tüm beklentiler kısa sürede yerle bir oldu. Arap toplumları eski statükoya geri döndüler, hatta daha öncekilerden de zorlu koşullarla yüzleştiler. Sevgili dostum, önde gelen Suudi yazar Salih el-Şehi, Suudi basınında bugüne dek yayımlanan en ünlü köşe yazılarından birini kaleme aldı. Sözleri, Suudi Arabistan'da kurulu düzene ters bulundu. Maalesef şimdi mesnetsiz bir suçlama sonrası çarptırıldığı 5 yıl hapis cezasını çekiyor. Mısır hükümetinin El Mısrı el Yevm gazetesini toplatmasına, gazetedekilerin meslektaşlarından hiçbir tepki gelmiyor. Tüm bu eylemler uluslararası toplumun da tepkisini çekmiyor. Arap dünyası bugün kendi Demir Perde'siyle yüzleşiyor. Perdeyi çekenler ise dış aktörler değil, güç mücadelesi içindeki iç güçler."